Ersun Yanal'ın TFF Futbol Genel Direktörü olması hem Milli Takımlarımız, hem de Federasyonun artık belirli bir futbol taktisyeninin olması adına güzel. Futbol taktisyeni derken Ersun Yanal saha içinde bulunmayacak, Milli Takımlarımızın yönetsel stratejileri üzerine kafa yoracak, TFF projelerinin koordinasyonunu sağlayacak ve en önemlisi Genç Milli Takımlar ile A Milli Takım arasındaki köprünün tıkanmadan çalışmasındaki en önemli güvence olacak. Burada A Milli Takımlar dışındaki Milli Takımlar sorumluluğu görev tanımı önemli zira Guus Hiddink'in kendisinin üstünde bir başka teknik adamla çalışmak istemeyeceği bir sır değil. Ersun Yanal genç teknik direktör jenerasyonunun başarılı bir üyesi olmasının yanına birçok şey daha katarak bu görevi elde etti. Ankaragücü ile yaptığı çıkışı Gençlerbirliği'nde devam ettirmekle kalmayıp bunu 1 Türkiye Kupası ve UEFA Kupası'nda başarı elde ederek süslemesi Yanal'ın cazibesini artırmış ve A Milli Takım Teknik Direktörlüğü'ne kadar yükselmesini sağlamıştı. Burada 14 ay kadar görev alabilen Yanal bu dönemden sonra biraz duraklasa da , ki bunu hoş görmek gerekiyor, Trabzonspor'da yine başarılı bir dönem geçirdi. Milli Takım hocasıyken basınla ve Hakan Şükür ile yaşadığı gerginlikler çok tartışılmıştı belki ama Yanal artık çok daha tecrübeli. Genç futbolculara verdiği önemle de tanıyoruz onu; Arda Turan, Serkan Balcı, Sezer Öztürk, Nizamettin Çalışkan, Selçuk İnan Ersun Yanal ile çıkış yapan genç oyunculardan bazıları
Yukarıda da belirttiğim üzere Milli Takımların yönetsel stratejisi, TFF projeleri ve Genç Milli Takımlar Yanal'ın sorumluluk alanında. Bizim burada asıl dikkatimizi çekmesi gerken ise Genç Milli Takımlar olmalı. Genç Milli Takımlar'da büyük başarılar yaşayan bir ülkeyiz ancak bunu büyük yaş kategorilerine düzenli olarak aktaramıyoruz ne yazık ki. Ersun Hoca'nın ilk olarak kafa yorması gereken olayın bu olması gerekli. Belki kulüp takımlarımızı bu anlamda düzeltmek kısa vadede çok kolay değil ancak, tek elde (E.Yanal) toplanmış genç milli takımlarda bu devamlılığı sağlayacak sağlam bir sistem oluşturulabilir. Bir diğer konu da globalleşen dünyada, çifte vatandaşlık sahibi insan sayısının fazlalığı. Özellikle Türkiye gibi eski yıllarda Avrupa'ya inanılmaz göç veren ülkeler, çifte vatandaşlığı olan nüfus anlamında ön sırada. Bunun futboldaki izdüşümü ise çifte vatandaş konumundaki futbolcunun hangi Milli Takımı tercih edeceği hususu? Son dönemde Serdar Taşçı, Mesut Özil, Eren Derdiyok, Gökhan İnler gibi bizim takımımızda rahatlıkla oynayabilecek oyuncuları kaptırdık maalesef. Bunda oyuncularla gerekli irtibatın sağlanamamasının ve onlara istedikleri yakınlığın gösterilmemesinin büyük payı olduğunu düşünüyorum. Ersun Yanal'ın en çok üzerinde durması gereken konulardan biri de bu konu. Türkiye'nin Avusturya, Belçika, İsviçre, İsveç gibi ülkelere yetenekli vatandaşlarını kesinlikle kaptırmaması lazım. Futbol dünyasındaki ismiyle bu ülkelerin üstünde olduğumuz aşikarken bir başka İnler ve Derdiyok vak'ası yaşanmamalı kesinlikle. Almanya ve Hollanda özelinde baktığımızdaysa bu ülkeler en az bizim kadar ismi olan takımlar belki ama özellikle Ersun Yanal gibi önemli bir kişinin kuracağı sağlam ikili ilişkilerle önümüzdeki jenerasyonlarda büyük isabet sağlamamız hatta şu an genç takımlarda bu ülkelerin formasını giymiş Ömer Toprak, Taner Yalçın, Cenk Tosun, Mehmet Ekici, Deniz Naki ve Oğuzhan Özyakup gibi gelecekte önemli birer yıldıza dönüşmesi kuvvetle muhtemel isimlerin dahi Türkiye'ye pasaport anlamında dönüşlerini sağlayabiliriz.
Yukarıda da belirttiğim üzere Milli Takımların yönetsel stratejisi, TFF projeleri ve Genç Milli Takımlar Yanal'ın sorumluluk alanında. Bizim burada asıl dikkatimizi çekmesi gerken ise Genç Milli Takımlar olmalı. Genç Milli Takımlar'da büyük başarılar yaşayan bir ülkeyiz ancak bunu büyük yaş kategorilerine düzenli olarak aktaramıyoruz ne yazık ki. Ersun Hoca'nın ilk olarak kafa yorması gereken olayın bu olması gerekli. Belki kulüp takımlarımızı bu anlamda düzeltmek kısa vadede çok kolay değil ancak, tek elde (E.Yanal) toplanmış genç milli takımlarda bu devamlılığı sağlayacak sağlam bir sistem oluşturulabilir. Bir diğer konu da globalleşen dünyada, çifte vatandaşlık sahibi insan sayısının fazlalığı. Özellikle Türkiye gibi eski yıllarda Avrupa'ya inanılmaz göç veren ülkeler, çifte vatandaşlığı olan nüfus anlamında ön sırada. Bunun futboldaki izdüşümü ise çifte vatandaş konumundaki futbolcunun hangi Milli Takımı tercih edeceği hususu? Son dönemde Serdar Taşçı, Mesut Özil, Eren Derdiyok, Gökhan İnler gibi bizim takımımızda rahatlıkla oynayabilecek oyuncuları kaptırdık maalesef. Bunda oyuncularla gerekli irtibatın sağlanamamasının ve onlara istedikleri yakınlığın gösterilmemesinin büyük payı olduğunu düşünüyorum. Ersun Yanal'ın en çok üzerinde durması gereken konulardan biri de bu konu. Türkiye'nin Avusturya, Belçika, İsviçre, İsveç gibi ülkelere yetenekli vatandaşlarını kesinlikle kaptırmaması lazım. Futbol dünyasındaki ismiyle bu ülkelerin üstünde olduğumuz aşikarken bir başka İnler ve Derdiyok vak'ası yaşanmamalı kesinlikle. Almanya ve Hollanda özelinde baktığımızdaysa bu ülkeler en az bizim kadar ismi olan takımlar belki ama özellikle Ersun Yanal gibi önemli bir kişinin kuracağı sağlam ikili ilişkilerle önümüzdeki jenerasyonlarda büyük isabet sağlamamız hatta şu an genç takımlarda bu ülkelerin formasını giymiş Ömer Toprak, Taner Yalçın, Cenk Tosun, Mehmet Ekici, Deniz Naki ve Oğuzhan Özyakup gibi gelecekte önemli birer yıldıza dönüşmesi kuvvetle muhtemel isimlerin dahi Türkiye'ye pasaport anlamında dönüşlerini sağlayabiliriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder