Geçen sene Temmuz ayının başıyla birlikte sadece futbol dünyamızın değil tüm Türkiye’nin dâhil olduğu süreç biter gibi oldu. Futbola ne kadar âşık olsak da hemen herkesin bu süreçten olumsuz etkilendiğini görmek zor değil. Örneğin bu blogda geçen Temmuz’dan bu yana yazılan yazı sayısında da inanılmaz bir düşüş oldu ve bunun şike süreciyle alakasız olduğunu düşünmek hemen hemen imkânsız…
Mahkeme kararları süreci şimdilik bitirdi. Tabii burada Türk futbolunun en önde gelen kulüplerinden biri olan Fenerbahçe’yi idare eden kişilerin çok ciddi cezalar alması yüz kızartıcı… Ancak daha da yüz kızartıcı bir durum var ki, o da zamanın yöneticisi ve teknik direktörü ceza almış bir takımın o dönemde başkanı olan kişinin en tepesinde olduğu bir federasyonun yetkili kurullarının deyim yerindeyse olayı oldubittiye getirmesi. Burada kulüp ve şahıs isimleri zerre kadar önemli değil. Önemli olan milyonlarca insanın en büyük zevki haline gelmiş futbolun senaryosu önceden yazılmış sinema, tiyatro gibi oynanmış olması. Bu sıkıcı sürecin nasıl işleyeceğini Yargıtay aşamasından sonra göreceğiz. Sonuç ister istemez merak ediliyor olsa da bundan sonra asıl üzerinde durmamız gereken noktalar takımlarımız, sahadaki stratejiler, yapılan transferler ile bu transferlerin stratejilere olası etkileri, milli takımlar ve genç oyuncular vs. olacak.
Örneğin 2 yıldır “dükkân kapalı” bir şekilde Avrupa puanı alamayan Galatasaray’ın ve (oynayabilirse) Fenerbahçe’nin bu sene hem kendi gelecekleri hem de ülke puanımız adına son derece önemli olan Avrupa Kupası yolculuklarını yakinen blogda takip etmeye çalışacağım.
Avrupa’da çıkış yapan, Türk Milli Takımı’nı seçme ihtimali bulunan genç oyuncular da zaman zaman blogda konu olacak. Yavaş yavaş başlayalım…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder