3 Ekim 2010 Pazar

BİR MEHMET TOPAL ANALİZİ


Mehmet Topal yaz aylarında 5.5 milyon avroya Valencia'ya satıldığında mutsuz görünen Galatasaraylı hemen hemen yok gibiydi. Hele ki yerine uzun yıllar Fransa ve İngiltere'de oynamasına, kaptanlık yapmasına rağmen Türk futbolseverin FM'den tanıdığı Lorik Cana alınınca Topal ülkesinde bir anda unutuluverdi. Hatta o denli unutuldu ki, onu Amerika kampına götüren Guus Hiddink bile Milli Takım'a çağırmamaya başladı. Ancak Mehmet Topal bu unutkanlara Valencia'da oynadığı futbolla kendisini tekrar hatırlatmaya başladı. 2007 - 2008 sezonunda Linderoth'un sakatlanmasıyla ön plana çıkan ve yükselişini EURO 2008'de de sürdüren Mehmet Topal 2008 - 2010 arası süreçte taraftarın gözünde nasıl normal hatta vasat bir oyuncuya dönüştü, önce buna bakalım. Feldkamp döneminde kontrollü ve mücadeleci futbol oynayan Galatasaray'da Lincoln gibi bir oyuncunun olması arkasında top kapan, koşan, mücadele eden, yüksek tempoda oynaması gerekli olmayan ve ayağındaki topu en yakınındaki takım arkadaşına vermeyi gerektiren bir kesici orta saha gerektiriyordu. Bu rolde oynayan Mehmet Topal'ın fiziksel özelliklerini de düşündüğümüzde başarısız olma ihtimali neredeyse yok denecek kadar azdı ve oldukça başarılı oldu. Skibbe döneminde daha akıcı, hızlı tempoda oynamaya çalışan ve Feldkamp dönemine göre daha çok pas yapan bir taktik düzeni geldi. Mehmet Topal gibi tekniği çok üst seviyede olmayan bir oyuncu bu pas trafiğinde eski performansını yakalayamadı haklı olarak. Mehmet'ten ters toplarla 60-70 metredeki adamı görmesini beklerseniz, zaten başarılı olamaz. Skibbe'den sonra Bülent Korkmaz döneminde biraz kendini toparlar gibi oldu zira Feldkamp ile Skibbe arasında bir taktik vardı o dönemde. Ancak Rijkaard'ın gelişi Mehmet Topal ve takımdaki birçok isim için çok kötü bir haberdi. Şu an hala takımda olan bazı oyuncular gibi Mehmet de Skibbe'den bile daha fazla pas yapmayı, oyunu geriden kurmayı gerektiren, özellikle defans ve orta sahadaki oyuncular üzerine çok yük bindiren bu taktiğe alışamadı. 2008'de kendisini meşhur eden kaptığı toplar görülmez oldu, yaptığı pas hataları ön plana çıktı diğer arkadaşları gibi.

Yani 2-3 yıl için yaptığımız bu özetten anlaşılacağı gibi Mehmet Topal'ın kendisine uygun olan, başarılı olabileceği bir sistemi benimsemiş bir takıma gitmesi gerekiyordu. Yeniden yapılanma içinde olan Valencia'ya gitti. Aslında bundan 2-3 sene evvel gitse oynayamayacağı bir takım olan Valencia, yıldızlarını gönderip yeni bir takım kurma kararı alınca Mehmet için de uygun bir takım haline geldi. Orada şu anda 4'lü defansın önündeki kesici orta saha rolünde oynuyor. Aldığı topları çok fazla macera aramadan takım arkadaşlarına veriyor, yeri geldiğinde savunmayı kalabalıklaştırıyor. Lüzümlu lüzumsuz şut atmama konusunda da direktif almış olmalı ki, Galatasaray'da çok yaptığı bu işi Valencia'da kolay kolay denemiyor. Duran toplarda Galatasaray'da hep hızlı savunmacı olarak geride bırakılırdı ama Valencia'da genelde rakip ceza sahasında. Hatta Valencia'da attığı tek gol de bir duran topta geldi.

İşin en önemli boyutu ise Mehmet şu anda kadar Valencia ile 5 maça çıktı. Son 3 dakikada oyuna girdiği Manchester maçını es geçersek, ilk 11 başladığı ve 90 dakika sahada kaldığı diğer 4 karşılaşmayı Valencia kazanmayı başardı. Mehmet Topal, Valencia'nın bu sezon puan kaybettiği 2 karşılaşmanın(2'si de iç sahada) birinde hiç oynamadı, birinde de son 3 dakika için dahil oldu. Bu notlar dahi şu anda orta sahanın en önemli mevki konumuna geldiği dünya futbolunda Mehmet'in Valencia için önemini gösteriyor. Benim beklediğimden çok daha iyi bir başlangıç yaptı Mehmet Topal, umarım daha da geliştirerek devam eder ve şu anda düşünülmediği Milli Takım'a faydalı olur.

2 yorum:

Şampiyon Valencia dedi ki...

Galatasaray Mehmet Topal'ın kıymetini bilemedi.

hikmet dedi ki...

valencianın yeni albedası olur böyle giderse