Bu hafta sonu Ali Sami Yen'deki son derbiyi izlemek üzere İstanbul'daydık. Beşiktaş maçını sadece Beşiktaş maçı olmaktan öte "2008 Sonrası Galatasaray" olmak üzere ayrıca değerlendiririz. İstanbul'a gitmişken A2 Takımımızın maçını da izlemeden dönmek olmaz dedim ve Galatasaray-Güngören Bld. maçı için Florya'nın yolunu tuttum. Gittiğimde artık sakatlıktan yavaş yavaş kurtulan Arda Turan'a laktat testi uygulanıyordu. Umarım sonuçlar olumlu çıkar da Arda da bir an evvel takıma döner. Maça gelecek olursak, Galatasaray A2 Takımı'nda sakat Cem Sultan yoktu. Ödem olduğu için bu haftalık oynatmamayı tercih etmişler. Takım olarak, A Takım'dan 3-4 kat fazla mücadele eden bir A2 Takım vardı Güngören Bld. karşısında. Orta sahada Cumhur-Emre ve Musa bu mücadele gücünü sağladı. Bu 3'lüden daha ofansif oynayanı Musa, solda Berkin sağda Mert Çetin ve forvette Anıl Dilaver ile de gol aradı Galatasaray. Her ne kadar ofansif anlamda Musa pek üretken olamasa, istediklerini yapamasa da bu oyuncu ve Anıl Dilaver ile pozisyon fırsatlarını buldu Sarı-Kırmızılılar. Güngören Bld. de bazı pozisyonlar yakalasa da maç hakemin büyük katkısıyla 0-0 bitti. Hakem 2 takımın da net penaltılarını vermedi. Orta sahada yüksek enerjileriyle Emre Yüksektepe ve Cumhur Yılmaztürk, gayet iyi dribbling kapasitesiyle Berkin Arslan, sağ bekte azmiyle Onur Arıkan Galatasaray'da dikkat çeken isimlerdi. Galatasaray son yıllarda A2 Takım'dan A Takım'a çok fazla oyuncu çıkartamasa da, bu oyuncuların umudunu halen koruyabilmesi oldukça iyi. Her biri profesyonel liglerde en az 1'er sene kiralık verilerek denenmesi, performanslarının incelenmesi gereken oyuncular. Tabii tam bu noktada Galatasaray'ın son yıllarda yapamadığı bir şey daha var: Oyuncuları doğru, oynayabilecekleri takımlara gönderebilmek.
Tabii A2 Takımlar seviyesinde en önemli sözcük "altyapı". Karşılaşma sırasında Galatasaray Eski A2 Takımı Antrenörü Nedim Yiğit Hoca ile de görüşme fırsatım oldu. Nedim Hoca da bu işlerin direkt olarak, hem de daha yakın geçmişte Galatasaray gibi bir kulüpte içinde bulunan biri sıfatıyla Türkiye'de altyapıya verilen, daha doğrusu verilmeyen önemden bahsetti. A2 Ligi maçlarının oynatıldığı sahalardan tutalım, oyuncuların antrenman programları hatta beslenmelerine kadar olan yanlışların yapıldığından dem vurdu. Tabii buranın İstanbul gibi futbolun daha doğrusu bu ülkedeki her şeyin merkezi konumundaki bir şehir olduğunu göz önüne alınca diğer 80 ildeki altyapı uygulamalarını düşünmek dahi istemiyor insan. Neredeyse 75 milyonu aşkın nüfusumuz olduğundan bahsederken, 3.5-4 milyon insanımızın yaşadığı Avrupa'nın çeşitli ülkelerinden en az Türkiye'deki kadar önemli futbolcumuz çıkıyor. Yavaş yavaş Avrupa ülkeleriyle neredeyse kavga edecek hale geliyoruz; Mesut Özil, Ömer Toprak, İlkay Gündoğan örneklerinde olduğu gibi...
Tabii A2 Takımlar seviyesinde en önemli sözcük "altyapı". Karşılaşma sırasında Galatasaray Eski A2 Takımı Antrenörü Nedim Yiğit Hoca ile de görüşme fırsatım oldu. Nedim Hoca da bu işlerin direkt olarak, hem de daha yakın geçmişte Galatasaray gibi bir kulüpte içinde bulunan biri sıfatıyla Türkiye'de altyapıya verilen, daha doğrusu verilmeyen önemden bahsetti. A2 Ligi maçlarının oynatıldığı sahalardan tutalım, oyuncuların antrenman programları hatta beslenmelerine kadar olan yanlışların yapıldığından dem vurdu. Tabii buranın İstanbul gibi futbolun daha doğrusu bu ülkedeki her şeyin merkezi konumundaki bir şehir olduğunu göz önüne alınca diğer 80 ildeki altyapı uygulamalarını düşünmek dahi istemiyor insan. Neredeyse 75 milyonu aşkın nüfusumuz olduğundan bahsederken, 3.5-4 milyon insanımızın yaşadığı Avrupa'nın çeşitli ülkelerinden en az Türkiye'deki kadar önemli futbolcumuz çıkıyor. Yavaş yavaş Avrupa ülkeleriyle neredeyse kavga edecek hale geliyoruz; Mesut Özil, Ömer Toprak, İlkay Gündoğan örneklerinde olduğu gibi...