Yeni başkan Ünal Aysal resmen açıklayana kadar beklemek lazım dedik ve sonunda Fatih Terim çok sevdiği Galatasaray’ın yeniden teknik direktörü oldu. Aslında son söylenilmesi gerekeni ilk olarak söylemek lazım bir kişinin aynı göreve 3. kez getirilmesine prensip olarak karşı olan biriyim, dolayısıyla Fatih Terim’in Galatasaray’la yollarının teknik direktörlük pozisyonu anlamında bir kez daha kesişmesinin çok doğru olduğunu söylemem mümkün değil.
Ancak Galatasaray’ın şu andaki şartları ve bu şartlardan ancak içinde bulunulan ortamı ve kulübün dinamiklerini bilen biri tarafından daha rahatça kurtarılabileceği gerçeği de gün gibi ortada durmakta. İşte bu yüzden, kulübü tanıyan birini getirebilmek için ya eski futbolculardan birini ilk kez teknik direktör olarak görevlendirecekti Galatasaray ya da eski teknik adamlardan birisi işbaşı yapacaktı. Ortamın şartları tecrübe gerektirdiğinden eski futbolculardan birinin getirilmesi gündemde dahi değildi, geriye Fatih Hoca, Lucescu ve Gerets ihtimalleri kaldı. Gerets’in özellikle şu andaki, takımlar arasındaki fark oldukça aza inmiş Türk futboluna uygun olmayan bir anlayışı var. Bunun ötesinde kulüp ve taraftar nezdinde takımı kurtaracak birisi olarak görülmemesi de kendisinin göreve getirilmemesinde başrol oynadı diye düşünüyorum.
Normal şartlarda benim adayım Mircea Lucescu olurdu. Başkan Aysal’ın da söylediği gibi Galatasaray’ın bir vefa borcunun olduğu Lucescu, son 10 yılda her gittiği kulüpte başarılı olması ve Türkiye’de bıraktığı izlerle göreve gelse kimsenin söz söyleyemeyeceği bir isimdi. 2000 yılında göreve geldikten sonra, o dönem Fatih Terim ile gelen büyük başarılar ve oynanan ofansif futbolla haklı olarak futbol şımarığı olan Galatasaray taraftarı tarafından daha defansif oynadığı ve tek farka razı olduğu için eleştirilen Lucescu, bugün göreve gelse o eleştirenler dahil desteklenirdi. Olmadı, Lucescu Aysal’ın da söylediği gibi çok rahat olduğu Ukrayna’da kaldı.
Peki, yine işbaşı yapacak olan Fatih Terim takımı toparlayabilir mi? Galatasaray’ın potansiyelini Fatih Terim’in potansiyeliyle birleştirerek düşündüğümüzde böyle bir ihtimalin olmadığını söylemek çok yanlış olur. Fatih Terim özellikle geçmişte yaptığı büyük yanlışlara düşmezse kesinlikle başarılı olacak yapıda bir hoca. Mevzu bahis Fatih Hoca olunca herkesin klişe olarak kullandığı “geçmişteki hatalara” kısaca irdelemekte fayda var elbette. Öncelikle ikinci döneminde yürüttüğü ve “transfer ishali” adını verebileceğimiz politikayı kesinlikle aklından silmesi gerekiyor. Bunun ötesinde 1993 Akdeniz Olimpiyatları şampiyonluğu ve bu dönemde Ümit Milli Takım’dan itibaren tanıdığı oyuncularla Galatasaray’da kurduğu iskeletle elde ettiği başarıları çok iyi hatırlaması çok önemli. Euro 2008’de başarıya gittiği yerli oyunculardan şu anda katkı verebilecek isimlere yine üst düzey katkı verebilecek yerli ve yabancı takviyeler yaparak başarılı olabileceğini düşünüyorum Fatih Terim’in. Tabii burada Fatih Terim’in kader birlikteliği yaptığı isimlerle yollarını ayırmama ihtimali aklımıza gelmiyor değil. Milli Takım’dan oyuncuları Ayhan Akman, Gökhan Zan, Hakan Balta (bunlara M.Sarp ve Barış’ı da ekleyebiliriz) gibi kesin gönderilmesi gereken oyunculara kucak açmamalıdır.
Fatih Terim’in bu dönemdeki en büyük şansı kendisine yardımcı olabilecek bir yönetim kurulu ve başkanın varlığı… Saha içi ve kadro hususundaki kararları kendisine bırakıp idari olarak ciddi anlamda yükünü hafifletecek bir oluşum var Fatih Hoca’nın: Ali Dürüst, Celal Gürcan, Abdürrahim Albayrak ve tabii ki Ünal Aysal.
Başkan Ünal Aysal’ın “Beklediğimden çok farklı bir Fatih Terim buldum. Astığı astık birini beklerken, oldukça paylaşımcı biri olduğunu gördüm” ifadesi çok önemli. Bu ekip bir şeyleri paylaşarak ve oyuncu seçiminde doğru kararlar vererek çok ciddi başarılara yürüyebilecek kapasitede. Başarılı olacakları elbette kesin değil ama bu kapasiteye sahip oldukları kesin.
Resmi açıklamanın ilk gününde söylenebilecekler bunlar, detaylara inmeye hocanın yardımcıları ve transferler açıklandıkça devam edeceğiz elbette. Türkiye’ye Avrupa Kupası başarısını ilk defa yaşatan ve taraftarlar tarafından çok sevildiği bir gerçek olan Fatih Terim’in başarılı olması ümidiyle.
Bu yazı GazeteBilkent'te de yayınlanmıştır...
Ancak Galatasaray’ın şu andaki şartları ve bu şartlardan ancak içinde bulunulan ortamı ve kulübün dinamiklerini bilen biri tarafından daha rahatça kurtarılabileceği gerçeği de gün gibi ortada durmakta. İşte bu yüzden, kulübü tanıyan birini getirebilmek için ya eski futbolculardan birini ilk kez teknik direktör olarak görevlendirecekti Galatasaray ya da eski teknik adamlardan birisi işbaşı yapacaktı. Ortamın şartları tecrübe gerektirdiğinden eski futbolculardan birinin getirilmesi gündemde dahi değildi, geriye Fatih Hoca, Lucescu ve Gerets ihtimalleri kaldı. Gerets’in özellikle şu andaki, takımlar arasındaki fark oldukça aza inmiş Türk futboluna uygun olmayan bir anlayışı var. Bunun ötesinde kulüp ve taraftar nezdinde takımı kurtaracak birisi olarak görülmemesi de kendisinin göreve getirilmemesinde başrol oynadı diye düşünüyorum.
Normal şartlarda benim adayım Mircea Lucescu olurdu. Başkan Aysal’ın da söylediği gibi Galatasaray’ın bir vefa borcunun olduğu Lucescu, son 10 yılda her gittiği kulüpte başarılı olması ve Türkiye’de bıraktığı izlerle göreve gelse kimsenin söz söyleyemeyeceği bir isimdi. 2000 yılında göreve geldikten sonra, o dönem Fatih Terim ile gelen büyük başarılar ve oynanan ofansif futbolla haklı olarak futbol şımarığı olan Galatasaray taraftarı tarafından daha defansif oynadığı ve tek farka razı olduğu için eleştirilen Lucescu, bugün göreve gelse o eleştirenler dahil desteklenirdi. Olmadı, Lucescu Aysal’ın da söylediği gibi çok rahat olduğu Ukrayna’da kaldı.
Peki, yine işbaşı yapacak olan Fatih Terim takımı toparlayabilir mi? Galatasaray’ın potansiyelini Fatih Terim’in potansiyeliyle birleştirerek düşündüğümüzde böyle bir ihtimalin olmadığını söylemek çok yanlış olur. Fatih Terim özellikle geçmişte yaptığı büyük yanlışlara düşmezse kesinlikle başarılı olacak yapıda bir hoca. Mevzu bahis Fatih Hoca olunca herkesin klişe olarak kullandığı “geçmişteki hatalara” kısaca irdelemekte fayda var elbette. Öncelikle ikinci döneminde yürüttüğü ve “transfer ishali” adını verebileceğimiz politikayı kesinlikle aklından silmesi gerekiyor. Bunun ötesinde 1993 Akdeniz Olimpiyatları şampiyonluğu ve bu dönemde Ümit Milli Takım’dan itibaren tanıdığı oyuncularla Galatasaray’da kurduğu iskeletle elde ettiği başarıları çok iyi hatırlaması çok önemli. Euro 2008’de başarıya gittiği yerli oyunculardan şu anda katkı verebilecek isimlere yine üst düzey katkı verebilecek yerli ve yabancı takviyeler yaparak başarılı olabileceğini düşünüyorum Fatih Terim’in. Tabii burada Fatih Terim’in kader birlikteliği yaptığı isimlerle yollarını ayırmama ihtimali aklımıza gelmiyor değil. Milli Takım’dan oyuncuları Ayhan Akman, Gökhan Zan, Hakan Balta (bunlara M.Sarp ve Barış’ı da ekleyebiliriz) gibi kesin gönderilmesi gereken oyunculara kucak açmamalıdır.
Fatih Terim’in bu dönemdeki en büyük şansı kendisine yardımcı olabilecek bir yönetim kurulu ve başkanın varlığı… Saha içi ve kadro hususundaki kararları kendisine bırakıp idari olarak ciddi anlamda yükünü hafifletecek bir oluşum var Fatih Hoca’nın: Ali Dürüst, Celal Gürcan, Abdürrahim Albayrak ve tabii ki Ünal Aysal.
Başkan Ünal Aysal’ın “Beklediğimden çok farklı bir Fatih Terim buldum. Astığı astık birini beklerken, oldukça paylaşımcı biri olduğunu gördüm” ifadesi çok önemli. Bu ekip bir şeyleri paylaşarak ve oyuncu seçiminde doğru kararlar vererek çok ciddi başarılara yürüyebilecek kapasitede. Başarılı olacakları elbette kesin değil ama bu kapasiteye sahip oldukları kesin.
Resmi açıklamanın ilk gününde söylenebilecekler bunlar, detaylara inmeye hocanın yardımcıları ve transferler açıklandıkça devam edeceğiz elbette. Türkiye’ye Avrupa Kupası başarısını ilk defa yaşatan ve taraftarlar tarafından çok sevildiği bir gerçek olan Fatih Terim’in başarılı olması ümidiyle.
Bu yazı GazeteBilkent'te de yayınlanmıştır...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder