Genelde büyük turnuvalar öncesinde milli takımlar futbolcu havuzlarıyla masaya yatırılır ve turnuvada neler elde edip edemeyeceği üzerine uzun tartışmalar yapılır. Kadro kalitesi, oyuncuların birbiriyle uyumu ve teknik adam yeterliliği ile birlikte turnuva öncesi şanslar değerlendirilir. En yakın büyük turnuvaya (Brezilya 2014) neredeyse 2 sene var ancak ben özellikle Fransa 2016’da çok ses getireceğini düşündüğüm, o turnuvanın gizli favorisi olduğuna inandığım bir milli takım üzerinde duracağım: Belçika…
Dünya Kupası ve Avrupa Futbol Şampiyonası anlamında en son 2002 yılında sahneye çıkan Belçika Milli Takımı’nı 2008 Pekin Olimpiyatları’nda da izlemiştik. Tabii 2002 yılında Dünya Kupası’na giden jenerasyon neredeyse tamamen yenilendi. Biletini almanın yolu U-21 Avrupa Şampiyonası’ndan geçen olimpiyatlara da son derece iyi oyuncularının olduğu yeni jenerasyonuyla gitmeyi başarmıştı Belçika. Olimpiyatlarda yarı final oynamayı başaran ve 2008 yılında çok genç olan bu jenerasyon, 2016 yılında oldukça tecrübeli hale gelecek.
Şu anda Belçika’nın sahip olduğu oyuncu havuzunu inceleyecek olursak; kalede bonservisi Chelsea’de olan ve 2 yıldır Atletico Madrid’de kiralık oynayan, UEFA Kupası kazanmış Thibaut Courtois, Sunderland’den Simon Mignolet ve Genk’ten Logan Bailly var. Özellikle Courtois 20 yaşında ve Avrupa’nın en iyi kalecilerinden olma potansiyelini kendisinde fazlasıyla barındırıyor.
Defans bölgesi ise dünya çapında olmayı başarmış oyuncularla dolu. Geçtiğimiz yıl Manchester City ile Premier Lig’i kazanan Vincent Kompany, Arsenal’li Thomas Vermaelen, Tottenham’dan Jan Vertonghen, Ajax’lı Toby Alderweireld çok üst düzey oyuncular. Son derece iyi 4 oyuncudan bahsederken aralarındaki en yaşlı ismin 26 yaşındaki Kompany olması kısa ve orta vadeli gelecek adına Belçika’yı umutlandırsa gerek. Defansta bu oyuncuların dışında Zenit’ten Lombaerts, geçtiğimiz sezonu Genk’te geçiren ve henüz bir takımla anlaşmayan Anthony Vanden Borre, Standard Liege’den Jelle Van Damme ve en fazla 2014 Dünya Kupası’nda oynayabileceğini düşündüğüm, Bayern Münih’ten 34 yaşındaki Daniel Van Buyten var. Manchester City’nin kadrosunda bulunan Dedryck Boyata da gelecekte bu takımın içerisinde yer alması beklenen çok önemli bir genç oyuncu. Bu oyuncu havuzu en yüksek hedef için dahi son derece yeterli.
Belçika’nın orta saha bölgesi, defans seviyesinin de üzerinde. Everton’ın 2008 yılında, Mehmet Topal’ı 8 milyon avroya Galatasaray’dan koparamaması üzerine 21 milyon avro bedelle Standard Liege’den aldığı Marouane Fellaini, Porto’dan Steven Defour, Benfica’dan Axel Witsel, Cagliari’den Nadja Nainggolan Anderlecht’ten sağ bek ve sağ açıkta da oynayabilen skorer orta saha Gillet (geçen sezon 14 gol) ve Inter’den Gabi Mudingayi orta sahanın ortasında oynayabilecek oyuncular. Özellikle Fellaini, Defour ve Witsel gibi oyunculara aynı anda sahip olabilmek çok büyük bir şans. Fellaini ve Witsel’in aynı dönemde Standard Liege altyapısından yetişerek 2006 yılında A Takıma çıktığını, Defour’un da aynı sene Genk takımından onlara katıldığını kısacası 3 ismin birbirini çok iyi tanıdığını önemli bir not olarak düşelim.
Orta sahadaki iyi ve gelecek vaat eden oyuncu sayısı o kadar fazla ki, defansif ve ofansif olarak ikiye ayırsak dahi paragraflar rahatlıkla doluyor. Ofansif orta saha anlamında bu yaz Chelsea’ye 40 milyon avroya transfer olan Eden Hazard, PSV’den Dries Mertens, Twente’den Nacer Chadli, Chelsea’nin W.Bremen’e kiraladığı Kevin de Bruyne ve West Bromwich’ten Yassine El Ghanassy gibi alternatifler var. Eden Hazard, Dries Mertens ve Kevin de Bruyne skora etki etme konusunda “inanılmaz” olan isimler. Sadece geçtiğimiz sezonun bütününe baktığımızda kendi liglerinde Eden Hazard (Lille)20 gol-22 asist, Dries Mertens (PSV Eindhoven) 21 gol-16 asist ve Kevin de Bruyne (Genk) 8 gol-14 asist istatistikleri ile takımlarının saha içindeki beyni konumundaydı. Özellikle Chelsea’ye gelmesinin ardından daha ilk maçta takımın saha içi liderliğini almayı başaran Eden Hazard, en üst seviye oyuncu olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Eden Hazard’ı birkaç sene içerisinde İngiltere Premier Ligi’nin en iyi oyuncusu olarak görürsek, bu büyük bir sürpriz olmaz. Elbette böylesine büyük bir oyuncuya sahip olmak Belçika’nın hedeflerini otomatikman büyütecektir.
Forvet mevkiinde iyi ve daha da önemlisi potansiyelli oyuncularla karşılaşmamız Belçika adına umutları artıran bir başka önemli etken zira ne kadar iyi kadroya sahip olunursa olunsun en az 1 klas forvet oyuncusu olmadan işlerin çok zor olacağını yıllardır Portekiz örneğinde çok net olarak görüyoruz. Chelsea’den West Bromwich’e kiralanan 19 yaşındaki Romelu Lukaku, Fulham’dan Tottenham’a transferi gündemde olan Moussa Dembele, Everton’un geçen ay Olympiakos’tan 8 milyon avroya transfer ettiği Kevin Mirallas ve KRC Genk’in forvetleri Jelle Vossen ile Christian Benteke Belçika’nın önemli gol adamları. Özellikle 2 hafta önce Hollanda ile oynanan ve 4-2 kazanılan hazırlık maçında ilk golü atan 21 yaşındaki Benteke, Lukaku’dan sonra Belçika’nın gündemi olmayı başarmış bir oyuncu.
Belçika Milli Takımı kadro kalitesi ve mevki bazında değerlendirme anlamında son derece yeterli bir malzemeye sahip. Elbette, büyük turnuvalarda başarılı olması ve adından söz ettirebilmesi için bu kadronun takım olmayı başarabilmesi gerekiyor. Oyuncuların genelde aynı jenerasyondan olması ve genç milli takımlarda beraber oynaması büyük avantaj olsa da lider ruhlu oyuncuları barındıran milli takımların takım olma konusunda diğerlerinden önde olduğu gerçeğini unutmamalıyız. Steven Defour (S.Liege), Vermaelen (Arsenal), J. Van Damme (S.Liege), Dries Mertens (AGOVV) ve mevcut kaptan Kompany (Manchester City) gibi takımlarında kaptanlık yapmış ve yapmaya devam eden oyunculara sahip olması, takım olabilme noktasında Belçika için bulunmaz nimet.
Belçika Milli Takımı’nı şu anda eski yıldızı Marc Wilmots çalıştırıyor. Wilmots’un 2014 Dünya Kupası elemelerinde göstereceği performansı merakla bekliyorum zira daha önce kayda değer bir birinci adamlık kariyeri olmadı. Elbette ülke futbolunun önemli isimlerinden olması oyuncular üzerindeki saygınlığını artıran bir faktör ancak saha içi anlamında ne kadar başarılı olacağını 2014 Dünya Kupası elemelerinde özellikle Sırbistan ve Hırvatistan gibi rakipler karşısında görme fırsatı yakalayacağız. Tabii Hollanda karşısında kazanılan hazırlık maçı Wilmots için ciddi bir kredi oluşturdu. Son dönemde Belçika Milli Takımı’nda sadece 6 ay takımın başında kalan ve istifa eden Dick Advocaat dışında uluslararası başarı kazanmış bir teknik direktör tercih edilmedi. Wilmots’un başarılı olup olmayacağını zaman gösterecek ancak eğer olamazsa ben 2016 Belçika ütopyasında takımın başında tanıdık bir sima ve uluslararası başarılar kazanmış biri olarak Eric Gerets’i görmek isterim.
Belçika Milli Takımı, Avrupa Şampiyonası’nın 24 takıma çıkmasıyla birlikte 2016’da kesin olarak yer alacak ve büyük ihtimalle önemli işler yapacaktır. Bu jenerasyon için asıl önemli nokta ise Hırvatistan ve Sırbistan ile ciddi bir yarış içinde olacağı 2014 Dünya Kupası elemelerinde ne yapacağı. Böylesine bir takımı 2014’te izleyebilmek de çok keyifli olabilir.
Belçika Milli Takımı’nı bu kadar irdeledikten sonra aynı senelerde Türk Milli Takımı ne yapabilir diyenler de olacaktır. 24 takımlı Avrupa Şampiyonası sistemi bizim gibi sürekli grubunda 2.olmaya oynayan ve turnuvalara gitmekte zorlanan ancak gidince önemli başarılar kazanan bir ülke için harika bir uygulama. 2016’dan itibaren Avrupa Şampiyonaları’nda biz de sürekli yer almaya başlayacağız. Kadro olarak ise başta Almanya olmak üzere Avrupa’da yetişen iyi oyuncularımızı kaptırmadığımız sürece çok önemli bir takım olma şansımız hiç de az değil. Örneğin, şu anda tercihi Almanya olan ancak hala Türkiye A Milli Takımı için oynama şansı bulunan Yunus Mallı, Tolga Ciğerci, Samed Yeşil, Emre Can, Levent Ayçiçek, Koray Günter, Okan Aydın, Kaan Ayhan, Koray Kaçınoğlu gibi oyuncuların bizimle olmasını sağlayabilirsek, bir başka deyişle yeni Mesut Özil, Gökhan İnler, Eren Derdiyok faciaları yaşamazsak, Türk Milli Takımı da 2016-2024 yılları arasındaki periyot için çok umut veren bir milli takım olacaktır.