Aylar süren aramalardan sonra nihayet hocamıza kavuştuk. Federasyon hakikaten de söz verdiği üzere kimsenin gıkını çıkaramayacağı, ülkede herkesin(Yılmaz Vural hariç) üzerinde konsensus sağlayacağı bir isimle anlaştı: Guus Hiddink. Yeni hocamız görevine 1 Temmuz’da başlayacak deniyor ama takımı yakından takipleyecek olması herhangi bir sıkıntı çıkması ihtimalini en aza indiriyor. Yine de TFF, Rusya Federasyonu nezdinde bir çalışma yürütür ve Hiddink ile resmi buluşmayı öne çekebilirse ne mutlu bize. Peki, deyim yerindeyse tam bir enkaz alacak olan Guus Hiddink Türkiye’ye ne verebilir? Bu konuyu açarken Guus Hiddink’in şu anda faal antrenörler arasında dünyanın tartışmasız en iyi 10 hocası arasında sayıldığını, geçmişinde Real Madrid, Chelsea gibi kulüp takımları bulunduğunu zihnimizde aktif halde tutmalıyız. Tabii bunlar kulüp takımları... Milli Takım kariyerine baktığımızda hoca daha da büyüyor hem de bir çığ gibi; Hollanda ve Güney Kore ile Dünya Kupası Yarı Finali, Avustralya ile Dünya Kupası 2.Turu ve Rusya ile Avrupa Futbol Şampiyonası Yarı Finali başarıları yakalamış bir hocayı kendi milli takımımızın başına getirebilmek çok önemli bir olay... Ayrıca şuna da inanıyorum, ülkemizde futbolla biraz alakalı insanların eline birer kağıt tutuşturup “Dilediğiniz 5 hocayı yazın” denseydi dahi yine Hiddink ile anlaşılma ihtimali %80’lerdeydi. Bu bağlamda gerçekten sözünü tutan federasyonu onaylamamak gibi bir durum söz konusu değil.
Asıl önemli olan ise hocanın çalışma şartları ve ekibi. Hollandalı bir yardımcı istemesi kadar doğal bir şey yok, ancak yine Oğuz Çetin’in yardımcı olarak teknik heyette bulunması ne kadar doğru? Açıkçası bu konuda tam bir yorum getiremiyorum. Oğuz Hoca yerine bir Abdullah Avcı çok çok daha yararlı olurdu diye düşünmemek elde değil. Ayrıca Fatih Terim’İn hiç de yüksek olmayan maaşına kafayı takan şahısların Hddink’in Fatih Hoca’nın 2 katından da fazla olan maaşı için nasıl fikir yürüteceklerini daha şimdiden çok merak ediyorum . Şunu da belirtmekte fayda var, dünya çapında, lejyoner bir teknik adamı göreve getirecekseniz paraya kıymak bir numaralı şart. Dolayısıyla verileceği söylenen 3,75 milyon avroya başarının gelmesi durumunda kimsenin bakmaması lazım.
Başarı gelecek mi? Bir kere Hiddink’in ismi dahi başarı için bir teminat. Hiddink ilk basın toplantısında “Yaptıklarım yapacaklarımın garantisidir” dese, hem yeterli olur, hem de bu sözün daha çok yakışacağı başka bir teknik direktör yok gibi. Grubumuzda Almanya’ya nispeten kolay olarak nitelediğimiz rakipler Avusturya, Belçika, Kazakistan ve Azerbaycan maçlarında kolay takımlara karşı puan kaybetme hastalığımızın hortlamaması gerekiyor. Zira bu şampiyonaya 2008’den farklı olarak sadece grup 1.leri direk olarak katılacak. Bu hastalığımıza en iyi teşhisi ve tedaviyi uygulayacak teknik direktörlerin biriyle anlaşmamız bu yönden de oldukça sevindirici.
Hep olumlu yönlerinden bahsettiğimiz Hiddink, 1991 senesinde ülkemizde görev yapmıştı. Fenerbahçe’nin başına Avrupa Şampiyonu hoca apoletiyle gelen Dutchman başarısız bir sezon geçirerek ayrılmıştı. Bu da bizim gözümüzdeki defosu oluversin. Elbette o sezondan oyuncu kalmadı elimizde. Ancak en azından Türk basınının nasıl bir basın olduğunu bilen, İstanbul’un havasını, büyük takımlarımızın mantalitesini hemen hatırlayacak kadar ülkemizi tanıyan bir hoca. Eski yardımcıları Rijkaard ve Neeskens’in de burada olması adaptasyonu ve ligdeki yerli oyuncuları tanıması açısından yine pozitif bir nokta.
