14 Ekim 2009 Çarşamba

TERİM'DEN SONRA


Tüm dünya Uruguay – Arjantin maçına odaklanmış durumda. TSİ 01.00’da oynanacak karşılaşma 2 takımın da Dünya Kupası’na katılması bağlamında hava kadar, su kadar önemli. Ancak ben bu maçla ilgili düşünmek bile istemiyorum. Bizim ülkemiz Dünya Kupası’na katılamadıktan sonra, Arjantin de katılamamış varsın olsun. Messi’yi izleyemeyecek olalım, varsın olsun. Şaka bir yana ülkemizde, Türkiye’nin şampiyonaya katılamayacak olmasından çok Arjantin’in katılamama ihtimali olmasına üzülenlerin sayısı hiç de az değil. Bunun sebeplerine dilim döndüğünce inmeye çalışacağım ancak dışarıdan ilk bakıldığında hiç de hoş olmayan bir durum açıkçası.

Dünya Kupası’na gidemememiz ve Fatih Terim’in istifasının ardından milli takımımızda yeni bir dönem başlayacak. Yerine gelecek teknik adamın tartışmaları daha Fatih Hoca koltuğu bırakmadan neredeyse bitti. Zaten bizim basınımızdan da bunun dışında bir tavır beklemek hayalperestliğin de ötesinde bir şey olurdu herhalde. İlk etapta yerli mi yabancı mı tartışmaları var. Bana göre her ne kadar bir gün o koltukta olmasını istediğim ve çok yakışacağını düşündüğüm kişi Ertuğrul Sağlam olsa da o gün bugün değil gibi sanki. Fatih Terim’in bıraktığı enkaz Ertuğrul Hoca’nın çalışma dönemini de etkileyecek, hatta Ertuğrul Sağlam’ı belki de yutabilecek cinsten. O yüzden Galatasaray’ın Rijkaard operasyonunda yaptığı gibi hiç kimsenin itiraz edemeyeceği, herkesin şapka çıkaracağı bir teknik direktör getirilmeli milli takımımızın başına. Hali hazırda böyle bir yerli teknik adamımız olmadığına göre başarılarımızın temelinin atıldığı Sepp Piontek döneminde olduğu gibi bir yabancı teknik adamla anlaşmamız en makul yok gibi gözükmekte.

Yazıya giriş konusu yaptığı Arjantin olayına gelince. Bazı futbolseverlerimizin Arjantin’e bizim milli takımımızdan daha çok üzüldüğünü gördüğümden dem vurmuştum. Bunun başlıca sorumlusu tartışmasız Fatih Terim. Futbolumuza, Galatasaray’a kazandırdığı inanılmaz zaferler dolayısıyla her zaman saygı duyduğum, öz ağabeyim olsa emin olun bu kadar sevmeyeceğim bir insan konumunda Fatih Terim. Ancak kendisi ve çok daha önemlisi milli takım çevresinde topladığı antipati, bırakalım milli takımı desteklemeyi içten içe yenilsek de Fatih Terim görevi bıraksa duygusu oluşturdu azımsanmayacak sayıda insanımızda. Euro 2008 elemelerinde de bu olayların kopyası yaşanmış, ancak turnuvaya gitmeyi başarıp, orada oynanan yarı final bütün bunlara sünger çekmişti. Bu kez bir kalkan bulamadı ne yazık ki Fatih Hoca. Ve bu ülkede bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda kişinin yapacağını yapıp köşesine çekilmeyi tercih etti. Köşesine çekilmek derken elbette takım çalıştıracak ve ileride yurt içinde veya yurt dışında yine kendisini ve bizi onurlandıracak başarılar yakalayacak. Kalibresinden, futbol bilgisinden kimsenin şüphesi yok, ancak yaşananlardan ders çıkarmalı…

Fatih Terim madem istifa etti, 4 yıl boyunca sürekli eleştirildiği maaşı konusunda ben de fikirlerimi söyleyeyim. Bir kere Fatih Terim’in maaşı sudan ucuz. Evet, komik gelecek ama Avrupalı milli takım teknik direktörlerinin maaşlarına baktığımızda kazandıklarının yanında bizim Avrupa Şampiyonası yarı finali apoletli hocamızın maaşı oldukça küçük kalıyor. Örneklemek gerekirse Fabio Capello reklam gelirleri dışında sadece İngiltere Federasyonundan yılda 14,35 milyon TL alıyor. Bunun yanında S.İrlanda teknik direktörü Trapattoni 4 milyon TL, Türkiye’de çalıştığı zamanlarda Terim’e yenilmekten başı dönen Almanya teknik direktörü Joachim Löw 5 milyon TL, G. Afrika teknik direktörü C.A. Parreira 4 milyon Tl, Rusya çalıştırıcısı Guus Hiddink 11 milyon TL civarında kazanıyor. Bu rakamların yanında yılda 3,1 milyon TL kazanan Fatih Terim’in maaşı çok yüksek olmasa gerek.

Yazı biraz uzadı ama milli takımımızın içinde bulunduğu durumun karışıklığı, bu yazının uzunluğundan çok çok daha fazla. Fatih Hocanın ayrılması ve yeni hocamızın belli olmasıyla tespitlerimi daha derin bir şekilde yazmayı düşünüyorum.

2 yorum:

bir dost dedi ki...

sayın kahraman parreira güney afrikayı bırakalı aylar oldu onun için kazanıyor yerine kazanıyordu demek lazım

HHKahraman dedi ki...

Sevgili bir dost haklısın...
Biraz daha dikkatli olmam gerek...