Geçen seneden beri istediği sonuçları alamayan Liverpool, bizdeki Galatasaray örneğinde olduğu gibi tamamen dibe vurmuş durumda. Rafael Benitez ile Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu kazanmasına rağmen özlediği Premier Lig şampiyonluğuna ulaşamayan ve göreve Roy Hodgson’u getiren Liverpool, Hodgson’u da 7 ay gibi bir süre sonra gönderdi. Takıma bir türlü neşteri vuramayan Hodgson’un gidişi çok fazla sürpriz sayılmaz. Geçen sene Fulham gibi başarı özürlü bir takıma UEFA Avrupa Ligi’nde final oynatmasıyla dikkat çeken Hodgson, Steven Gerrard ve saz arkadaşlarıyla bir türlü, Liverpool’un belki de şu anda en çok ihtiyacı olan, “baba-oğul” ilişkisini oluşturamadı, aynı Frank Rijkaard-Galatasaray ve Bernd Schuster-Beşiktaş örneklerinde olduğu gibi.
Hodgson’un gönderilmesinin hemen ardından takımın başına Kenny Dalglish’in getirilişi de yine bu sezonki Galatasaray’la tıpatıp aynı. Rijkaard’tan sonra takımın efsanesi Gheorghe Hagi’ye sığınan Galatasaray gibi Liverpool da belki de en büyük efsanesi olan Dalglish ile yola devam edecek. Bu birliktelikten çok büyük başarılar beklemek kolay değil. Dalglish’in en önemli görevi oyunculara ve taraftara hangi kulübün parçası olduklarını hatırlatmak ve yara sarmak. Eğer başarı emareleri gösterebilirse gelecek sezon göreve devam eder, aksi halde başka bir teknik adam Anfield’da yeni sezona merhaba der. Liverpool’un bu sezon tek şansı bir ihtimal başarılı kazanabileceği UEFA Avrupa Ligi olacak. Burada son 32 ve son 16 için çok da zor olmayan kuralar çeken Merseyside ekibi, bu turları geçer ve havasını biraz bulursa kazanma ihtimali olduğu tek kupaya uzanabilir.
Bu seneden sonra Fernando Torres hatta Kop’un saha içinde vücut bulmuş hali Steven Gerrard gibi oyuncuların takımdan ayrılma ihtimali de normalden çok daha fazla olacak. Zira DNA’larında Şampiyonlar Ligi olan bu isimler bu ligden çok da fazla uzak kalmak istemeyeceklerdir, özellikle Şampiyonlar Ligi için evini(A.Madrid) terk eden Fernando Torres. Şahsi olarak çok sevdiğim Liverpool’u bu durumda görmek hiç hoş değil. Marjinal büyüsü ve taraftarıyla başarıya alışkın olan Liverpool’un bir an önce eskiye dönmesi gerekiyor. Eskiye dönebilmek için de kendi içinden bir Şenol Güneş çıkarabilmesi… Kenny Dalglish Liverpool’un Şenol Güneş’i olabilecek mi, göreceğiz…
Hodgson’un gönderilmesinin hemen ardından takımın başına Kenny Dalglish’in getirilişi de yine bu sezonki Galatasaray’la tıpatıp aynı. Rijkaard’tan sonra takımın efsanesi Gheorghe Hagi’ye sığınan Galatasaray gibi Liverpool da belki de en büyük efsanesi olan Dalglish ile yola devam edecek. Bu birliktelikten çok büyük başarılar beklemek kolay değil. Dalglish’in en önemli görevi oyunculara ve taraftara hangi kulübün parçası olduklarını hatırlatmak ve yara sarmak. Eğer başarı emareleri gösterebilirse gelecek sezon göreve devam eder, aksi halde başka bir teknik adam Anfield’da yeni sezona merhaba der. Liverpool’un bu sezon tek şansı bir ihtimal başarılı kazanabileceği UEFA Avrupa Ligi olacak. Burada son 32 ve son 16 için çok da zor olmayan kuralar çeken Merseyside ekibi, bu turları geçer ve havasını biraz bulursa kazanma ihtimali olduğu tek kupaya uzanabilir.
Bu seneden sonra Fernando Torres hatta Kop’un saha içinde vücut bulmuş hali Steven Gerrard gibi oyuncuların takımdan ayrılma ihtimali de normalden çok daha fazla olacak. Zira DNA’larında Şampiyonlar Ligi olan bu isimler bu ligden çok da fazla uzak kalmak istemeyeceklerdir, özellikle Şampiyonlar Ligi için evini(A.Madrid) terk eden Fernando Torres. Şahsi olarak çok sevdiğim Liverpool’u bu durumda görmek hiç hoş değil. Marjinal büyüsü ve taraftarıyla başarıya alışkın olan Liverpool’un bir an önce eskiye dönmesi gerekiyor. Eskiye dönebilmek için de kendi içinden bir Şenol Güneş çıkarabilmesi… Kenny Dalglish Liverpool’un Şenol Güneş’i olabilecek mi, göreceğiz…
1 yorum:
Dalglish'in Liverpool'un Şenol'u olabilmesi için daha 40 fırın ekmek yemesi lazım.
Yorum Gönder