11 Mayıs 2009 Pazartesi

GALATASARAY - ANKARAGÜCÜ


Fenerbahçe derbisinden ötürü aldığı saha kapatma cezasını Kayseri Kadir Has Stadı'nda Ankaragücü maçıyla çeken Galatasaray'ı bu maçta Kayseri'den ve Anadolu'muzun çeşitli yerlerinden gelen 25.000 seyircisi yalnız bırakmadı. Football Manager Ankara Bölgesi Araştırmacısı olmam, Kadir Has Stadı'nı merak etmem ve Galatasaray'ı yalnızca iyi günlerinde değil kötü günlerinde de destekleme isteğim birleşince Kayseri'ye gitmek de kaçınılmaz bir hal aldı. Bir hafta önceki Hacettepe maçında kendisine hiç yakışmayan bir davranış göstererek efsane ismini istifaya davet eden Galatasaray taraftarı bu kez üzerine düşeni yapmaya çalıştı. Takımını hep destekledi. Bu sebepten de alkışı hak etti. Ankaragücü taraftarı ise üzerindeki kötü imajı hak ettiğini ispatlarcasına, ne yaptığını bilmeyen bir haldeydi. Daha önce Kayserispor ile oynadıkları maçta da yaptıkları koltuk kırma işlemini yine tekrarladılar. O maçtan sonra Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki çileden çıkmış "Yaptığımız bu güzel statın koltuklarını kırdılar. Onları Allah'a havale ediyorum" demişti. Gerçekten de onlar tam anlamıyla Allah'lık.

Maça gelecek olursak Galatsaray son haftaların aksine oldukça istekli ve etkili başladı. İnanılmaz gol pozisyonları da buldu. Bunda Arda Turan'ın takıma katılmasının etkisi kesinlikle çok büyük. 12.dakikada Lincoln ile kazanılan penaltıyı Baros ile gole çeviren Sarı-Kırmızılılar stresi üzerinden attı ve daha cesurca saldırmaya başladı. Arda, Lincoln, Barış, Ayhan ve Baros'la girdiği çok net pozisyonları inanılmaz bir şekilde harcayan Galatasaray'da özellikle Ayhan Akman'ın bir pozisyonu vardı ki, kendini Maradona sanıp kaleciyi de çalımlamaya kalkmasa gol olması işten bile değildi. Bülent Korkmaz Harry Kewell'ı kulübede bırakmış, çok koşan bir takımla sahaya çıkmıştı. İlk yarıda düşündüklerini gol vuruşları hariç yaptığını kesinlikle söyleyebilirim. Bunun yanında gözlemlerime göre takımda Serkan Kurtuluş'a karşı inanılmaz bir güvensizlik söz konusu. Serkan pek ileri çıkmıyor bu doğru ama çıktığında da kimse ona pas atmıyor. Özellikle Barış pas verirken Serkan olduğunu görünce dönüp başka birini arıyor. İlk 45 dakikada Ankaragücü cephesinde ise tamamen bir teslim olma duygusu vardı. Doğru düzgün bir atak yapamadıkları gibi sürekli faul yaparak Galatasaray'ı durdurmaya çalıştılar.


BÜLENT KORKMAZ

2.yarıda Ankaragücü biraz dengeyi kurar gibi oldu. Devrenin başında Mehmet Yılmaz ile gole çok yaklaşan sarı-lacivertliler oyunu Bouzid'in 52. dakikada kırmızı görmesine kadar da ortada tuttu. Bu dakikadan sonra oyun doğal olarak A.Gücü yarı alanında oynandı. Gerçi Hikmet Karaman cesur davranarak oyuna sürekli hücum oyuncusu soktu ama 10 kişi kalmış bir Ankaragücü'nün de gol atmaya çok fazla dirayeti kalmamıştı. Burada asıl üzerinde durulması gereken husus ise Bülent Korkmaz'ın oyuncu değişikliklerindeki tutumu. Özellikle 65.dakikadan sonra orta sahayı çabuk geçen bir Galatasaray takımı belirdi çünkü A.Gücü eksikti ve ileri-geri dengesini bir türlü kuramıyordu. Bu dakikalarda diri bir Harry Kewell'ın oyuna alınması gerektiğini tribündeki küçük çocuklar dahil herkes gördü. Hatta Kewell adına tezahürat bile yapıldı ama efsane kaptanımız 90.dakikaya kadar bunu görmemekte direndi ve Kewell'ı son dakika topçusu konumuna soktu. Sonuç olarak ikinci yarıda yine temposu düşen bir Galatasaray vardı. Zaten ligin son haftalarına geldiğimiz bu periyotta bunun düzelmesini beklemiyoruz. UEFA yolunda kazanılması gereken bir maçı kayıpsız geçti Galatasaray. Haftaya Trabzon- Bursa maçından sonra bu olay daha da netleşecektir.

Bu arada, Kadir Has Stadı gibi bir statta Galatasaray'ı gördükten sonra Aslantepe'deki stadımızın bitmesini daha çok ister oldum. Tribünlerin bu kadar yakın olduğu, tel örgünün bulunmadığı bir yerde oyuncular daha içten oynuyor, daha çok koşuyor, mücadele ediyor ve taraftar desteğini iliklerine kadar hissediyor.


Maçın hakemi Suat Arslanboğa oldukça kötü bir yönetim gösterdi. Faullerdeki bazı kararları yanlıştı. Özellikle A.gücü kalecisi Serkan Kırıntılı'nın topu ceza sahası dışında kontrol etmesini ve 1 saniyeden fazla orada kalışını süzememesi felaketti. Kırmızı kart pozisyonu biraz çaprazdaydı ve vermese kimse bir şey söyleyemezdi.

Hiç yorum yok: