28 Mart 2011 Pazartesi

KİTAPTA BU DA YAZIYORMUŞ




Şubat 2008’de Trabzonspor’un Nuri Albayrak yönetimini ibra etmemesi büyük kulüplerde ilk defa bir yönetimin ibra edilmemesi anlamına geliyordu. Aradan 3 yıl geçti ve bunun ikinci örneğini Galatasaray gibi genel olarak geleneklerine en çok bağlı olduğu düşünülen bir kulüpte yaşadık. Adnan Polat ve yönetimi mali açıdan ibra edilmelerine karşın idari anlamda ibra edilmedi ve güvenoyu alamadı. Yani bir başka deyişle “Sizin ekonomik anlamda yaptıklarınız doğruydu, hırsız değilsiniz ancak yöneticiliğinizin kalibresi Galatasaray’ı kaldıracak seviyede değil, bırakınız bu görevi” denmiş oldu.

Aslında Galatasaray geleneklerine yakışan bir hadise değil bu. Geçmişte hiç yaşanmamış, şimdilerde bu yazıyı okuyan herhangi birinin evine 100 metre uzaklıktaki bir Anadolu Lisesi’nde farkı maalesef kalmamış Galatasaray Lisesi’nin esas kültürünü almış Galatasaraylılar tarafından hiç tercih edilmemiş bir vaka. Galatasaray kültüründe oldukça önemli bir yere sahip olan “kol kırılır, yen içinde kalır” düsturuna uymayan bir oylama.

Ben her şeye rağmen kongrenin görev verdiği bir başkanın, eğer kendi iradesiyle bırakmak istemiyorsa, olağan kongreye kadar gitmesi en doğru yol olacaktı. Ancak ortada bir gerçek var ki, futbol anlamında 3 yıllık Adnan Polat döneminde oldukça kötü bir yönetim sergilendi. Ancak Galatasaray’da görev süresi bitmeden gönderilecek bir başkan varsa bu kişi, 1995 yılında Galatasaray’ın tarihinde ilk defa bir teknik adamı sezon bitmeden gönderen ve bu kapıyı açan Adnan Polat olacaktı, olmalıydı. Saftig’in gönderilmesiyle kulüp kültüründe daha önce hiç olmamış bu olayı ilk kez yaşatarak Galatasaray’ı bu olayla tanıştıran Polat daha sonra da Feldkamp, Skibbe, Rijkaard ve Hagi gibi isimleri sezon bitmeden gönderdi. Sırf bu bile yapılanların bir şekilde bir geri dönüşü olduğunun bir göstergesi.

Aslında kendi yönetiminde Mehmet Helvacı gibi bir yönetici bulunmasa Adnan Polat en azından olağan süresini tamamlamayı başarabilirdi ancak takımın başarısızlığına TT Arena’nın idare edilemeyen açılışı ve bölük pörçük hale gelmiş yönetim kurulu da eklenince bu hazin son geldi. Yine de belki de 16-17 senedir ortalarda görünmeyen Yurdaşen Karahasan’ın dün söylediği gibi “Galatasaray ananelerinde bulunmayan bu olay, kulübe hiç yakışmadı”.

Galatasaray’ın 1995’te girdiği ve daha sonra da çözüm olmadığını bile bile uygulamaya devam ettiği teknik direktörleri görev süresi bitmeden gönderme yolunda olduğu gibi, yönetimlerin ibra olmamasının da daha sonra sıkça başvurulacak bir yol olmaması şu anda en büyük dileğim. Bu karar Adnan Polat tarafından mahkemeye taşınmazsa kısa bir süre içinde kongreye gidilecek ve yeni bir yönetim gelecek.

Bu yönetimde bulunan ve istifa ile ayrılmış isimler bir sonraki seçime giremeyecek. Burada Adnan Polat, Cemal Özgörkey ve muhalif Mehmet Helvacı gibi potansiyel adaylar otomatikman eleneceği için tek aday olarak Ünal Aysal kalmış olacak.

Hiç yorum yok: