Galatasaray her zaman altyapısının zenginliğiyle, oradan A Takım'a monte edebildiği oyuncularla adını duyurmuştur. Bülent Korkmaz, Okan Buruk, Sabri Sarıoğlu, Arda Turan, Uğur Uçar ve diğerleri bu formayı birçok kez terletme fırsatı buldular. Tabii bu hız kesilmedi ve kesileceğe de benzemiyor. Emre Çolak, Çetin Güngör, Cem Sultan gibi isimlerle birlikte alt yapıda yıldızını parlatan 1992 doğumlu Berkin Arslan da formayı kapmak için sabırsızlanıyor. Güzel bir röportaj yaptığım Berkin hakkında kısa bir bilgi vererek röportaja geçelim; Berkin ofansif orta saha ve forvet oyuncusu. En büyük özelliğini ileri ucun her bölgesinde ve kanatlarda oynamak olarak gösterebiliriz. Son sönemde sol açık oynasa da kendisi asıl mevkisinin forvet veya forvet arkası olduğunu söylüyor. Henüz 18 yaşında olan Berkin, 1.74 boyunda. Milli takımlara da U-15, U-16, U-17 ve U-18 kategorilerinde olmak üzere toplamda 53 kez çağrıldı. Gelelim röportaja...
HHK: Sevgili Berkin, öncelikle merhaba. Beni kırmadığın, bu röportajı kabul ettiğin için blog okuyucularım ve şahsım adına çok teşekkür ediyorum. İlk olarak sosyal hayatınla başlayalım istersen. Nasıl gidiyor hayat, nelerle uğraşıyorsun futbol dışında?
B.A: Ben teşekkür ederim. Futbol dışında uğraştığım şeyler yine futbolla alakalı. Spor dergileri okumayı çok seviyorum ve genelde takip ediyorum. Geri kalan vaktimi ise arkadaşlarımla dışarıda geçiriyorum. Sinema,play station falan.
HHK: Futboldan önce bir soru da okul yaşamınla alakalı. Bize biraz nasıl bir öğrenci olduğundan bahseder misin?
B.A: Öğrenciliğim çok iyi diyemeyeceğim. Şu anda lise son sınıfta okuyorum. İstanbul Davutpaşa Lisesi’nde. Okulum bittiğinde üniversite okumayı planlıyorum.
HHK: Gelelim futbola. Galatasaray’a gelişin nasıl oldu?
B.A: 2007 yılında geldim Galatasaray'a, çok karışık günlerin ardından geldim. Bir çok kulüp benimle ilgileniyordu. 3 büyükler dahil. Ama babamın büyük katkısı var bir kere babam cok iyi bir Beşiktaşlı. Beni Beşiktaslı olduğu için Beşiktaş’a gönderebilirdi ama bana sordu “Oğlum nereye gitmek istiyorsun sonucta sen yaşayacaksın sen oynayacaksın orada” dedi. Ben Galatasaray’ın beni istediğini ilk başta bilmiyordum, Beşiktaş ve Fenerbahçe’nin ilgilendiğini biliyordum. Ama hiç aklımdan bile geçmedi iki takıma da gitmek. Sonra Galatasaray’ın istediğini duyunca babamla konuşmaya başladık ve ben “Baba ben Galatasaray’a gitmek istiyorum” dedim. O gün zaten her şey benim için belli olmuştu kafamda. Artık hayal etmeye başlamıştım Galatasaray’da çıkacağım maçları. O zamanlar Nazilli Belediyespor’da oynuyordum, Türkiye Şampiyonası maçları vardı. Orada Galatasaray ile eşleştik ve 1-0 yendik Galatasaray’ı benim yaptığım asistle. O maçta bir de topum direkten dönmüstü. Zaten o maçtan önce Galatasaray ile bütün imzalar atılmış, gideceğim tarih bile belli olmuştu. Tuhaf bir maçtı benim için bir yanda 8 yaşımdan beri birlikte oynadığım arkadaşlarım diğer yanda yeni ama tanışmadığım arkadaşlarım vardı. Güzel bir gündü benim için.
HHK: Galatasaraya’daki hocalarınla aran nasıl. Bir çok jenerasyona imza atan Ali Yavaş, Fatih İbradı, Recep Yazıcı gibi isimler gönderildi, artık Jan Derks önderliğinde Hollanda şemsiyesi altındasınız. Bu gelişmeleri kendi açından nasıl değerlendiriyorsun?
B.A: Galatasaray bir ailedir. Burada kimse sevmediği birini gösteremez. Çünkü buradaki oyuncular için ilk önce ailelerinden aldığı eğitim daha sonra da Galatasaray’dan aldığı eğitim vardır. Galatasaray’ın örf ve adetleri vardır. Tüm hocalarımız o kadar iyiler ki saha içinde hocamız saha dışındaysa bizim abimiz hepsi. Biz futbolcular olarak böyle şeylere kafa yormuyoruz(gönderilen hocalar için söylüyor) sadece Galatasaray'a hizmet etmeyi düşünüyoruz. Bir de tesisimizde bir yazı asılı, çok anlamlı bir yazı. Şöyle diyor yazıda ''Seni buraya getiren yeteneğin, burada tutacak olan ise karakterindir''. Her şeyi özetleyen bu bence.
HHK: Galatasaray’dan her zaman çok iyi oyuncular çıktığı ortada. Sabri, Arda, Uğur Uçar şu anda A Takımdalar. Şu anki A2 takımımızın durumunu nasıl değerlendiriyorsun, sence Galatasaray’da A Takım seviyesinde oynayacak oyuncular çıkabilir mi bu takımdan?
B.A: Evet bahsettiğim gibi Galatasaray örf ve adetleri diye altyapıdan her yıl oyuncu çıkar yukarıya bu da bizim kulübümüzün bir adeti. A2 takımımız şuan gayet iyi durumda. Neredeyse kadrodaki tüm arkadaşlarımla birlikte milli takımlarda oynamaktayız. Bu da sanırım ne kadar iyi durumda olduğumuzu gösteriyor. Bir de Uğur Uçar ağabeyime değinmek istiyorum. Uğur ağabey geçen sene beni yanına aldı, evine. Semih Kaya ve ben Ugur ağabeyle birlikte kalıyoruz. Hayatımızı düzene soktu uyku saatlerimizi, beslenmemizi. Her şeyimizle çok ilgileniyor. Ugur abime de buradan çok teşekkür etmek istiyorum.
HHK: A2 Takım’da birlikte oynadığın, taraftarın da çok şey beklediği 2 oyuncuyu soracağım şimdi de. Öncelikle Emre Çolak. Emre sezon başı kampında iyi bir performans gösterdi ancak Rijkaard ilk yarıda onu kadroda düşünmedi. Hatta sen Emre’den daha önce resmi maçta şans buldun. Emre’yi bize nasıl anlatırsın?
B.A: Biz ona Emre demeyiz, Emre dediğimiz zaman bakmaz öyle alışmış. Çolak onun adı. Saha içinde hırçın, sinirli saha dışında şakalaşan gülen birisi. İnşallah istedigi yerlere gelir. Trabzonspor maçıydı benim ilk resmi maçım, hayatımdaki en önemli gündü benim için. Kulübe gelirken hedefim bir gün Ali Sami Yen’de büyük taraftarımızın önüne çıkmaktı. Takım ısınmaya çıktı, biz de Çolak'la çıktık sahaya paslaşıyorduk 1-2 dakika etrafıma baktım kendimle gurur duydum, çok güzel bir şey insanın hedefine ulaşması. Tüylerım diken dikendi bütün gece ve maçtan sonra sabaha kadar uyuyamadım, gözlerimi kırpmadan tavana bakıyordum oyuna girdiğim dakikalar gözümün önünden gitmiyordu.
HHK: Bir de Cem Sultan var. FM oyunlarının yıldızı. Taraftarların birçoğu adını yıllardan beri ezbere biliyor Cem’in ama bir türlü yukarıya gelemiyor. Senden hem Cem Sultan’ı hem de bu kadar potansiyelli olduğu söylenen bir oyuncunun takımda forvet olmamasına rağmen kulübe için bile düşünülmemesini yorumlamanı isteyeceğim...
B.A: Cem tam kendini yukarıda görecekken çok kötü bir sakatlık geçirdi, ön çapraz bağları koptu kolay değil. 6 ay sonra oynamaya başladı. Diğer soruyu yorumlayamayacağım ama inşallah Cem de istediği ve hak ettiği yerlere gelecektir.
HHK: FM demişken. Benim de aralarında bulunduğum FM Türkiye araştırma ekibi sana potansiyel olarak çok iyi bir rakam olan -9’u uygun gördü. Türkiye2de bu rakamı alabilen 5 oyuncudan birisin. Fm oynuyor musun? Oynuyorsan oyunu ve oyunda kendini nasıl buluyorsun?
B.A: FM oynuyorum ve çok seviyorum. Oyunda iyiyim ama bazen kendime çok sinirleniyorum. Oyunda kritik maçlarda çok gol kaçırıyorum. Şampiyonluk gidiyor benim yüzümden (Gülüyor) Hemen oyundan çıkarıyorum kendimi.
HHK: Kasım ayında 17 Yaş Altı Dünya Kupası’na katılma fırsatı buldun. Şanssız bir şekilde çeyrek finalde penaltılarla Kolombiya’ya elendik. Sana turnuvayı ve o jenerasyonu sormak istiyorum. Turnuva senin ve Milli Takımımız açısından nasıl geçti? Takımda gelecek adına çok ümitli olduğun isimler varmı?
B.A: Evet çok şanssız bir şekilde elendik. Hak etmemiştik elenmeyi . Turnuvanın ismi Dünya Kupası’ydı ama TV’den takip edenler sadece saha içini gördüler. Saha dışında çok ayrı bir hayat var Afrika’da. Ama biz çok şanslı bir takımdık çünkü bize çok önem veren bir federasyonumuz var. Oraya bizimle aşçımızı, yiyeceklerimizi gönderdiler zira Nijerya’daki yemeklerin yenmesi imkansız. Turnuva takımımız adına çok iyi gecti, kendi adıma bunu söyleyemeyeceğım. Biz orada çok zor şartlar altında çeyrek fınale çıktık. Hava 30 derecenin üstünde, nem zaten ayrı bir dert. Sahalar suni çim. Hakemler ayrı bir dert. Her maç kırmızı kart görüyoruz anlamsız pozisyonlardan. Ama oraya müthiş bir takım ruhuyla gittik, çok hırslıydık, çok istekliydik. Hocalarımız, sağlık ekibimiz, federasyondan gelen yöneticilerimiz öylesine bütünleştik ki hep dediğimiz şey biz burada 34 kisiyiz ve bu 34 kişi 70 milyonu temsil ediyoruz. Bunun önemini bilerek çıkıyorduk maçlara ve galibiyetler geliyordu. Şöyle de bır şey var hiç mağlubiyet almadan ve maçlarda geriye düşmeden elendık. Final oynayabilirdik şanssız şekilde elenmeseydik eğer. Muhammet Demir, Engin Bekdemir, Orhan Gülle ve Furkan Şeker inandığım güvendiğim kardeşlerim, arkadaşlarım.
HHK: O takımda Engin Bekdemir ile birlikte en klas oyuncu olduğunu düşünüyorum ben. Hatta en klası. Abdullah Ercan ara sıra seni yedek bıraktı, bunun nedenleri neydi?
B.A: Öncelikle teşekkür ederim. Bilemiyorum neden yedek kaldım ama orada hiç aklıma bile gelmiyordu yedek oturduğum çünkü kimin oynadığı önemli değildi tek önemli olan galip gelmemiz ve ülkemizi sevindirmemizdi. Ayrıca eminim ki hocamın bir bildiği vardır.
HHK: Son olarak da Galatasaray, Milli Takım, varsa Avrupa ve diğer şeylerle alakalı gelecek hedeflerini alalım...
B.A: Milli Takım’daki hedefim A Milli Takım’da oynamak. Avrupa hedefi her oyuncu gibi var ama şu anda tek hedefim Galatasaray'a uzun yıllar hiç ara vermeden hizmet etmek. Bir de iyi bir oyuncu olup iyi birikim yaparsam ileride bır şirket kurmak istiyorum, takım elbise giyip patron olmak güzel olur(gülüyor)
HHK: Çok teşekkür ederim Berkin. Çok güzel bir röportaj oldu bizler için...
B.A: Ben çok teşekkür ederim.
HHK: Sevgili Berkin, öncelikle merhaba. Beni kırmadığın, bu röportajı kabul ettiğin için blog okuyucularım ve şahsım adına çok teşekkür ediyorum. İlk olarak sosyal hayatınla başlayalım istersen. Nasıl gidiyor hayat, nelerle uğraşıyorsun futbol dışında?
B.A: Ben teşekkür ederim. Futbol dışında uğraştığım şeyler yine futbolla alakalı. Spor dergileri okumayı çok seviyorum ve genelde takip ediyorum. Geri kalan vaktimi ise arkadaşlarımla dışarıda geçiriyorum. Sinema,play station falan.
HHK: Futboldan önce bir soru da okul yaşamınla alakalı. Bize biraz nasıl bir öğrenci olduğundan bahseder misin?
B.A: Öğrenciliğim çok iyi diyemeyeceğim. Şu anda lise son sınıfta okuyorum. İstanbul Davutpaşa Lisesi’nde. Okulum bittiğinde üniversite okumayı planlıyorum.
HHK: Gelelim futbola. Galatasaray’a gelişin nasıl oldu?
B.A: 2007 yılında geldim Galatasaray'a, çok karışık günlerin ardından geldim. Bir çok kulüp benimle ilgileniyordu. 3 büyükler dahil. Ama babamın büyük katkısı var bir kere babam cok iyi bir Beşiktaşlı. Beni Beşiktaslı olduğu için Beşiktaş’a gönderebilirdi ama bana sordu “Oğlum nereye gitmek istiyorsun sonucta sen yaşayacaksın sen oynayacaksın orada” dedi. Ben Galatasaray’ın beni istediğini ilk başta bilmiyordum, Beşiktaş ve Fenerbahçe’nin ilgilendiğini biliyordum. Ama hiç aklımdan bile geçmedi iki takıma da gitmek. Sonra Galatasaray’ın istediğini duyunca babamla konuşmaya başladık ve ben “Baba ben Galatasaray’a gitmek istiyorum” dedim. O gün zaten her şey benim için belli olmuştu kafamda. Artık hayal etmeye başlamıştım Galatasaray’da çıkacağım maçları. O zamanlar Nazilli Belediyespor’da oynuyordum, Türkiye Şampiyonası maçları vardı. Orada Galatasaray ile eşleştik ve 1-0 yendik Galatasaray’ı benim yaptığım asistle. O maçta bir de topum direkten dönmüstü. Zaten o maçtan önce Galatasaray ile bütün imzalar atılmış, gideceğim tarih bile belli olmuştu. Tuhaf bir maçtı benim için bir yanda 8 yaşımdan beri birlikte oynadığım arkadaşlarım diğer yanda yeni ama tanışmadığım arkadaşlarım vardı. Güzel bir gündü benim için.
HHK: Galatasaraya’daki hocalarınla aran nasıl. Bir çok jenerasyona imza atan Ali Yavaş, Fatih İbradı, Recep Yazıcı gibi isimler gönderildi, artık Jan Derks önderliğinde Hollanda şemsiyesi altındasınız. Bu gelişmeleri kendi açından nasıl değerlendiriyorsun?
B.A: Galatasaray bir ailedir. Burada kimse sevmediği birini gösteremez. Çünkü buradaki oyuncular için ilk önce ailelerinden aldığı eğitim daha sonra da Galatasaray’dan aldığı eğitim vardır. Galatasaray’ın örf ve adetleri vardır. Tüm hocalarımız o kadar iyiler ki saha içinde hocamız saha dışındaysa bizim abimiz hepsi. Biz futbolcular olarak böyle şeylere kafa yormuyoruz(gönderilen hocalar için söylüyor) sadece Galatasaray'a hizmet etmeyi düşünüyoruz. Bir de tesisimizde bir yazı asılı, çok anlamlı bir yazı. Şöyle diyor yazıda ''Seni buraya getiren yeteneğin, burada tutacak olan ise karakterindir''. Her şeyi özetleyen bu bence.
HHK: Galatasaray’dan her zaman çok iyi oyuncular çıktığı ortada. Sabri, Arda, Uğur Uçar şu anda A Takımdalar. Şu anki A2 takımımızın durumunu nasıl değerlendiriyorsun, sence Galatasaray’da A Takım seviyesinde oynayacak oyuncular çıkabilir mi bu takımdan?
B.A: Evet bahsettiğim gibi Galatasaray örf ve adetleri diye altyapıdan her yıl oyuncu çıkar yukarıya bu da bizim kulübümüzün bir adeti. A2 takımımız şuan gayet iyi durumda. Neredeyse kadrodaki tüm arkadaşlarımla birlikte milli takımlarda oynamaktayız. Bu da sanırım ne kadar iyi durumda olduğumuzu gösteriyor. Bir de Uğur Uçar ağabeyime değinmek istiyorum. Uğur ağabey geçen sene beni yanına aldı, evine. Semih Kaya ve ben Ugur ağabeyle birlikte kalıyoruz. Hayatımızı düzene soktu uyku saatlerimizi, beslenmemizi. Her şeyimizle çok ilgileniyor. Ugur abime de buradan çok teşekkür etmek istiyorum.
HHK: A2 Takım’da birlikte oynadığın, taraftarın da çok şey beklediği 2 oyuncuyu soracağım şimdi de. Öncelikle Emre Çolak. Emre sezon başı kampında iyi bir performans gösterdi ancak Rijkaard ilk yarıda onu kadroda düşünmedi. Hatta sen Emre’den daha önce resmi maçta şans buldun. Emre’yi bize nasıl anlatırsın?
B.A: Biz ona Emre demeyiz, Emre dediğimiz zaman bakmaz öyle alışmış. Çolak onun adı. Saha içinde hırçın, sinirli saha dışında şakalaşan gülen birisi. İnşallah istedigi yerlere gelir. Trabzonspor maçıydı benim ilk resmi maçım, hayatımdaki en önemli gündü benim için. Kulübe gelirken hedefim bir gün Ali Sami Yen’de büyük taraftarımızın önüne çıkmaktı. Takım ısınmaya çıktı, biz de Çolak'la çıktık sahaya paslaşıyorduk 1-2 dakika etrafıma baktım kendimle gurur duydum, çok güzel bir şey insanın hedefine ulaşması. Tüylerım diken dikendi bütün gece ve maçtan sonra sabaha kadar uyuyamadım, gözlerimi kırpmadan tavana bakıyordum oyuna girdiğim dakikalar gözümün önünden gitmiyordu.
HHK: Bir de Cem Sultan var. FM oyunlarının yıldızı. Taraftarların birçoğu adını yıllardan beri ezbere biliyor Cem’in ama bir türlü yukarıya gelemiyor. Senden hem Cem Sultan’ı hem de bu kadar potansiyelli olduğu söylenen bir oyuncunun takımda forvet olmamasına rağmen kulübe için bile düşünülmemesini yorumlamanı isteyeceğim...
B.A: Cem tam kendini yukarıda görecekken çok kötü bir sakatlık geçirdi, ön çapraz bağları koptu kolay değil. 6 ay sonra oynamaya başladı. Diğer soruyu yorumlayamayacağım ama inşallah Cem de istediği ve hak ettiği yerlere gelecektir.
HHK: FM demişken. Benim de aralarında bulunduğum FM Türkiye araştırma ekibi sana potansiyel olarak çok iyi bir rakam olan -9’u uygun gördü. Türkiye2de bu rakamı alabilen 5 oyuncudan birisin. Fm oynuyor musun? Oynuyorsan oyunu ve oyunda kendini nasıl buluyorsun?
B.A: FM oynuyorum ve çok seviyorum. Oyunda iyiyim ama bazen kendime çok sinirleniyorum. Oyunda kritik maçlarda çok gol kaçırıyorum. Şampiyonluk gidiyor benim yüzümden (Gülüyor) Hemen oyundan çıkarıyorum kendimi.
HHK: Kasım ayında 17 Yaş Altı Dünya Kupası’na katılma fırsatı buldun. Şanssız bir şekilde çeyrek finalde penaltılarla Kolombiya’ya elendik. Sana turnuvayı ve o jenerasyonu sormak istiyorum. Turnuva senin ve Milli Takımımız açısından nasıl geçti? Takımda gelecek adına çok ümitli olduğun isimler varmı?
B.A: Evet çok şanssız bir şekilde elendik. Hak etmemiştik elenmeyi . Turnuvanın ismi Dünya Kupası’ydı ama TV’den takip edenler sadece saha içini gördüler. Saha dışında çok ayrı bir hayat var Afrika’da. Ama biz çok şanslı bir takımdık çünkü bize çok önem veren bir federasyonumuz var. Oraya bizimle aşçımızı, yiyeceklerimizi gönderdiler zira Nijerya’daki yemeklerin yenmesi imkansız. Turnuva takımımız adına çok iyi gecti, kendi adıma bunu söyleyemeyeceğım. Biz orada çok zor şartlar altında çeyrek fınale çıktık. Hava 30 derecenin üstünde, nem zaten ayrı bir dert. Sahalar suni çim. Hakemler ayrı bir dert. Her maç kırmızı kart görüyoruz anlamsız pozisyonlardan. Ama oraya müthiş bir takım ruhuyla gittik, çok hırslıydık, çok istekliydik. Hocalarımız, sağlık ekibimiz, federasyondan gelen yöneticilerimiz öylesine bütünleştik ki hep dediğimiz şey biz burada 34 kisiyiz ve bu 34 kişi 70 milyonu temsil ediyoruz. Bunun önemini bilerek çıkıyorduk maçlara ve galibiyetler geliyordu. Şöyle de bır şey var hiç mağlubiyet almadan ve maçlarda geriye düşmeden elendık. Final oynayabilirdik şanssız şekilde elenmeseydik eğer. Muhammet Demir, Engin Bekdemir, Orhan Gülle ve Furkan Şeker inandığım güvendiğim kardeşlerim, arkadaşlarım.
HHK: O takımda Engin Bekdemir ile birlikte en klas oyuncu olduğunu düşünüyorum ben. Hatta en klası. Abdullah Ercan ara sıra seni yedek bıraktı, bunun nedenleri neydi?
B.A: Öncelikle teşekkür ederim. Bilemiyorum neden yedek kaldım ama orada hiç aklıma bile gelmiyordu yedek oturduğum çünkü kimin oynadığı önemli değildi tek önemli olan galip gelmemiz ve ülkemizi sevindirmemizdi. Ayrıca eminim ki hocamın bir bildiği vardır.
HHK: Son olarak da Galatasaray, Milli Takım, varsa Avrupa ve diğer şeylerle alakalı gelecek hedeflerini alalım...
B.A: Milli Takım’daki hedefim A Milli Takım’da oynamak. Avrupa hedefi her oyuncu gibi var ama şu anda tek hedefim Galatasaray'a uzun yıllar hiç ara vermeden hizmet etmek. Bir de iyi bir oyuncu olup iyi birikim yaparsam ileride bır şirket kurmak istiyorum, takım elbise giyip patron olmak güzel olur(gülüyor)
HHK: Çok teşekkür ederim Berkin. Çok güzel bir röportaj oldu bizler için...
B.A: Ben çok teşekkür ederim.
3 yorum:
FM de beleş olarak Bayern e kaptırdım kendini neyse iyi yapmışım o zaman :D :D
Şaka bir yana Hollanda'da Ajax, İspanya'da Barcelona neyse Türkiye'de Galatasaray odur. Hem kalite hem de genç yetenek çıkarma bakımından.
helal olsun hilmi,
güzel röportaj olmuş kardeşim eline sağlık
Yorum Gönder