30 Haziran 2009 Salı

BİZ TÜRKÜZ ONLAR ALMANYA

Şampiyon Almanya

21 Yaş Altı Avrupa Şampiyonası ile ilgili yazının başlığı da bizimle alakalı bu turnuvada olmamamıza rağmen. Zira rahat bir şekilde eleme grubundan çıkıp play-off oynama hakkını elde ettiğimiz ve kurada Belarus gibi bir rakibi çektiğimizde ikinci bir Letonya faciası yaşanacağını tahmin eden yok gibiydi. Belarus'a elenerek 3 yıldır verdiği emekler boşa gitti koskoca bir jenerasyonun. Tabii bu süreçte yapılan idari hatalar da var ama bu kadar iyi olduğunu düşündüğümüz bir jenerasyon hocasız da çıksa Belarus'u elemeliydi. Sonuçta turnuvaya katılan Belarus oldu ve Ufuk Ceylan, Sinan Bolat, Ceyhun Gülselam, Eren Güngör, Caner Erkin, Mehmet Topal, Barış Özbek, Nuri Şahin, Serdar Kurtuluş, Aydın Yılmaz, Sercan Yıldırım, Batuhan Karadeniz, Mevlüt Erdinç ve Arda Turan gibi inanılmaz güçlü bir kadroyla katılacağımız, kazanmamızın muhtemel olduğu bir turnuvadan olduk. Türkiye'ye yani bize özgü özellik olan elemelerde zorlanan ancak turnuvalarda süper iş yapan takım modeli bu yaş grubunda da geçerliymiş demek ki. Oysa Terim yönetiminde bir şampiyonluğun gelmesi çok da zor değildi.


Geçmişe mazi derler hesabı bizi bırakıp, turnuvaya göz atmakta fayda var. Bizi eleyen Belarus'un da bulunduğu A Grubu'nda ayrıca ev sahibi İsveç, İtalya ve Sırbistan da vardı. Kadrosunda Türk asıllı Gabriel Özkan’ı da bulunduran İsveç turnuva öncesi favori değildi ancak ev sahibi olmanın avantajını kullanıp bir sürpriz yapmayı amaçlıyorlardı. Takımın başında bulunan 2 koçtan birinin efsanevi teknik adam Tommy Soderberg olması turnuva öncesi benim dikkatimi çekmişti. Ayrıca takımda Avrupa’nın yeni gol makinelerinden olan, FC Groningen takımında oynayan ve bu sezon takımıyla çıktığı 38 resmi maçta 26 gole imza koyan Marcus Berg vardı. Zaten Berg turnuvada 4 maçta forma giydi, 7 gol atarak açık ara gol krallığını elde etmesinin yanında “Avrupa’nın yeni kralı ben olacağım” mesajını da vermiş oldu. Ayrıca İsveç’te PSV’li Ole Toivonen’de iyi bir performans gösterdi. Sırbistan takımı da bu yaş grubunda iddialı bir takım. Miralem Sulejmani, Man Utd’li Zoran Tosic ve Hertha’lı Gojko Kacar takımın en iyi isimleri olarak göze çarpıyor. Ancak Sırplar aldığı 2 beraberlikle turnuvaya erken veda etti. Bizi eleyen Belarus’ta da Cagliari’de forma giyen Mikhail Sivakov ve Dinamo Minsk’in oyuncusu Sergey Kislyak gibi oyuncular vardı ancak bu ne İtalya ne de İsveç karşısında tutunmaya yetmedi ve elendiler. Grubun favorisi ise Acquafresca(Cagliari), Marchisio(Juve), Giovinco(Juve) ve Balotelli’li(Inter) kadrosuyla İtalya’ydı. Nitekim Pierluigi Casiraghi önderliğindeki İtalyanlar da Sırbistan beraberliğine rağmen 7 puanla grubu lider bitirdi.

Yeni Kral Marcus Berg

B Grubu ise kâğıt üstünde çok daha güçlü bir gruptu. İngiltere, Almanya, İspanya’nın olduğu grupta Finlandiya zayıf ve çaresiz halka olarak göze çarptı. Kadrosunda Kasper Hamalainen gibi gelecek vaat eden bir oyuncu olan Finlandiya’nın bu takımlara direnmesi çok söz konusu değildi ve 0 puanla turnuvayı bitirdiler. Genel olarak gençler turnuvalarında iyi işler çıkaran İspanya bu kez başarılı değildi. Kadrosunda Sergio Asenjo, Raul Garcia, Diego Capel ve Bojan Krkic gibi isimler olmasına karşın kadronun %70’inin takımlarında direk oynamayan isimlerden seçilmesi İspanya için bir handikaptı. Bir başka handikap ise genç takım hocalığı için hep tecrübeli hocaları seçen ve geçmişte Inaki Saez gibi bir hocayı bile genç takımların başında turnuvaya gönderen İspanya’nın bu kez Lopez Caro tercihi yapmasıydı. Kariyerinde kısa bir Real Madrid macerası bulunan Caro belki iyi bir hoca olabilir ancak İspanya’nın önceki modellerinden farklıydı ve bu aşı tutmadı. İngiltere’de keza çok iyi oyuncular bulunduran bir kadro seçmişti ancak takımda bulunan oyuncuların birçoğu takımlarında sürekli oynamıyordu. Micah Richards, Theo Walcott, James Milner gibi çok iyi oyuncuları biraz daha destekleyebilselerdi belki şampiyon dahi olabilirlerdi. Ve Almanya. Turnuva öncesi şampiyonluk için kesin favori gösteriliyordu. Ben de bu görüşteydim zira Almanya’nın oyuncuları çok kaliteliydi ve yarısında n fazlası Bundesliga gibi bir ligde direk forma şansı buluyordu. Manuel Neuer(Schalke), bir ara Galatasaray’ın gündemine gelen Andreas Beck(Hoffenheim), Benedikt Höwedes(Schalke), Jerome Boateng(HSV), Sami Khedira(Stuttgart), Gonzalo Castro(Leverkusen), Mesut Özil(Bremen) ve Marko Marin(Monchengladbach) takımlarında yalnız ilk 11 oynamakla kalmayıp takımlarının en önemli isimleri arasında yer alan oyuncular. Bunun yanında Almanya’nın gençlere önem veren ve başında Sammer’in olduğu federasyon tertibi, göçmenlere verdiği önem ve zamanında Samsunspor’u çalıştırmış olan, 2000 yılından bu yana Almanya Federasyonu’nda gençlik projelerinde yer alan teknik direktör Horst Hrubesch Almanya için avantajı teşkil eden noktalardı. Zaten gruptan İngiltere’nin ardından 2.olarak çıktıklarında bile şampiyonluk ümitlerinin ilk günkü kadar güçlü olduğunu söylediler.

Balotelli ve Giovinco

Yarı finaldeki İsveç – İngiltere ve Almanya - İtalya eşleşmeleri oldukça zevkli geçmeye adaydı. İngiltere 3-0 öne geçmesine rağmen maçı bırakmayan ev sahibi İsveç, yıldızları Berg ve Toivonen ile beraberliği yakaladı ancak şans penaltılarda İngiltere’ye güldü. Diğer maçta ise güçlü iki takımın mücadelesi 1-0 Almanya’nın galibiyetiyle sonuçlanırken gol sağ bek Andreas Beck’ten geldi. B Grubu’ndan gelen iki takım finalde karşılaşacaktı. Grupta beraberlikle sonuçlanan maçın ardından Almanya finalde İngiltere karşısında zorlanmadı Gonzalo Castro, Mesut Özil ve Sandro Wagner’in(2) golleriyle 4-0 kazandı.

Bu sezonki 3 genç milli takımlar turnuvasını(U17, U19, U21) da kazanan Almanya güçlü A takımını yeni iyi oyuncularla besleyeceğinin de ipuçlarını vermiş oldu. Bu şampiyonluklarda emeği geçen oyuncular arasında 8-10 Türk çocuğunun da bulunduğunu belirtir, bu arkadaşların eğer mümkün olacaksa en kısa zamanda Türk Milli Takımı’na kazandırılmasını temenni ederim.




27 Haziran 2009 Cumartesi

ASLAN'IN MAÇ PROGRAMI


Hollanda kampı start alan Galatasaray'ın bu kamp esnasında oynayacağı 4 hazırlık maçı da netlik kazandı. Buna göre 1 Temmuz'da Alman amatör takımlarından FC Kleve ile TSİ 20.00 da Volksbank Arena'da karşılaşılacak. Bu maçtan sonra ise 4'lü bir turnuvaya katılacak sarı kırmızılı ekip. Alman Bayer Leverkusen, Libya'dan Al-Ahly ve Fas'tan Wydad ATC takımlarının katılacağı bu turnuvada Galatasaray, 5 Temmuz Pazar TSİ 18.00'de Al-Ahly, 8 Temmuz Çarşamba TSİ 21.00'da Wydad ATC ve 11 Temmuz Cumartesi TSİ 21.00'da Leverkusen ile oynayacak. Bu karşılaşmaların her ne kadar kolay bir rakip olsa da 16 Temmuz'daki FC Tobol UEFA Avrupa Ligi karşılaşması öncesinde önemli sayılabilecek maçlar olduğunu ve özellikle Leverkusen maçıyla Galatasaray'ın son durumunu net olarak anlayacağımızı düşünüyorum.

26 Haziran 2009 Cuma

GURBETÇİLER ve PERFORMANSLARI

Gökhan Töre

Sezonun tamamlanmasıyla birlikte tüm oyuncular tatile çıktı. Performans değerlendirmelerine devam edelim ve bu kez Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde oynayan genç, potansiyelli Türk futbolcularının sezon içinde yaptıklarına bakalım. Birçoğu Almanya'da bulunan ve takımlarının genç takımlarında olan ya da A takımda yer bulmaya çalışan bu oyuncular milli takım havuzumuzun da gelecek için önemli bir kısmını oluşturuyor. Olaya Almanya’dan girecek olursak;

Gökhan Töre: Şu anda Türk pasaportu taşıyan oyuncular arasında en iyi kulüpte oynayan futbolcu konumunda Gökhan Töre. 17 Yaş Altı Milli Takımımızın kaptanı, ocak ayında Alman Bayer Leverkusen’den katıldığı Chelsea’nın alt yapısında forma giyiyor. Gelecek için çok önemli bir yıldız olacağı söylenen Gökhan’ın Türk Milli Takımı’nı seçmiş olması da gerçekten çok olumlu bir haber.

Mehmet Ekici: Bayern Münih’in rezerv takımında yani Alman 3.Ligi’nde forma giyiyor Mehmet. Gelecekte Almanya’nın orta sahadaki en iyilerinden biri olacağı vurgulanıyor. Zaten bunu Alman FM scoutları da -9 vererek doğrulamış durumda. 3.Ligde 32 maçta forma giyen Mehmet’in 6 golü, 5 asisti vardı geçen sezon. Mehmet şu anda tercihini Almanya’dan yana kullanmış durumda. Gelecek ne getirir bilinmez ama çok potansiyelli bir oyuncuyu daha Almanya’ya kaptırmak üzereyiz.

Mehmet Ekici

Deniz Naki: Bonservisi Bayer Leverkusen’de bulunan Deniz, bu sezonun ikinci yarısını Alman 2.Ligi’nde Rot-Weiss Ahlen’de geçirdi. 2. Yarıda 11 kez 2.Lig’de forma giyen Deniz 4 gol attı. Gelecek sezon için 300,000 avro gibi bir para karşılığında St. Pauli ile anlaştı. Deniz de ne yazık ki şu an için Almanya’yı tercih eden yetenekli gurbetçilerimiz arasında bulunuyor.

Ömer Toprak: Almanya’nın en çok gelecek vaat eden savunma oyuncuları arasında gösteriliyordu Ömer Toprak. Bu sezonu da 2.Lig’de Freiburg formasıyla çıktığı 30 maçla tamamladı. Bu karşılaşmalarda 4 de gol kaydeden Ömer, ne yazık ki elim bir kaza geçirdi eğlence için gittiği bir go-kart pistinde. Şu an için futbola dönüp dönemeyeceği tam olarak netlik kazanmasa da henüz 19 yaşında olması bizi biraz umutlandırıyor. Ömer de Almanya genç milliler için oynuyor ve benim Almanya’dan döndürebilecek bir oyuncu hakkım olsa bunu Ömer’den yana kullanırdım.

Tufan Tosunoğlu: Ofansif orta saha mevkiinde görev yapabilen Tufan, ümit milli takımımızın oyuncu havuzunda bulunuyor. Bu sezon Offenbach formasıyla Alman 3.Ligi’nde 27 maçta 9 gol ve 4 asistle oynadı.

Halil Savran: 24 yaşında olması itibariyle hafif genç Semih modunda Halil. Forvet mevkiinde oynayan Halil Savran yine Almanya 3.Ligi’nde bir zamanların efsanesi Dynamo Dresden formasıyla 34 maçta 14 gol 3 asistle oynadı. Anadolu kulüpleri için iyi bir alternatif olabilir Halil.

Ömer Şişmanoğlu: Geçtiğimiz sezonu St.Puali’de geçiren Ömer gelecek sezonda Kayserispor için oynayacak. Bu sezon Ömer genelde Pauli’nin genç takımında oynadı. Bu 19 maçta 10 gol bulan Ömer A Takım’da zaman zaman forma bulduğu 10 maçta ise golle tanışamadı. Ömer Şişmanoğlu da ümit milli takımımızın alternatiflerinden.

Tolgay Ali Arslan: Borussia Dortmund takımında oynayan Tolgay Almanya’nın gençler arasında gole en yakın oyuncularından biri olarak gösteriliyor. 18 yaşındaki ofansif orta saha oyuncusu o kadar gole yakın ki Dortmund U19 takımının yer aldığı ligde bu sezon 26 maçta 30 gol atarak gol krallığını kazandı. Tolgay da şu an için Türk Milli Takımı’nı tercih etmiş durumda. U19 Milli Takımımızda 2 kez forma giydi. İleride büyük kulüplerimizde görebileceğimiz bir oyuncu olduğunu da dipnot olarak belirteyim.

Tolgay Ali Arslan

Ferhat Bıkmaz: Sivasspor’un gelecek sezon için anlaştığı genç oyuncular arasında en çok dikkatimi çeken oyuncu Ferhat oldu. Hannover’in ikinci takımında oynayan genç oyuncu defansın her bölgesinde görev yapabiliyor. Umarız Sivas’ta başarılı olur ve Milli Takıma dek yükselir. Geçen sezon Hannover II’de 21 maçta 2 gol ve 3 asistle oynadı.

Cenk Güvenç: Offenbach’ın 19 yaş altı takımında oynayan genç defans oyuncusu geçen sezonu 24 maçta forma giyerek kapattı. Cenk, U18 Milli Takımımızın da 7 kez formasını giydi.

Mahmut Temur: Köln takımda Forma giyen Mahmut, Almanya’da 2.takımların oynadığı Regionalliga West’te bu sene 21 maçta forma giyerken 3 gol atıp, 3 asist yaptı. Genç orta saha oyuncusunun da şimdilik tercihi Türkiye gibi gözüküyor.

Hasan Ali Kaldırım: 19 yaşındaki genç sol kanat oyuncusu da Almanya’da Kaiserslautern’in ikinci takımında oynuyor. Sezonu 33 maç oynayarak kapatan Hasan Ali de ümit milli takımızın üyelerinden.

Taner Yalçın: Almanya’nın çok şey beklediği bir başka oyuncu da Taner Yalçın. Bu sezon Christoph Daum yönetiminde ligde orta sıralarda kendine yer bulan Köln’de 12 Bundesliga karşılaşmasına çıktı. Zaman zaman da 2.takımda oynadı. Geçen sezon Galatasaray’ın da çok isteyip alamadığı yıldız adayımız şu anda Alman genç milli takımlar için oynamayı seçmiş konumda.

Deniz Yılmaz: Bayern Münih’in 2.takımında Mehmet Ekici ile birlikte oynayan 21 yaşındaki ileri uç oyuncusu bu sezon 3.Lig’de 32 maçta 7 gol attı. Ümit Milli Takımımızın formasını da 1 kez giyen Deniz adını ileride çok duyurabilir.


Biraz da Almanya dışındaki genç oyuncularımızın performanslarına bakalım;

Daniel Ünal: İsviçre’nin Basel takımında oynayan Daniel milli takım için İsviçre’yi seçmiş durumda. Bu sezon için herhangi bir resmi maç kaydına rastlayamadım.

Serkan Şahin: Serkan da Daniel gibi Basel forması giyen gençlerimizden. Sağ kanadı başarıyla kullanan oyuncu ligde 4 kez Basel forması giydi. Hangi milli takımı seçeceği henüz belli olmayan Serkan’ı 4 büyük kulübümüzün istediği geçtiğimiz aylarda konuşulmuştu.

Taner Taktak: Hollanda 2.Ligi’nde Fortuna Sittard forması giyen Taner bu sezon 17 maça çıktı. 19 yaşındaki orta saha oyuncusu bu maçlarda 2 gol attı ve 1 asist yaptı. Taner’in 19 yaş altı milli takımızın rotasyonunda kendine yer bulması kuvvetle muhtemel bir olay.

Serhat Koç: Serhat Koç da yine Hollanda 2.Ligi’nde FC Eindhoven’da forma giyiyor. Bu sezon 36 maçta 18 gol atan yetenekli forvet bu ligin en golcü 4.oyuncusu konumunda. Genç oyuncuyu FC Groningen 220.000 avro karşılığında kadrosuna katmak için çoktan anlaştı. Serhat Hollanda genç milli takımı için oynuyor ve bir an önce ikna edilse çok iyi olur.

Serhat Koç

Jem Karacan: İngiltere Championship’te Reading forması giyiyor Jem Paul Karacan. Kariyerinde 2 aylık bir Galatasaray macerası da bulunan genç orta saha bu sene 15 maçta oynadı, 1 gol atıp 2 asist yaptı. Premier Lig’e çıkma biletini play-off ta son anda Burnley’ye kaptırmak Jem’i çok mutsuz etmiş olsa gerek. Kendini biraz daha geliştirirse bir Galatasaray macerasına daha şahit olabiliriz Jem’in. Kendisi ümit milli takımımızın rotasyonunda bulunan oyunculardan birisi.


Bu oyuncularımızdan Gökhan Töre, Deniz Naki, Mehmet Ekici FM Araştırma ekibi tarafından -9 verilmiş oyuncular. Yani süper bir geleceğe sahip olabilirler. Ferhat Bıkmaz, Taner Yalçın, Deniz Yılmaz, Mahmut Temur, Daniel Ünal, Jem Karacan ve Taner Taktak da -8 potansiyele sahip. Bir anlamda geleceği parlak Türk oyuncular Avrupa’yı sarmış durumda.

25 Haziran 2009 Perşembe

TRANSFER DOSYASI - I

Razak Omotoyossi

Transfer sezonu açıldı ve kulüpler iyiden iyiye hareketlenmeye başladı. Yalnız bu yazıda büyük kulüplerin değil iyi transfer yapan 2 kulübümüzün yeni oyuncularını değerlendirmeye çalışacağım. Şampiyonlar Ligi'nde ülkemizi temsil edecek olan Sivasspor ve Anadolu'nun güçlü temsilcisi Kayserispor. Öncelikle Sivasspor.

Geçen sene ki dirençli kadrosundan Bilica, Tum, Sylla, Sergio Oliveira ve Balili ile yollarını ayırdı Sivasspor. Şu ana kadar gönderilen 5 oyuncunun da yabancı olması şaşırtıcı gelebilir belki ama gerçekten çok doğru bir iş. Zira Bilica dışında bu yabancılardan yerli oyuncuları kadar verim alamadı Sivasspor. Diğer yabancılardan Petkoviç ve Kamanan takımda kalacaklar diye düşünüyorum zaten bunlar gayet iyi oyuncular. Diallo'nun akıbetinin de diğer yabancılar gibi olacağını ve bir Anadolu kulübüne gönderileceğini düşünüyorum. Bilica'yı Fenerbahçe'ye gönderirken yerine Yasin'i transfer etti Sivas. Fener'de çok forma bulamadı Yasin ve Bilica kadar iyi bir oyuncu değil ama Sivas rotasyonu için oldukça yeterli bir oyuncu. Antalya'nın sağ beki Uğur Kavuk da Abdurrahman'ı kesemeyecek bile olsa forma rekabetine kesinlikle girebilecek bir oyuncu. Ve Erman Kılıç... Sylla ve Tum karşılığında İstanbul Belediye'den gelen kanat oyuncusu hızı ile Bülent Uygun tarafından Messi'ye benzetiliyormuş. Bülent Hoca Erman'a daha ilk günden gazı fena vermiş ama Erman'dan bir çıkış yapması 2-3 senedir bekleniyordu ve Sivas bu zıplama için gayet uygun bir ortam. Yerli transferinde gençlere de çok önem veriyor Sivasspor. Bülent Uygun'un daha önce futbol oynadığı Anadolu Üsküdar'dan ve Belediye Vanspor'dan genç oyuncularla anlaşma imzaladı. Hannover takımından alınan 19 yaşındaki defans oyuncusu Ferhat Bıkmaz ise Alman FM araştırmacılarının PA olarak -8 verdiği bir oyuncu yani geleceği parlak. Bu arada Ömer Rıza transferinin olmadığı ortaya çıktı. Sivasspor'un belki de Turkcell Süper Lig'in en gereksiz transferi olacaktı. Allah korumuş. Burada önemli nokta ise Ömer Rıza'nın kendini Sivas'ta oynayacak kadar yeterli kapasitede görmediği için vazgeçmesi. Bu da Ömer'in iyi bir oyuncu olmasa da kaliteli bir insan olduğunu gösteriyor.

Hamed Namouchi

Yabancı transferinde ise şu ana kadar gönderdiği 5 ve büyük ihtimalle göndereceği 1 (Diallo) oyuncunun yerine 3 transfer yaptı Sivasspor. Al Nasr takımından Beninli Razak Omotoyossi, Yoann Gourcuff'un babası Christian Gourcuff'un teknik direktörlüğünü yaptığı FC Lorient'ten Hamed Namouchi ve geçen sezonun ikinci yarısında Kocaeli forması giyen Akeem Agbetu. Özellikle Razak Omotoyossi'nin transferi bni çok heyecanlandırdı. Çok fazla izleme şansım olmasa da gerek istatistiklerinden gerekse FM'den ilgi çeken bir oyuncu olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Daha evvel Avrupa'da Helsingborg forması giyen Omotoyossi İsveç Ligi'nde 33 maçta 16 gol, UEFA Kupası'nda da 8 maçta 6 gol attı ve Arabistan'ın yolunu tuttu. Daha çok genç olan oyuncu Benin milli takımıyla da 22 maçta 7 gol attı. İleri uçta M.Yıldız ve Kamanan ile birlikte çok etkili olacağını düşünüyorum. Bir diğer göze çarpan transfer ise Hamed Namouchi. Daha çok kanatlar ve forvet arkası mevkilerinde oynayan Tunuslu oyuncu 2003 yılında daha 19 yaşındayken Glasgow Rangers'ın yolunu tuttu. Burada beklenen patlamayı yapamadı ve Fransa'ya döndü. Şampiyonlar Ligi'nin adının da verdiği cazibeyle Sivas'a gelen Namouchi henüz 25 yaşında ve hala patlama yapabilecek kapasitede. !8 kere Tunus Milli Takımının formasını giydiğini de belirtelim. Akeem Agbetu'yu ise bu 2 oyuncudan çok daha fazla tanıyoruz. Geçen sezon ligin 2.yarısında Erhan Altın ve Taner Gülleri ile yükselişe geçen Kocaeli'nin ilk 11'deki oyuncularından biriydi. Dayanıklı ve kondisyonlu bir oyuncu olduğundan Sivas sistemine uyum sağlayabilir. Ama yine de diğer ikisi kadar kaliteli bir transfer olmadığı görüşündeyim.

Sonuç olarak Sivasspor iyi transferler yapıyor diyebiliriz. Hem takıma gerekli takviyeleri bonservis parası ödemeden yapıyorlar, hem de bazı oyuncularını büyük fiyatlara satabiliyorlar(Bilica). Ayrıca alınan genç oyunculardan da ilerde yararlanacaklarını düşünürsek hem kendileri hem de Türk futbolu açısından iyi haber diyebilirim.

TRANSFER DOSYASI - II

Merter Yüce

Kayserispor şu ana kadar transfere damga vuran başlıca ekiplerden. Mehmet Topuz transferinde adını çokça duyduk Kayserispor'un. Kimilerine göre 5, kimilerine göre ise 9 milyon avro ve Gökhan Emreciksin karşılığında Fenerbahçe'ye gönderdiler kaptanlarını. Bu transferle Gökhan'ı aldıkları için hem sağ kanat boşalmamış oldu hem de kasası tıka basa doldu sarı kırmızılı ekibin.

Ayrıca Ragıp Başdağ, Koray Çölgeçen, Turgay Bahadır, Kamber Arslan ve Milan Purovic ile yollarını ayırdılar. Benim beklentim Tolunay Kafkas ile de yolların ayrılmasıydı ancak Türkiye'de eşine ender rastlanan bir istikrar örneği gösterdiler ve hocayı takımın başında tuttular. Geçen sene attığı temellerin üstüne çıkması gerekecek Tolunay Kafkas'ın. Bunun içinde insanlarla çok fazla diyaloğa girmeyip işine bakması şart. Zaten gayet genç ve iyi oyuncular( Eren Güngör, Abdullah Durak, Furkan Özçal) olan kadrosuna ümit milli takımı transfer ediyor Kayseri yönetimi. Yapılan Gökhan Değirmenci ve Merter Yüce(Altay), Yaser Hacımustafaoğlu(kartal), Serdar Kesimal(Köln), Ömer Şişmanoğlu(St.Pauli) transferlerinin hepsi şu an ümit milli takımımızın futbolcu havuzunda bulunan isimler. Bunların yanı sıra Gençlerbirliği'nden 24 yaşındaki sağ bek Hakan Aslantaş ile de sözleşme imzalandı. Bu oyunculardan kaleci Gökhan Değirmenci büyük bir yıldız adayı. Merter Yüce Bank Asya'nın en iyi defansif orta sahasıydı Manisa'dan Yiğit İncedemir ile birlikte. Bu oyuncuların 11 için hazır olduklarını düşünüyorum. Diğer oyuncular da yetenekli ve gelecek vaat eden isimler ancak henüz Turkcell Süper Lig'de direk oynayacak kalibrede değiller. Dolayısıyla şu ana kadar yapılan yerli transferleri geleceğe yapılan çok güzel yatırımlar. Kayserispor'un savunma ve orta sahada çok bir sorununun olmadığını da geçmiş sezondan biliyoruz. Burada asıl önemli nokta forvet mevkiine kullanılması beklenen yabancı hakları için ne kalibrede oyuncular alınacağı. Eğer buraya 2 tane önemli forvet oyuncusu alınabilirse Kayserispor'un Ertuğrul Sağlam dönemindeki gibi iyi futbol oynayacağını ve belki de Sivasspor'un yaptığı çıkışa benzer bir çıkış yakalayabileceğini söyleyebiliriz.

Gökhan Emreciksin

Bir diğer önemli nokta ise bu sene yapımı tanımlanan süper stadının ardından bu hafta içinde Kayserispor yeni tesislerinin temelini atacak. Türkiye'nin hatta Avrupa'nın en önemli tesislerinden biri olacağı söylenen bu yatırım da bittiğinde Kayserispor daha Avrupai bir kimliğe bürünecek. Mevcut tesislerin alt yapıya devredilecek olması da genç oyunculara önem veren Kayserispor'dan gelecekte çok iyi futbolcular yetişeceğinin bir ipucu adeta...

Yeni Yapılacak Tesis

22 Haziran 2009 Pazartesi

2 HAZIRLIK MAÇI


Galatasaray'ın UEFA Avrupa Ligi 2.Ön Eleme Turu'ndaki rakibi Kazakistan ekibi FC Tobol oldu. Galatasaray ile asla boy ölçüşemeyecek olan Tobol ekibi Kazakistan Ligi'ni geçen sene 2.sırada tamamlayarak UEFA'ya katılmaya hak kazandı. 2007 yılında Kazakistan Kupası'nı kazanarak İnter Toto Kupasına katılan FC Tobol buradan UEFA Kupası'na katılmayı başarı. Kadrosunda Bulgaristan, Moldova, Türkmenistan, Belarus ve Rusya'dan yabancı oyuncular barındıran FC Tobol'un Galatasaray için iyi bir hazırlık maçı rakibinden öteye geçeceğini zannetmiyorum. Bu arada ilk maç 16 Temmuz'da Kazakistan'da ikinci maç ise 30 Temmuz'da Ali Sami Yen'de oynanacak.

18 Haziran 2009 Perşembe

SENİ SEVİYORUM KOCAOĞLAN


Yeri geldiğinde yerden yere vurduğumuz, yeri geldiğinde omuzlara aldığımız bir oyuncu oldu Servet Çetin. Böyle geçti Türk futbol tarihine. Cengaver yapısı, Shevchenko'nun arkasından bakışı, maskesi, şampiyonluktan sonraki sinirli görüntüsüyle her zaman aklımızda olacak. Fenerbahçe'de oynarken kendi taraftarı tarafından bile espri malzemesi olarak görülen, Sivas'a gittiğinde ayağının tozuyla kaptan yapılan Servet burada kendini buldu ve sözleşmesi bitmesine karşın bonservis bedeliyle Ali Sami Yen'e geldi. Para kazandırmak karakteriydi çünkü. Başkaları gibi kulübünü satıp giden, bugün bu takımı yarın şu takımı tutan tiplerden değildi. Defanstaki sağlam duruşunu karakterinin sağlamlığıyla da perçinliyordu. Şimdi ise 8 milyon avro karşılığında Marseille takımına satılmasının an meselesi olduğu söyleniyor. Her zaman defansımda bir Servet istesem de, Avrupa'da oynama şerefine ulaşmayı hak eden en birinci futbolcudur Servet. Yolun açık olsun Cesur Yürek, ASY seni hiçbir zaman unutmayacak...

17 Haziran 2009 Çarşamba

POTALARDA EFES PİLSEN


Basketbolda şampiyon Efes Pilsen oldu. Gerçekten çok hak ettiği bu şampiyonluktan dolayı başta başarılı koç Ergin Ataman olmak üzere tüm Efes camiasını tebrik etmek gerekiyor. Ligde normal sezonu yalnızca 2 mağlubiyetle açık ara lider tamamlayan Efes, play-offlarda önce pilot takımı Darüşşafaka Cooper Tires'ı süpürdü. Ardından Galatasaray Cafe-Crown'ı yine zorlanmadan 3-0 eledi ve finale yükseldi. Finalde son 2 sezonun şampiyonu Fenerbahçe Ülker ile karşılaşan Efes Pilsen normal sezondaki mağlubiyet sayısıyla daha ilk 2 maçta karşılaştı hem de bu 2 maçta kendi evindeydi. Ardından deplasmanda 3 ve kendi evinde 1 olmak üzere 4 maçı kazanan Efes 3 sene sonra şampiyon oldu. Bu seriye Türk basketbolundan bir an önce elini eteğini çekmesi gereken Tanjevic ve Fenerbahçe taraftarı damga vurdu. İlk maçtan sonra koç Ergin Ataman'a, 5.maçtan sonra da hakemlere söylenmedik ağır söz bırakmayan Bogdan Tanjevic ne yazık ki hala Milli Takımımızın başında. Efes şampiyon olduktan sonra Fener taraftarının yaptıkları ise tam bir fiyaskoydu. Tekrar tebrikler Şampiyon Efes Pilsen...

10 Haziran 2009 Çarşamba

ERTUĞRUL SAĞLAM ve BURSASPOR


Kimileri için bir futbol dehası, kimlerine göre bırakıp gitmesiyle Beşiktaş'ın şampiyonluğunda en büyük paya sahip kişi, kimileri içinse dünyanın en onurlu adamlarının en başında gelenlerinden... Futbolculuğunun en başarılı dönemlerini Samsunspor ve Beşiktaş'ta geçiren Sağlam teknik adamlığa da teknik direktörlük için inanılmaz derecede genç bir yaş olan 33 yaşında Samsunspor'da başladı. 2003-2005 yılları arasında Samsunspor'u çalıştıran ve takımın başında çıktığı 61 maçta 29 galibiyet alarak %47lik bir galibiyet yüzdesi tutturan Sağlam'ın ilk deneyiminde Samsunspor gibi cüzi bütçeli bir takımda bu başarıları göstermesi ilerleyen yıllar adına kendisi için bir umut kaynağıydı. Nitekim bu iyi başlangıç Kayserispor kulübünün gözünden kaçmadı ve takımın menejeri Süleyman Hurma ile birlikte Ertuğrul Sağlam'ı 2005-2006 sezonunun başında göreve getirdiler. Buradaki ilk sezonunda çok başarılı olan Ertuğrul Sağlam takımın İnter-Toto Kupası'na katılmasını sağladı. Böylece Kayserispor ilk kez Avrupa'da Türkiye'yi temsil etti. Avrupa'da da başarılı olduğunu rahatlıkla söyleyebileceğimiz maçlar çıkaran Kayserispor, İnter-Toto Kupası'ndan UEFA vizesini almayı başardı. UEFA'da dönemin güçlü takımı AZ Alkmaar'a 3-2 ve 1-1 lik skorlarla boyun eğdi. 2.sezonunda da başarılı olan Ertuğrul Hoca Ksyserispor'un ligi 5.sırada bitirmesinde büyük pay sahibi oldu. Bu sezondan sonra da çok sevdiği Beşiktaş'a geçti. Kayserispor kulübünde Gökhan Ünal, Mehmet Topuz gibi isimlerin yıldız oyuncuya dönüşmesinde de çok büyük payı olduğu yadsınamaz Ertuğrul Sağlam'ın. Beşiktaş macerasına şampiyonluk ümidiyle başlayan Sağlam umduğunu bulamadı ve ligi 3.sırada tamamladı. Bunda hakem hatalarının payının büyük olduğu da bir gerçek. Ayrıca Şampiyonlar Ligi tecrübesini ilk defa yaşayan Hoca için 8-0'lık Liverpool faciası hiç de hoş olmadı. 2.sezona kesin şampiyonluk ümidiyle giren Beşiktaş'da takımın UEFA Kupası 1.tur'unda daha sonra son 16'ya kalacak Metalist Kharkiv takımına elenmesi sonucunda gelişen olaylar nedeniyle de istifa etti. Bu hareketiyle Türk kamuoyundan tam not aldı.

Ertuğrul Hoca'nın teknik adamlık geçmişini kısaca hatırladıktan sonra son sezonda yaptıklarına ve geleceğine bir göz atmakta fayda var. Bu sezona Beşiktaş'ın başında giren Ertuğrul Sağlam 6.haftada lider durumdayken istifa etti. Daha sonraları yurt dışından birkaç takımla görüşen Sağlam ilk yarının sonunda Bursaspor ile anlaştı. Beşiktaşlı Samet Aybaba'ya yapmadığını bırakmayan Bursa tribünleri Ertuğrul Sağlam'ı bağrına bastı. İlk sezonunda takımı tanıyacağını, daha sonralarda başarının kesinlikle Bursa'ya geleceğini söyleyen Ertuğrul Hoca daha ilk sezonundan Bursalıları umutlandırdı. Bursaspor 2.yarı başıyla büyük bir yükselişe geçti. Uzun bir süre Galatasaray maçı hariç mağlubiyet yüzü görmedi ve takım bir anda Avrupa Kupalarına katılma potasına geldi. Son haftaki maçlar sonunda bu hakkı kazanamadılar belki ama bu onlar için gelecek sezonlar adına önemli bir ümit sezonu oldu. Büyük bir taraftar potansiyeline sahip Bursa şehrinin zaten bir şekilde harekete geçmesi gerekiyordu buna da Sağlam vesile oldu.

Bursaspor Taraftarı

Peki ne yaptı Ertuğrul Sağlam, nasıl oynatmaya çalıştı Bursaspor'u ikinci yarıda? İlk yarıda Samet Aybaba ile lige iyi bir giriş yapmıştı Bursaspor ama taraftarla bir türlü arası düzelmedi ve 10. haftada görevi bıraktı. Yerine gelen Güvenç Kurtar tam bir dan dun futbolu anlayışı ile hareket etti. Bu anlayışın uzun sürmesi zaten zordu. 2. yarıda göreve gelen Ertuğrul Sağlam'ın kalede Ivankov güvencesiydi. Zaten kendisiyle Kayserispor'da da çalışmıştı. Defans anlayışını Tuna Üzümcü gibi hücuma çok katılmayan ve Mustafa Keçeli gibi sürekli hücuma katılan 2 bekle dengeleyen Sağlam'ın göbekteki güvenceleri kaptan Ömer Erdoğan ve İbrahim Öztürk oldu. Orta alanda Beşiktaş'tan gelen Ali Tandoğan'ı sağa monte etti. Defansa ve ofans yardımcı olabilen bir oyuncu olan Ali, Sağlam'ın işini bir hayli kolaylaştırdı. Solda çok teknik bir oyuncu olan genç Volkan Şen genellikle formayı giydi. Biraz bencillik özellikleri taşısa da büyük takımlara gidebilecek bir potansiyel olduğunu attığı çalımlar ve ortalarıyla ortaya koydu Volkan. Tabii bu mevkide uzaktan attığı inanılmaz sert şutlarla tanıdığımzı Romaschenko'yu da unutmamak gerek. Orta sahanın ortasında Galatasaray'a giden Mustafa Sarp'a banko forma veren Ertuğrul Hoca diğer tercihini de genelde Bekir Ozan'dan yana kullandı. Defansif özellikleri ön planda olan bu iki oyuncu orta sahayı dengede tutma görevini başarıyla yarine getirdi.Forvetteki ikilide yeri garanti olan isim genç yetenek, FM ifadesiyle -9luk potansiyel Sercan Yıldırım'dı. Ligde 30 maçta attığı 10 golün yanı sıra seri çalımları ve süratiyle önemli futbolcu olacağının izlenimini verdi. Son zamanlarda A Milli Takım Kadrosunda da yer buluyor kendisine. İlk yarıda genelde 11 çıkan Gökhan Güleç kendisini Beşiktaş'dan da tanıyan Ertuğrul Hoca'nın gelmesiyle yerini G.Koreli Shin Young Rok'a bıraktı. 17 maçta 4 gol atan bu oyuncu fazla faydalı olamadı ama genç oluşu ve başka kültürden gelmesi dolayısıyla alışma dönemi derken bu sezon daha faydalı olabilir.

Sercan Yıldırım

Ertuğrul hocanın orta sahayı zinde tutarak hareketli forvetlerle sonuca gitme isteğini oturtması fazla sancılı olmadı. Önümüzdeki sezonda Mustafa Sarp ve takımdan ayrılacağı söylenen Sercan Yıldırım gibi oyuncuların yeri dolarsa yine üst sıralarda olan bir Bursa görebiliriz. Bu arada Ertuğrul Sağlam'ın 2006 yılının başına Şampiyonlar Ligi'nin resmi dergisi Champions tarafından Avrupa'nın en çok gelecek vaat eden 20 teknik direktörü arasında gösterildiğini de hatırlatmak isterim.

9 Haziran 2009 Salı

WELCOME to HELL DUTCHMAN!


Galatasaray elini çabuk tutarak yeni teknik direktörünü buldu. 2008 yılında Barcelona'dan ayrılan Frank Rijkaard, Haldun Üstünel'in yoğun çabaları sonucu Türkiye'ye gelmeye ikna oldu. Bu transferden önce Galatasaraylıların beklediği profil olan tecrübeli, Avrupa Kupalarında başarılı olmuş, uluslararası sahnede yer almış ve başarılı olmuş ve Türk Futbolunu tanıyan bir hoca beklentisi de büyük ölçüde gerçekleşmiş oldu. Rijkaard'ın Türk Futbolunu ne kadar tanıdığı tartışılır ama 2 İspanya Ligi, 1 Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu kulüpler düzeyinde, 2000 Avrupa Futbol Şampiyonası'nda Hollanda ile elde ettiği yarı finalde uluslararası düzeydeki tecrübeleri. Hollanda'nın Sparta Rotterdam kulübüyle küme düşme olayı da var kariyerinde Rijkaard'ın. Bu da bir soru işareti olmuyor değil dersek yalan olur.

Futbolculuğunda oynamış olduğu büyük kulüpler(Ajax, Milan) çalıştırdığı önemli takımlardan(Hollanda, Barcelona) oluşan kariyerini bir kenara bırakıp, Galatasaray'a ve Galatasaray'da oynatacağı futbol anlayışına gelelim. Bir kere Frank Rijkaard'ın takımı topa sahip olmaya, sürekli ayağa top yapıp topu koşturmaya çalışan bir takım. Top rakipteyken pres halinde olup, top kendindeyken en kısa yoldan rakip kaleye gitme amacını güden bir takım oluşturmayı amaçlayacak olan Rijkaard'ın işi başlarda zor olacak. Zira çok kötü bir dönemden çıkan Barcelona'yı 2003 yılında almış ve ilk yarıyı neredeyse küme düşme potasında olacak bir noktada bitirmişti. Her ne kadar Skibbe bu taktiğe yakın bir taktiği denemiş ve bu sayede Galatasaraylı futbolcuların akıllarını bir köşesinde bu taktiğe yer olsa da geçen sezon bu taktiğin uygulamasının 1-2 maç haricinde yapılamadığı açıkça ortada. Frank Rijkaard'ın görevde olmasının getireceği ciddiyetle bu maçların sayısı elbette çok daha artacaktır ancak bunların mevsim başında olmasını beklemek çok zor...



Galatasaray'ın futbolcu kadrosuna baktığımızda Arda, Kewell gibi topa hükmeden oyuncuların Rijkaard'ın en önemli yardımcıları olacağı açık. Ama bu taktikte en önemli figür, orta sahada dağıtımı gerçekleştirecek olan ve Galatasaray'da 2 sezondur Lincoln'ün işgal ettiği 10 numaralı formadır. Ligin ilk yarısında 6-7 maçta boy gösteren iyi bir Lincoln tarzındaki oyuncuların bu mantaliteye sınıf atlattırdığını bariz bir şekilde gördük. Kanat oyuncuları ne kadar iyi olursa olsun ortada topa çok hakim, teknik, pas yüzdesi yüksek ve gole yakın bir oyuncu olmaması durumunda bu taktiğin başarılı olma şansı 0'a yakın. İşte bu yüzden Frank Rijkaard'ın en çok ilgilenmesi gereken nokta forvet ya da defans transferi değil, Lincoln'ün durumu. Bu oyuncunun mümkünse bir an önce gönderilmesini veya kalacaksa da en üst seviyede randıman vermesini sağlamalı hem Rijkaard hem de yönetim.

Eğer Lincoln olayı bir şekilde halledilir ve Rijkaard'ın istediği söylenilen 3 transfer(sağ bek, defans, forvet) iyi oyuncularla anlaşılarak yapılırsa Galatasaray'ın önü açılır.

Geçen sezonki kondisyon yetersizliğinin bu seneye taşınmaması da başarı için Galatasaray'ın halletmesi gereken en önemli sorunlardan biriydi. Bunu da Guus Hiddink ve yine Rijkaard ile yıllarca çalışmış, artık antrenman teknikleri konusunda ustalaşmış bir yardımcı antrenörle 57 yaşındaki Johan Neeskens ile kapatmaya çalışacak Sarı-Kırmızılılar yeni sezonda. Genelde yardımcı antrenörlük yapan Neeskens'in 2000-2004 yılları arasında NEC Nijmegen takımında teknik direktörlük deneyimi de mevcut.

Johan Neeskens

Bu şartlarda Frank Rijkaard'ın kariyeri, Galatasaray'ın şartları, bu sezonun Aslantepe öncesi son sezon yani bir nevi Aslantepe'ye hazırlık sezonu olduğu düşünüldüğünde Rijkaard'ın ölümcül bir takım kurmak için 1 senesi var. Kariyerinde kulüpler bazındaki en büyük kupa olan Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu'ndan tutunda küme düşmek gibi birçok tecrübeyi yaşayan bir teknik direktör olarak Rijkaard'ın bu zamanı iyi kullanacağını ve Aslantepe'de 52,500 taraftarı önünde gurur verecek bir Galatasaray oluşturacağını düşünüyorum. Umarım yanılmayız...

1 Haziran 2009 Pazartesi

TEBRİK ve TEŞEKKÜR

Çifte Şampiyon Beşiktaş'ı tebrik ediyorum. Umarım gelecek sene Devler Ligi'nde bizi başarıyla temsil ederler. Aynı zamanda Anadolu Aslanı Sivasspor da tebriği sonuna kadar hak etti. Bu kötü sezona renk kattıkları için çok teşekkürler Sivasspor.