Hiddink benim hatırladığım kadarıyla Türk Milli Takımı’nın karşısına 2 kez Hollanda ve 1 kez G.Kore ile olmak üzere 3 kez çıktı. 2 mağlubiyet, 1 galibiyeti var, zamanında Milli Takımımızdan çekmiş bir hoca. Bu kadar olumlu noktayı bünyesinde barındıran bir hocanın başarısız olma ihtimalinin oldukça zayıf olduğunu söyleyebiliriz. Turnuvalara gitmekte zorlanan, gidince de imkansızı başaran bir Milli Takım’a ve artık turnuvalara katılma ustası bir teknik adama sahibiz. Umarım yakın gelecekte Türkiye’yi Avrupa’nın en iyisi yapacak bir oluşumun temelleri atılıyordur.
Asıl önemli olan ise hocanın çalışma şartları ve ekibi. Hollandalı bir yardımcı istemesi kadar doğal bir şey yok, ancak yine Oğuz Çetin’in yardımcı olarak teknik heyette bulunması ne kadar doğru? Açıkçası bu konuda tam bir yorum getiremiyorum. Oğuz Hoca yerine bir Abdullah Avcı çok çok daha yararlı olurdu diye düşünmemek elde değil. Ayrıca Fatih Terim’İn hiç de yüksek olmayan maaşına kafayı takan şahısların Hddink’in Fatih Hoca’nın 2 katından da fazla olan maaşı için nasıl fikir yürüteceklerini daha şimdiden çok merak ediyorum . Şunu da belirtmekte fayda var, dünya çapında, lejyoner bir teknik adamı göreve getirecekseniz paraya kıymak bir numaralı şart. Dolayısıyla verileceği söylenen 3,75 milyon avroya başarının gelmesi durumunda kimsenin bakmaması lazım.
Başarı gelecek mi? Bir kere Hiddink’in ismi dahi başarı için bir teminat. Hiddink ilk basın toplantısında “Yaptıklarım yapacaklarımın garantisidir” dese, hem yeterli olur, hem de bu sözün daha çok yakışacağı başka bir teknik direktör yok gibi. Grubumuzda Almanya’ya nispeten kolay olarak nitelediğimiz rakipler Avusturya, Belçika, Kazakistan ve Azerbaycan maçlarında kolay takımlara karşı puan kaybetme hastalığımızın hortlamaması gerekiyor. Zira bu şampiyonaya 2008’den farklı olarak sadece grup 1.leri direk olarak katılacak. Bu hastalığımıza en iyi teşhisi ve tedaviyi uygulayacak teknik direktörlerin biriyle anlaşmamız bu yönden de oldukça sevindirici.
Hep olumlu yönlerinden bahsettiğimiz Hiddink, 1991 senesinde ülkemizde görev yapmıştı. Fenerbahçe’nin başına Avrupa Şampiyonu hoca apoletiyle gelen Dutchman başarısız bir sezon geçirerek ayrılmıştı. Bu da bizim gözümüzdeki defosu oluversin. Elbette o sezondan oyuncu kalmadı elimizde. Ancak en azından Türk basınının nasıl bir basın olduğunu bilen, İstanbul’un havasını, büyük takımlarımızın mantalitesini hemen hatırlayacak kadar ülkemizi tanıyan bir hoca. Eski yardımcıları Rijkaard ve Neeskens’in de burada olması adaptasyonu ve ligdeki yerli oyuncuları tanıması açısından yine pozitif bir nokta.
Hiddink benim hatırladığım kadarıyla Türk Milli Takımı’nın karşısına 2 kez Hollanda ve 1 kez G.Kore ile olmak üzere 3 kez çıktı. 2 mağlubiyet, 1 galibiyeti var, zamanında Milli Takımımızdan çekmiş bir hoca. Bu kadar olumlu noktayı bünyesinde barındıran bir hocanın başarısız olma ihtimalinin oldukça zayıf olduğunu söyleyebiliriz. Turnuvalara gitmekte zorlanan, gidince de imkansızı başaran bir Milli Takım’a ve artık turnuvalara katılma ustası bir teknik adama sahibiz. Umarım yakın gelecekte Türkiye’yi Avrupa’nın en iyisi yapacak bir oluşumun temelleri atılıyordur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder