9 Haziran 2009 Salı

WELCOME to HELL DUTCHMAN!


Galatasaray elini çabuk tutarak yeni teknik direktörünü buldu. 2008 yılında Barcelona'dan ayrılan Frank Rijkaard, Haldun Üstünel'in yoğun çabaları sonucu Türkiye'ye gelmeye ikna oldu. Bu transferden önce Galatasaraylıların beklediği profil olan tecrübeli, Avrupa Kupalarında başarılı olmuş, uluslararası sahnede yer almış ve başarılı olmuş ve Türk Futbolunu tanıyan bir hoca beklentisi de büyük ölçüde gerçekleşmiş oldu. Rijkaard'ın Türk Futbolunu ne kadar tanıdığı tartışılır ama 2 İspanya Ligi, 1 Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu kulüpler düzeyinde, 2000 Avrupa Futbol Şampiyonası'nda Hollanda ile elde ettiği yarı finalde uluslararası düzeydeki tecrübeleri. Hollanda'nın Sparta Rotterdam kulübüyle küme düşme olayı da var kariyerinde Rijkaard'ın. Bu da bir soru işareti olmuyor değil dersek yalan olur.

Futbolculuğunda oynamış olduğu büyük kulüpler(Ajax, Milan) çalıştırdığı önemli takımlardan(Hollanda, Barcelona) oluşan kariyerini bir kenara bırakıp, Galatasaray'a ve Galatasaray'da oynatacağı futbol anlayışına gelelim. Bir kere Frank Rijkaard'ın takımı topa sahip olmaya, sürekli ayağa top yapıp topu koşturmaya çalışan bir takım. Top rakipteyken pres halinde olup, top kendindeyken en kısa yoldan rakip kaleye gitme amacını güden bir takım oluşturmayı amaçlayacak olan Rijkaard'ın işi başlarda zor olacak. Zira çok kötü bir dönemden çıkan Barcelona'yı 2003 yılında almış ve ilk yarıyı neredeyse küme düşme potasında olacak bir noktada bitirmişti. Her ne kadar Skibbe bu taktiğe yakın bir taktiği denemiş ve bu sayede Galatasaraylı futbolcuların akıllarını bir köşesinde bu taktiğe yer olsa da geçen sezon bu taktiğin uygulamasının 1-2 maç haricinde yapılamadığı açıkça ortada. Frank Rijkaard'ın görevde olmasının getireceği ciddiyetle bu maçların sayısı elbette çok daha artacaktır ancak bunların mevsim başında olmasını beklemek çok zor...



Galatasaray'ın futbolcu kadrosuna baktığımızda Arda, Kewell gibi topa hükmeden oyuncuların Rijkaard'ın en önemli yardımcıları olacağı açık. Ama bu taktikte en önemli figür, orta sahada dağıtımı gerçekleştirecek olan ve Galatasaray'da 2 sezondur Lincoln'ün işgal ettiği 10 numaralı formadır. Ligin ilk yarısında 6-7 maçta boy gösteren iyi bir Lincoln tarzındaki oyuncuların bu mantaliteye sınıf atlattırdığını bariz bir şekilde gördük. Kanat oyuncuları ne kadar iyi olursa olsun ortada topa çok hakim, teknik, pas yüzdesi yüksek ve gole yakın bir oyuncu olmaması durumunda bu taktiğin başarılı olma şansı 0'a yakın. İşte bu yüzden Frank Rijkaard'ın en çok ilgilenmesi gereken nokta forvet ya da defans transferi değil, Lincoln'ün durumu. Bu oyuncunun mümkünse bir an önce gönderilmesini veya kalacaksa da en üst seviyede randıman vermesini sağlamalı hem Rijkaard hem de yönetim.

Eğer Lincoln olayı bir şekilde halledilir ve Rijkaard'ın istediği söylenilen 3 transfer(sağ bek, defans, forvet) iyi oyuncularla anlaşılarak yapılırsa Galatasaray'ın önü açılır.

Geçen sezonki kondisyon yetersizliğinin bu seneye taşınmaması da başarı için Galatasaray'ın halletmesi gereken en önemli sorunlardan biriydi. Bunu da Guus Hiddink ve yine Rijkaard ile yıllarca çalışmış, artık antrenman teknikleri konusunda ustalaşmış bir yardımcı antrenörle 57 yaşındaki Johan Neeskens ile kapatmaya çalışacak Sarı-Kırmızılılar yeni sezonda. Genelde yardımcı antrenörlük yapan Neeskens'in 2000-2004 yılları arasında NEC Nijmegen takımında teknik direktörlük deneyimi de mevcut.

Johan Neeskens

Bu şartlarda Frank Rijkaard'ın kariyeri, Galatasaray'ın şartları, bu sezonun Aslantepe öncesi son sezon yani bir nevi Aslantepe'ye hazırlık sezonu olduğu düşünüldüğünde Rijkaard'ın ölümcül bir takım kurmak için 1 senesi var. Kariyerinde kulüpler bazındaki en büyük kupa olan Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu'ndan tutunda küme düşmek gibi birçok tecrübeyi yaşayan bir teknik direktör olarak Rijkaard'ın bu zamanı iyi kullanacağını ve Aslantepe'de 52,500 taraftarı önünde gurur verecek bir Galatasaray oluşturacağını düşünüyorum. Umarım yanılmayız...

Hiç yorum yok: