31 Ağustos 2010 Salı

MISIMOVIC - INSUA & GALATASARAY


Son 2 günde yapılan 2 transfer... Belki yarın 1-2 tane daha gelen olacak. Gelenlerin kalitesi, milli olma sayıları, yüksek gol-asist yüzdeleri Galatasaray'ın kuruluş amacına hizmet etmeye, Türk olmayan takımları yenmeye, UEFA Avrupa Ligi'nde ilerlemeye yardımcı olmayacak. Elde kalan Süper Lig ve Türkiye Kupası için eldeki kadro yeterli olabilir miydi? Gerçekçi olmak gerekirse, Frank Rijkaard varken hayır. Takımı pas yapan, topa hakim olan bir zihniyetle oynatmaya çalışan Rijkaard'ın Barış-Ayhan-Mustafa--Servet gibi elemanlarla başarılı olma ihtimali yok. Hoş, Misimovic ve Insua geldi diye de bir mucize olmayacak zira Rijkaard'ın sistemi Türk Futbolu'nun yapısına uygun değil, bunu geçen 1 sene artı 2 aylık süre içinde net olarak gördük. Yeni gelen ve gelmesi muhtemel olan oyuncularla Rijkaard sistemine daha uygun bir takım olur muyuz? Şimdiye nazaran evet ama bunun Galatasaray'ı başarıya götürüp götürmeyeceği konusunda emin değilim hatta karamsarım. Olaya direk 'Yeni Oyuncular-Frank Rijkaard' olarak baktım ama şu anda Galatasaray'ın içinde bulunduğu duruma düşmesindeki baş faktörlerden biri de Rijkaard'ın ülkeye farklı gelen sistemi.

Oyuncuların saha içinde ne yapabileceklerine gelirsek, transferi yaklaşık 1 aydır gündemde olan, Galatasaray taraftarının artık benimsediği bir oyuncu Misimovic. Boşnak olmasına rağmen Almanya'da doğmuş, futbol kültürünü bu ülkede almış olması Alman disiplininin futboluna yön vermesini sağlamış. Orada tutunamasa da Bayern Münih alt yapısı çıkışlı olmak da Misimovic'in daha sonraları fark yaratmasında oldukça pay sahibi. Misimovic Türk futbolseverlerin çok sevdiği deyimle 10 numara mevkiinde oynayan bir oyuncu. Gol atabilen ama asistçi kimliği golcülüğüne her zaman baskın gelen bir isim. Zaten bunu da son 2 yılda Bundesliga'da yaptığı asist sayılarından (20-15) açıkça görüyoruz. Ayrıca Misimovic Rijkaard'ın sistemini de değiştirecek oyuncu. 4-3-3 siteminde 10 numaraya yer olmadığından Galatasaray'ın bundan sonra 4-3-3'e yakınsayan biraz daha kırılgan bir 4-2-3-1 oynayacağını söyleyebilirim. Tabii burada Cana'nın yanında oynayacak oyuncu bizim muhteşem 3'lüden(Sarp-Barış-Ayhan) biri olursa yine orta sahadan istediğimiz verimi alamayabiliriz. Ben hala o bölgeye bir sürpriz bekliyorum. Onun dışında Baros hatta Arda ve Kewell gibi zaman zaman içeri girmeyi seven oyuncularımız bu sene Misimovic'ten bir hayli beslenecektir. Türkiye'ye büyük umutlarla gelen birçok ismin uyum sağlayamadığını, gerekli performansı veremediğini bildiğimden Misim'in performansını da görmek lazım diyorum. Yoksa çoktan bu senenin asist kralının belli olduğunu söylemem gerekirdi.

Sol beke alınan Insua ise açıkçası sürpriz oldu ama son dönemdeki Hakan Balta faciasını gördükten sonra iyi oldu. Bir beke göre oldukça fazla atağa çıkan, isabetli pas atabilen bir oyuncu Insua, opsiyonlu kiralanması oldukça önemli. Şu anda facia durumda olsa da kendi standartlarına gelebildiğinde ayağına hakim bir oyuncu sayılabilecek Balta'nın göbek rotasyonuna girmesini sağlayabilecek bir transfer aynı zamanda. Sakatlığından dolayı hiç oynayamayan Çağlar'ın da oluğunu düşünürsek sol bekte artık yeterince alternatifimiz olduğunu düşünebiliriz. Son 2 senede azımsanmayacak bir Premier Lig ve Liverpool tecrübesi olması da öneli Insua'nın ama Misimovic için söylediğim peşin hüküm vermeme durumu onun için de geçerli. Yıllardır Balta'nın yapamadıklarını yani kanada işlerlik kazandırmasını, oradan yapılan ortaların sayısını artırmasını umuyorum.

Annan - Emana - Baptista - Jovanovic gibi isimler uzun süredir dönüp duran artık herkesin ezberlediği isimler. Son günde bunlardan biri daha gelir mi, gelirse hangisi olur bilemiyorum ama Cevo Prekazi'nin önerdiği Jovanovic'i Prekazi ile İstanbul'a getirtip sonra almamayı bırakalım görüşmemek Galatasaray'a yakışmadı, umarım ortada bir yanlış anlaşılma vardır. Eğer bir transfer daha olursa onu da ayrıntılı bir şekilde inceleriz olmazsa da "Son Rötuşlardan Sonra Galatasaray" konulu bir yazıyla annemizin liginde yapılabileceklere bakarız...

Hiç yorum yok: