19 Mart 2009 Perşembe

ARDA TURAN ALLAH’INA KURBAN


Koyu Galatasaraylı olduğunu her yerde açıkça söylemesine ve taraflı futbolcuların ülkemizde pek sevilmemesine rağmen Arda Turan bugün pek çoğumuzun yeteneklerini kabul ettiği ve sevdiği bir futbolcu. Ben de Arda’nın futbol gelişimini detaylı bir şekilde incelemeye karar verdim. Bakalım son yıllarda yetiştirdiğimiz en yetenekli futbolculardan Arda Turan ne gibi maceralara atılmış, hangi zorluklara göğüs gererek Avrupa futbolunda adı duyulan biri haline gelmiş.

Arda Turan 30 Ocak 1987 İstanbul doğumlu. Futbola 9 yaşında Bayrampaşa Altıntepsispor’da başlayan Arda Turan’ın yetenek avcısı Galatasaray alt yapısı tarafından keşfi 3 yıl sürdü ve 1999 yılında hayranı olduğu sarı kırmızılı camiaya girdi. Alt yapıda kendini geliştirmeye başlayan Arda, ileride iyi bir futbolcu olabileceğinin sinyallerini hocalarına veriyordu. 2002 yılında alt yapı koordinatörü olarak göreve gelen ve deyim yerindeyse burada efsaneleşen Ali Yavaş’ın da bu yıllarda çok umut bağladığı oyunculardan biriydi. Genç takımlarda kah idmanlarla kah top toplamakla geçen yıllardan sonra Arda 2003-2004 sezonunda PAF takım formasını giymeye başladı. Hatta bu sezonda oynadığı 14 PAF maçında 3 gol attı. O dönem 2.kez Galatasaray Teknik Direktörü olarak görevde bulunan Fatih Terim de Arda’daki yeteneğin farkına vardı ve A takımla idmanlara çıkardı. Daha sonra Fatih Hoca’nın yerine göreve gelen bir başka efsane Gheorghe Hagi döneminde de parlamaya devam etti. Takip eden 2004-2005 sezonunda da 28 PAF Ligi maçında 9 gol attı. Ama asıl önemlisi Hagi onu 1er kez Süper Lig ve Türkiye Kupası maçlarında oynattı. Böylece Arda ilk kez Galatasaray A Takım formasını resmi olarak giymiş oldu. 2005-2006 sezonunun ilk yarısında Eric Gerets tarafından A Takım’da hiç şans verilmeyen Arda Turan, Paf Takım’da 11 maçta 5 gol attı. 2.yarıda ise forma şansı bulması ve pişmesi amacıyla Vestel Manisaspor’a kiralandı. Burada 15 maçta 2 gol bulan Arda, Ali Sami Yen’deki maçta Galatasaray ve Manisa’daki 5-3 kazanılan maçta Fenerbahçe karşısında oldukça iyi bir oyun ortaya koyarak, Galatasaray’a ben hazırım mesajını verdi. Akabindeki sezonda Eric Gerets’in yine kiraya verilmesi yönündeki raporuna rağmen, o zaman Futbol Şube Sorumlusu olan Adnan Polat’ın ısrarıyla takımda kaldı. İlk haftalardan formayı alacağını hissettiren Arda 26 maçta 5 gol buldu. Ancak Arda’nın asıl parlamasını sağlayan maç sezon başında Şampiyonlar Ligi ön Elemesi’ndeki Mleda Boleslav maçı oldu. Galatasaray’da bu dönemde teknik direktör görevinde bir süreklilik söz konusu olmasa da Arda’nın yerşi garantilenmişti. Yeni sezonda göreve gelen Karl-Heinz Feldkamp döneminde de formasını bırakmayan Arda, takımın birbirine kenetlenmesiyle gelen efsanevi şampiyonlukta da en büyük paylardan birine sahip oluyordu. Şu anda devam eden sezonda da Galatasaray’ın en büyük kozlarından olan Arda Turan ligde attığı 6 golle takıma önemli katkı yaptı.


Arda’nın Milli Takım kariyeri de gayet parlak. Çeşitli kategorilerde Ay yıldızlı formayı 108 kez terleten Arda Turan bu maçların 28’ini teşkil eden A Milli Takım formasıyla da 5 gole imzasını koydu. A Milli Takıma çağrılmadan önce en büyük tecrübelerini 2005 yazında Akdeniz Kupası’nda Olimpik Milli Takım ve 2006 19 Yaş Altı Avrupa Şampiyonası Finalleri’nde U19 Milli Takım ile yaşayan genç futbolcu, 2006 yılının ağustos ayında henüz Galatasaray’da birkaç kez forma şans bulmuşken kendisini Galatasaray’da A Takıma çıkaran ilk hoca Fatih Terim tarafından A Milli Takıma alındı. Cezalı ve sakat olmadığı dönemlerde formayı hiç çıkarmayan Arda Turan’ın 2008 Avrupa Futbol Şampiyonası’nda da en büyük kozlarımızdan olacağı açıktı. Nitekim kadroya alınan Arda Turan, turnuvadaki ilk maçımız olan Portekiz maçını kulübeden seyretti. Bu maçta oynanan kötü futbol, Fatih Terim’in Arda’yı ilk 11’de düşünmesine yol açtı. Zaten Portekiz maçının turnuvadaki en kötü maçımız olması ve Arda Turan’ın sahada olmayışı birbirinden alakasız olaylar değildi. İsviçre ve Çek Cumhuriyeti maçlarında birer gol atan Arda turnuvanın yıldızlarından biri olmuştu. Yarı final maçında cezası sebebiyle kadroda yer alamayan Arda, bugün İspanya maçı öncesinde de Milli Takımın en büyük kozu.


Arda ile ilgili genel bilgilerden sonra biraz da gözlem yapalım. Galatasaray alt yapısında sağ veya sol açık olarak başlayan Arda Turan, Manisaspor’da Ersun Yanal tarafından orta beşlinin sağ tarafında oynatıldı. Bu da bütün bir kanat ona emanet olduğu için savunma yönünün inanılmaz derecede gelişmesine yardımcı oldu. Burada deyim yerindeyse sağ kanadı koridor yapmayı öğrenen Arda, bugünse genelde sol kanadı kullanıyor. Harry Kewell geldiğinde sezon başında Skibbe tarafından sağ açıkta kullanılan Arda Turan, gerek saha içi gerekse saha dışında burada rahat olamadığını açıkça belli ediyordu. Sol tarafa çok alıştığını söyleyen Arda’nın bu konudaki haklılığı da o taraftaki ters çalımları ve ters ayağını çok iyi kullanmasının da yardımıyla topu çok rahat ortaya doğru çekebilmesiyle dışarıdan da görülebiliyor. Sol bekte oynayan arkadaşına da her zaman yardıma gelen Arda Turan’ın taraftarlarca en beğenilen hareketlerinden biri de yatarak yaptığı başarılı müdahaleler. Bugün hem savunma hem de hücum yönü kuvvetli bunun yanında çok iyi olan kanat oyuncuların sayısı çok değil. Dolayısıyla Arda da Avrupa kulüplerinin ilgisini çekmiş durumda. O her ne kadar Galatasaray göndermedikçe gitmeyeceğini, bu kulüpte sonuna kadar kalmak istediğini söylese de iyi bir teklifle Avrupa’ya açılacağını tahmin etmek çok da zor değil.
Galatasaray taraftarına yazının başlığını defalarca söyleten ve ileride de tekrarlatacak olan Arda’nın bu formunu uzun yıllar devam ettirmesini, kalırsa Galatasaray’da giderse de Avrupa’da göğsümüzü daha da kabartacağını umuyorum. Son olarak, Arda Turan gibi bir oyuncunun satılacaksa da 20 milyon avrodan aşağı gitmemesi gerektiğini düşünüyorum.



Hiç yorum yok: