14 Ocak 2012 Cumartesi

Ege'nin Başı Sağolsun


Öncelikle Lefter Küçükandonyadis “en az” bu ülkedeki herkes kadar Türk. Annesi Türk, babası Rum olan bu uzun soy isimli futbol cambazı, Yunan Milli Takımı’nda oynama teklifini reddetmiş hem de deplasmanda Yunanistan’a goller atmış bir insan. Sadece bu ülkenin milli takımında oynayıp Türk olma seviyesinde kalmamış, Türkiye için askerlik dahi yapmış bir isim. Yani en çok Türk kadar Türk… Bu konunun konuşulması dahi mide bulandırıcı.

“Fenerbahçe’nin Fenerbahçe olmasında en çok tuğlayı Lefter koydu” tezini sunan birine kimse çok tepki gösteremez, sadece sayısı bir elin parmaklarını geçmeyecek insanın hakkını yemeyelim diyebiliriz. Daha sonra 48 sene ara vereceğimiz Dünya Kupaları’na, 1954 yılında, ilk kez katılırken takımımızın en büyük starı olduğu o dönemin Türkiye’sinde su götürmez bir gerçek imiş. Özellikle kimsenin futbolculuğunu beğenmeyen Can Bartu’nun Lefter için kullandığı “Ayakkabısı olamam” cümlesi dahi tek başına yeterli referanstır, ötesi yok.

Kitleleri bir yerlere sürükleyen, takım seçimlerinde etkili olan Hakkı Yeten, Metin Oktay, Baba Gündüz Kılıç, Lefter Küçükandonyadis gibi isimler Türk Futbolu’nun mihenk taşlarıdır, günümüzde de böyle örneklerin var olması, sayılarının artması ölüm döşeğinde olan futbolumuzun tek reçetesidir. Ölmeden heykeli dikilerek ne kadar değerli olduğu kendisine de bir şekilde gösterilen Lefter , madden aramızdan ayrılmış olsa da, aynen onu izleme fırsatı bulamayan ama kim olduğunu çok iyi bilen bizler gibi, daha birçok nesil onun nasıl bir futbolcu, nasıl bir insan ve nasıl bir Fenerbahçeli olduğunu öğrenecek.

Lefter Küçükandonyadis Ege’nin iki yakası için de önemli bir kayıptır. Bu büyük futbolcu başta Fenerbahçe olmak üzere, Trabzonspor'dan Beşiktaş’a, Galatasaray’dan tüm amatör takımlara, Türkiye’den Yunanistan’a-Kıbrıs’a kadar herkesin simgesidir. Toprağı bol olsun.

Not: Sihirli Krampon blogunun yazarı Sevgili Kerem Akbaş’ın da twitterda yoğun şekilde üzerinde durduğu gibi, efsaneleşmiş isimlerimizin edebi anlamda da değerini bulması gerekiyor. Kitap sitelerine “Lefter” yazdığımızda “Aradığınız bu mu: Defter” şeklinde cevaplar yerine sporumuzu, futbolumuzun yılmaz işçilerini çok iyi anlatan bilgi kovanları üretmemiz üzerinde en çok durulması gereken nokta. Belki Lefter’i, Vedat Okyar’ı kaybettik ama bundan sonra elimizdeki önemli isimlerin değerini bilmeli ve bunlarla alakalı çok değerli eserleri gelecek nesillere bırakmalıyız.

Hiç yorum yok: