18 Eylül 2009 Cuma

PANATHINAIKOS 1 - 3 GALATASARAY Harika Başlangıç


Atina’da sıkıntılı bir maç olacağı düşünülüyordu maç öncesi. Panathinaikos taraftarı her ne kadar coşkusuyla ünlü olsa da havanın kötü olması ve tribünlerin stadın bir olimpiyat stadı olması itibariyle sahaya uzak olması taraftar baskısını Galatasaray’ın üzerine bir nebze bile yansıtmadı. Bunu daha 5.dakikada bulunan gol zaten çok güzel açıklıyor. Galatasaray’a geldiğinden bu yana 40 küsur maça çıkan Milan Baros başarılı dribbling yapabildiğini ilk kez bu maçta gösterdi, hem de birkaç defa. Bunalrın ilkinde 5.dakikada Baros ile gelen top Elano tarafından ağlara gönderildi. Golden sonra, maç öncesi takımının fazla bir şansı olmadığını bilen ve maçı Türk – Yunan rekabetine çevirmeye çalışan Henk ten Cate, takımı biraz daha öne çıkardı. Galatasaray savunması ise başta Emre Aşık olmak züere oldukça iyiydi. Emre Aşık 35 yaşında olmasına rağmen harika işler yapmaya devam ediyor. Bugün bir tek kafa topunu rakibine vermedi, hem de rakibi kendisinden daha uzun ve atletik olmasına karşın. Emre Güngör ise Galatasaray’ın yumuşak karnı olmaya devam ediyor. Defansta sağlam ve geçit vermeyen bir oyuncu. Bunun yanında topu oyuna sokma konusunda da GS defansının en ince bilekleri açık ara ona ait. Tüm bunlara rağmen sakatlık sorununu bir türlü çözemiyor, ilk 11 başladığı maçlarda 20 dakika içinde çıkmak zorunda oluyor. Oyun disiplinini bozmasının yanında bir oyuncu değişikliğini de hep bu şekilde götürüyor. Devre arasında buraya Emre’nin yerine 1 takviye gerekebilir. Orta sahada Sarp – Topal ikilisi birlikte olunca top kazanmak çok kolay. Ama bu topları çabuk bir şekilde ileriye taşımak pek mümkün gözükmüyor. Her ne kadar GS orta sahasında banko oynayacak kadar kaliteli bir oyuncu olmasa da Ayhan iyileşince Topal’dan formayı kapacaktır. Elano yavaş yavaş takıma alışsa da savunma konusunda çok zayıf kalıyor. Normalde rakibini kovalayan biri ama Galatasaray’da bu özelliğini göremedik. 10 numara gibi oynadığı için belki de Rijkaard bu görevi yüklemiyordur diyeceğim ama 2 metre ötendeki adamı da rahatsız etmemesini söylemiyordur herhalde. Arda, Servet, G.Zan, Ayhan gibi eksiklere rağmen Atina gibi zorlu bir deplasmanda gruba 1.torbadan giren Panathinaikos önünde alınan bu galibiyet daha ilk maçtan biraz garip olacak ama GS’nin gruptan zorlanmadan çıkacağını ortaya koydu. Özellikle Harry Kewell, Elano gibi isimlerin oyuna çok fazla katkı vermediği bir ortamda.

Genel olarak Sabri, ters kanatta oynayan Uğur, Milan Baros iyiydiler. Leo Franco ve Emre Aşık harikaydı. Özellikle Emre sahanın en iyisiydi. Galatasaray’ın çok çok iyi oynamadığı bu maçları kazanması şunu gösteriyor; rakiplerinin gücü Galatasaray’ın gücüne yetmiyor. Aynı seviyede, hatta Galatasaray’da daha iyi bir performans çıkarılsa bile Galatasaray rakiplerini rahatça ekarte edebiliyor. İyi rakiplerle oynanmadığı tezi de Beşiktaş ve Panathinaikos maçlarıyla çürümüş oldu. Frank Rijkaard ve ekibini bu başarılı başlangıçları dolayısıyla ne kadar tebrik etsek az. Şimdi yapılacak şey, gruptaki hemen her maçı kazanarak hem takım hem de ülke puanımızı oldukça yukarılara çekmek. Son olarak Pana seyircisi kalecisini sürekli protesto etti ama kalecinin gollerde yapacak çok bir şeyi de bana kalırsa yoktu...

Hiç yorum yok: