28 Kasım 2011 Pazartesi

HAZİRAN 2012'DE SÖZLEŞMESİ BİTEN OYUNCULAR


Ocak ayında transfer sezonu yeniden açılacak hepimizin bildiği üzere. Aslında transfer dedikoduları hiçbir zaman bitmiyor ama o 1 aylık süreçte inanılmaz yoğun yaşayacağız birileri bir yerlere gidiyor haberlerini. Elbette bu transfer döneminde üzerinden en çok haber döndürülecek olanlar sözleşmesi sezon sonunda biten oyuncular olacak. Gerek geçen sene Beşiktaş - Simao Sabrosa – Hugo Almeida örneğinde olduğu gibi sözleşmelerinin bitimine 6 ay kala çok cüzi bonservis bedelleriyle yapılacak transferler gerekse sözleşme bitiminde bonservis bedeli olmaksızın yapılacak hareketler Ocak ayının ajandasının çok büyük bölümünü işgal edecek gibi görünüyor. Ben de elim değmişken sözleşmesi Haziran 2012 itibariyle bitecek ve bedavaya transfer yapabilecek kaliteli oyuncuların listesini çıkardım. Listede değerlendirilmesi son derece harika olacak isimler de var. Bu oyuncularının büyük bir çoğunluğunu Ocak ayında 1 milyon avro ve aşağısında bedellere almak son derece mümkün. Kalecilerle başlayalım...

KALECİLER
R. Adler
T. Wiese

DEFANS OYUNCULARI
D. Van Buyten
L. King
G. Cahill
Breno
K. Boulahrouz
C. Chivu

BEKLER
R. Rat
A. Lopez
M. Pereira
F. Aurelio
D. Pranjic
D. Schwaab

ÖN LİBERO
D. De Rossi
M. Flamini
M. Diame
H. Maduro
S.A. Muntari

ORTA SAHA (MERKEZ)
T. Rosicky
M. Ballack
R. Montolivo
T.Weis
S.Brown
S. Salihovic
N. Lodeiro

KANAT
T. Barnetta
J. Farfan
L. Obraniak
A. Arshavin
D. Hoilett
C. Rodriguez
S. Kalou
R. Drenthe

FORVET
I.Olic
M. Petric
P. Pogrebnyak

Oyunculara bakıp takımlarımıza ihtiyaç olarak yerleştirdiğimizde, forvet arayan Fenerbahçe için Petric ismi akla gelmiyor değil. Yine her bölgeye oyuncu bakan ama asıl aradığı mevkiler sol bek, kanatlar ve forvet olan Galatasaray için de Pranjic, Farfan-Kalou ve Olic-Petric harika isimler. Bu arada Galatasaray'ın orta sahanın ofansif kısmında top tekniği yüksek bir oyuncuya da ihtiyaç duyduğunu düşünenlerin sayısı azımsanmayacak boyutta. O bölge için de Montolivo ve özellikle Salihovic önemli oyuncular. Beşiktaş'ın defans ve orta sahada birer merkez oyuncu ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Breno-Boulahrouz ikilisinden biri defans için önemli transfer olabilir.

19 Kasım 2011 Cumartesi

2. ERSUN YANAL VAKASI MI?

1.5 yıl önce inanılmaz büyük umutlarla göreve kimsenin itiraz edemeyeceği isim olarak getirdiğimiz ve gerçekten de en başta kimsenin itiraz edemediği Guus Hiddink ile Türkiye Milli Takımı’nın yolları beklenenden çok daha kısa ve kötü bir şekilde ayrıldı. Guus Hiddink de Del Bosque, Rijkaard, Schuster gibi son dönemde ülkemize gelip başarısız olmuş kariyerli teknik adamlar arasında sayılacak artık. Aslında isim olarak diğerlerinden çok daha klas olmasına karşın Hiddink de sonunun diğerlerinden farklı olmasını engelleyemedi. Guus Hiddink konusu çok uzun ve başlı başına değerlendirilmesi gereken bir konu ama bu yazının konusu Milli Takım’da yeni dönem ve Abdullah Avcı…

Milli Takım’da bir şeyler 2008 yılından bu yana sürekli ters gidiyor. Bunu düzeltmek için Fatih Terim ve akabinde Guus Hiddink gibi kariyerli teknik adamlar çalıştı ama maalesef bir sonuç elde edemedik. Sürekli 1992-2002 arasında hep birlikte olarak 10 yıllık süreçte vücut bulmuş o harika jenerasyonun yaptıklarını yapacak, rakibi her dakika sahadan silmeye çalışacak bir Milli Takım beklediğimizden yarı final oynadığımız Euro 2008’e dahi kara çaldık, çalmaya da devam ediyoruz. Aslında bizim en büyük sıkıntımız ne istediğimizi, daha doğrusu elimizdeki malzemenin neye uygun olduğunu bilmiyoruz.

Önce genç, başarıya aç, gelecek vaat eden sıfatlarını allayıp pullayıp Ersun Yanal’ı göreve getiriyoruz… Akabinde oldukça tecrübesiz bulup, çareyi ikinci kez tecrübeli Fatih Terim’de arıyoruz. Fatih Terim’e sürekli ders vermeye çalışanlar Terim ders almayıp ders verince bu kez tecrübeli sıfatını istikrarsız ile değiştiriyorlar… Dünya çapında, istikrarlı, her yerde başarılı olmuş sıfatları yeni çare oluyor ve Türk Milli Takımı’nın bence de sahip olabileceği en kariyerli, en iyi teknik adam Guus Hiddink’i getiriyoruz. Onunla da 1.5 sene devam edebildik ve maalesef yine ayrıldık. Başarısız bir teknik adamla elbette yollar ayrılabilir ancak benim itiraz ettiğim nokta yine paragrafın başına, nispeten genç, başarıya aç ve gelecek vaat eden sıfatlarına dönülmüş olması.

İşte bu sebepten Milli Takım’a gelmesine sevindiğim ve çok başarılı olmasını istediğim Abdullah Avcı Dönemi’nin 2.Ersun Yanal vakası olacağını düşünüyorum. Alınacak muhtemel birkaç sıkıntılı skordan sonra şu anda Abdullah Avcı fanatiği olan basın ve halk tamamen hocanın karşısına geçecektir. Hatta belli bir süre sonra kendisini tecrübesiz bulanların sayısının üstel fonksiyon şeklinde artması ve Ersun Yanal’ın yaşadığı sıkıntıların ortaya çıkması üzülerek söylüyorum ki ihtimaller arasında mevcut.

Yine de tüm bunları bir kenara bırakırsak, Abdullah Avcı U17 Milli Takımı’nın başında Milli takım tecrübesini yaşamış bir teknik direktör. Bu tecrübeyi sadece yaşamakla kalmayıp kısa Milli Takım kariyerine 1 Avrupa Şampiyonluğu ve 1 Dünya 4.lüğü sığdırmayı başarmış olması kısa vadeli turnuvalar konusunda da ümitlenmemi sağlıyor. Milli Takım uzun aralıklarla az sayıda maç yapmak demektir ve amaç kısa vadeli turnuvalarla katılarak başarılı olmaktır. Bunu geçmişte 2 kez başarması en büyük artısı. Yine her gün teknik adam kıyımı yaşanan ligimizde 5.5 sene bir takımın başında kalması istikrar konusunda da sınıfı pekiyi ile geçmesi anlamına geliyor.

Abdullah Avcı’nın çok başarılı olduğu 2005 U17 Genç Milli Takımı’ndan şu anda A Milli Takım havuzunda sadece Nuri Şahin, Onur Kıvrak ve Caner Erkin bulunuyor. Ancak hocanın kendi radarında 85 ve sonrası tüm genç oyuncuların bulunduğunu, tarzının genç oyunculara son derece uyduğunu iyi biliyoruz. İBB’de bu sene çok şans verdiği genç oyuncuları Gökhan Süzen, Taner Yalçın, Tevfik Köse ve başta Mahmut Tekdemir olmak üzere Milli Takım için çok ciddi aday konumuna gelmiş durumdalar. Açıkçası Türk futbolunun en dibinden gelmesi futbolun her noktasını bilmesi anlamına geliyor ki bu da beni en çok mutlu eden nokta diyebilirim.

Ancak ülke futbolunun her noktasını bilmesi ve saydığım diğer tüm artılar Ersun Yanal’ın başına gelenlerin kendi başına gelmesini engelleyecek mi, göreceğiz. Bu arada kendisini ülke futbolunun içinden yetişmiş, genç başarıya aç sıfatlarıyla göreve getiren Göksel Gümüşdağ dopingli federasyonun daha 1 ay evvel aynı sıfatları taşıyan Ersun Yanal’ı görevden uzaklaştırdığı Abdullah Hoca’nın aklının bir köşesinde durmalı. Bundan 7 sene sonra Abdullah Avcı’yı TFF Futbol genel Direktörlüğü görevinden uzaklaştırılırken değil, Avrupa’daki Genç Türkler ile de koordine olarak Dünya Kupası’nda çok başarılı olmuş bir takımın başında görmek ümidiyle diyelim ve şimdilik Apo Mourinho’ya bir virgül koyalım.

Not: Bu yazı GazeteBilkent'te de yayınlanmıştır.