18 Şubat 2010 Perşembe

UEFA AVRUPA LİGİ - DEPLASMANDAYIZ


Avrupa Ligi'nde soluksuz geçecek bir gün daha geldi çattı. Saat 20.00'dan 23.59'a kadar off olacak hemen her futbolsever bu akşam.Önce Fenerbahçe, Lille deplasmanında ardından da Avrupa Fatihi, İspanya'da Vicente Calderon'da göğsümüzü kabartmak için var gücüyle çabalayacak.Her zaman önemine değindiğim ülke puanı açısından bu turların geçilmesi gerekiyor. Ama asıl önemli olan artık en az bir takımımızın her sezon Avrupa'da en az çeyrek finali görebilmesi, ülke futbolu olarak bir istikrar yakalayabilmemiz. 2000-2001-2003 yıllarında Galatasaray(2) ve Beşitaş ile üst üste başardığımız en az çeyrek final görme muhabbeti o yıllarda Denizli, Gençlerbirliği, Gaziantep gibi takımlarımızın oldukça sürpriz olan büyük başarılarılarıyla süslendiriliyordu bir nevi. Son yıllarda sadece 2008 yılında Fenerbahçe ile yaşayabildik çeyrek final başarısını. Anadolu takımlarımızdan da herhangi bir desteğin gelmemesi de cabası oldu. İşte bu sezon artık bu şanssızlığı kıracağımız yıl olmalı, mümkünse 2 ancak hiç değilse 1 takımımızla.

Galatasaray'ın rakibi olan A.Madrid'in geçen sezon elediğimiz Bordeaux'dan bir fazlası olduğunu kimse iddia edemez. Hoş, Hamburg'dan kötü olduğu da aynı şekilde söylenemez lakin yenilmeyecek, elenmeyecek bir takım değil Madrid'in ötesi takımı. Bu akşam deplasmanda da olsa ben Galatasaray'dan kora kor bir mücadele bekliyorum. Zaten özellikle Avrupa'da iyi mücadele ettiği karşılaşmalardan genelde harika sonuçlar alan bir takımımız olduğu için, iyi oynadığımızda sonuçtan endişe etmeye gerek yok. Yeter ki ezilmeyelim, kendi oyun karakterimizi sahaya net olarak yansıtıp, rakibin ilerideki usta ayaklarına oyunun tamamını bizim alanımızda geçirme fırsatı tanımayalım. Bunu başardığımızda zayıf savunmalarından yararlanabileceğimizi hesaplamak çok da zor değil açıkçası. İsim-isim analiz yapmak istemedim 2 takımımızı yazacağım için fakat Aguero'ya değinmeden olmaz. A.Madrid'den çok daha fazlasını hak eden bir oyuncu Aguero. Fırsat verirseniz asla affetmeyecek, savunmanın dengesini inanılmaz bozacak bir oyuncu. Aguero'nun bugün Neill, Servet vaya Emre tarafından deyim yerindeyse absorbe edilmesi gerekiyor.

Fenerbahçe de asla kendinden fazla olmayan bir takımla oynayacak. Lille oyun itibariyle Fener'e ters gelebilecek bir takım olsa da, Avrupa maçlarında oyuncuların tüm konsantrasyonlarını sahaya yansıtacak olmalarını düşünmem biraz rahatlatıcı. Yoksa normal şartlarda ağır Fenerbahçe savunmasının hızlı Lille forvetleri karşısında sıkıntı yaşayacağını görmek zor olmasa gerek. Lille'in hücum gücünün oldukça iyi olması, Fenerbahçe'nin bu takımı orta sahada kilitlemesi gerektiği anlamına geliyor ve bu bağlamda Emre ile Cristian'ın rolleri çok can alıcı. Yine ileri bölgede rakibine göre az sayıda buluncağı için Alex'in farkına da ihtiyaç duyulacak. 1 gol önemli, özellikle 1-1 çok güzel olur, Saracoğlu'na mutlu çıkabilmek adına.

A.Madrid'in stadı Vicente Calderon'un mimarisinin ilginçliğine de değinmeden olmaz. Resimde gördüğünüz gibi nehre sıfır olmasının ötesinde tribünün altından oldukça işlek bir cadde geçmesi gerçekten etkileyici. Bu statta çok yıllar önce alınmış bir beraberliği var Galatasaray'ın, bu akşam galibiyetle tanışması umuduyla... Zaten olacaklara maçtan sonra, rövanşlardan önce ve tur sonrası ülke puanı yazısında değineceğimizden, 2 takımımıza da başarılar dileyerek noktayı koyalım.

Hiç yorum yok: