22 Ağustos 2010 Pazar

GALATASARAY'DA UMUT VAR MI?


"Balık baştan kokar" gibi bir atasözü var Türkçe literatüründe. Şu anda Galatasaray'daki büyük sorunsalı en kısaca bu sözle özetleyebiliriz. Futbol takımındaki akıl almaz bitmişlikte Adnan Polat'ın futbolla alakalı kararlarda bir türlü masaya yumruğunu vuramaması ve isabet sağlayamaması, Adnan Sezgin'in Adnan Polat hariç hiçbir Galatasaraylıya güven vermemesi dahası sevilmemesi, Frank Rijkaard'ın saha içinde ve saha dışında aldığı kararların yanlış olanlarının doğru olanlara kesin bir üstünlük sağlaması ve maalesef Galatasaray takımının rakibine Rijkaard'la kesin bir üstünlüğü bırakalım, üstünlük dahi sağlayamaması, futbolcuların daha sezon başında sanki ligin son 2-3 haftası ve Galatasaray 3 kulvarda da sezona havlu atmış gibi davranması... Sondan yani futbolculardan başlayacak olursak, üst seviye oynanan futbolda futbolcuların kalitesi aşağı yukarı yanı seviyede, özellikle günümüzde. Farkı belirleyen ilk şey ise moral-motivasyon. Galatasaray takımının lige havlu attığına ve buna bağlı olarak oyuncuların moralsiz-formsuz olduğuna birçok defa şahit olduk. Ancak bu örneklerin neredeyse tamamı her şeyin elden gittiği sezonların sonunda yaşandı. Hemen hemen ilk defa Galatasaraylı futbolcular sezona bu denli bitmiş bir şekilde giriyor. Ligde 6.olunan 2003-2004'te dahi sezon başında aklı başında hareket ediyordu takım. Takımın başında teknik adam olmasa bile Galatasaraylı futbolcuların bu kadar boşvermeye hakkı yok. Tabii, bir anda tüm kadro değiştirilemeyeceğine göre bu gidişatı terse çevirmesi gereken de o tayfa.

Frank Rijkaard geçen seneye erken form tutup harika giren bir takıma sahipti. Sezon sonu kötü gidince, bu kez de sezonu geç açtırdı ve sezon başını kaybetti. Bi ortayı bul be hoca. Geçen sene Sabri hariç Galatasaray takımındaki 1 futbolcuya gelişim kaydettiremeyen, ligde, kupada, Avrupa'da başarısız olan Frank Rijkaard'ın 2.sezonunda sabır dilenme lüksü yok. Ve ben Galatasaray'ın şu andaki gidişatını o kadar negatif görüyorum ki bu durumu Rijkaard'ın bu saatten sonra terse çevirmesi imkansıza yakınsıyor. Ha, Frank Rijkaard giderse sevinir miyim? Fanatik tarafım bu adama bu ülkede ekmek yok dediği için, evet... Lakin kim ne derse desin Frank Rijkaard bir dünya markası. Galatasaray'ın artık dünya markalarıyla senkronize olamadığını, Fenerbahçe (Aragones) - Beşiktaş(Del Bosque) konumuna düştüğünü görmek beni üzecek.


Bir diğer ciddi sorun noktası tabii ki Adnan Sezgin. Futbolun sorumlusu olarak bu adamı atamak ne kadar doğru? Bence hiç doğru değil de, neredeyse tüm Galatasaraylılar bu adamın gitmesini isterken bir başkan nasıl ve neden bu kadar destek verebilir gereksiz olduğu bu denli açık olan bir çalışana? Transferden dem vurmayacağım, oralara sıra gelmez. Futbol takımın idaresi konusunda sınıfta kalan bir insan Adnan Sezgin. Bu adam göreve geldikten sonra takımda herkes kendi kafasına göre at koşturur oldu. Artık herkesin kendi sınıfını, işini, ödevini bilmesi gerek tabii bunun için de Adnan'ın kesin olarak yollanması. Haldun Üstünel ile ters düşecek kadar gücü kendinde gören bu adam, gücünü Galatasaray'ın yararına değil zararına kullanıyor.

Ve Adnan Polat... Her zaman belirtiyorum ve belirtmeye devam edeceğim. Mali, idari, reklamcılık, pazarlama gibi konularda Galatasaray'ın büyük sınıf atlamasını sağladı Adnan Polat. Ama aynı şey Aziz Yıldırım için de geçerliydi ve Aziz Yıldırım önemli bir sportif başarı sağlayamadığı için başarılı bir başkan değil, başarılı bir yönetici olarak hatırlanacak. Sportif başarı olarak Galatasaraylıların en çok umutlu olduğu isimdi Adnan Polat. Ama ilk 2 senesinde umduğumuzu bulamadık, başkan da sportif manada hiç umut vermiyor açıkçası. Adnan Polat'ın başarısız bir başkan olarak ayrılması onu çok destekleyen biri olarak benim hiç istemeyeceğim bir şey. Ama bu şekilde devam eder, başta Sezgin olmak üzere saplantılarından kurtulmazsa Adnan Polat'ın ve dolayısıyla Galatasaray'ın sonu hiç iyi görünmüyor.

Bu kadar eleştiriden sonra bir reçete de ortaya çıkartılması lazım elbette. Galatasaray doğru hamleleri yaptığında şampiyon olması kesin olan bir takım. Dolayısıyla hiç umut vermememize rağmen bu gerçeği göz önüne aldığımızda kaybedilen bir şey yok. Öncelikle değerini bulan her futbolcu gönderilmeli. Frank Rijkaard ile devam edilecekse bu kadroya birileri gelecek, burası kesin. Ama bence oyuncu gelse de Rijkaard ile başarı gelme ihtimali düşük. Bursa - Lviv - Eskişehir maçlarından sonra bu konuda bir değişim olabilir. Adnan Sezgin'i bir an evel göndermeliyiz ısrarla söylüyorum. Oraya futbolcularla, hocayla basınla çok iyi ilişkiler kurabilecek, futbolu bilen biri gelmeli. Bu şekilde futbolcular da kendine gelip 2008'de son haftalarda yaptıkları gibi şirazeyi bulacaktır.

Hiç yorum yok: