14 Ocak 2010 Perşembe

YOLA DIGITURK'LE DEVAM


Rekabet olmadan hiç bir iş randıman vermiyor. Bir önceki ihaleyi yıllık 140 milyon dolar gibi bir bedelle 2 yıllığına alan Digiturk Platformu, aynı ligin aynı sayıda maçını önümüzdeki 4 yıl için senelik 321 milyon dolar gibi bir bedel ödemeyi taahhüt ederek kazandı. Bir rakip olmasa belki bunun %60'ı civarında bir paraya alacaklardı ama taş gibi diyebileceğimiz bir Türk Telekom çıtanın gerçekten de kulüplerin istediği düzeylere yaklaşmasını sağladı. Sezon başında UEFA Avrupa Ligi'ne katılacak kulüp başkanlarının Star Tv'de Uğur Dündar moderatörlüğünde buluştuğu toplantıda bile seslendirilen rakamların 350 milyon dolarlar seviyesinde olduğunu hatırladığımızda ihale sonucunun önemli bir başarı olduğu çok açık. Avrupa'da son zamanlarda yapılan yayın ihalelerinde genelde düşüşler yaşanırken yapılan zamlar en fazla %15 dolayında seyrediyordu. Türkiye'de bunun %126 olması kriz döneminde önemli bir olay. Tabii burada federasyonun bugünkü başarısını överken, yayınların yıllardır yok pahasına satıldığı, deyim yerindeyse peşkeş çekildiği gerçeği de bir diğer bakış açısı olarak çıkıyor karşımıza. 2001 yılında 175 milyon dolara satılan yayın haklarının 2005'te Türkiye Kupası da dahil olmasına rağmen 140 milyon dolara düşmesinin olumsuz etkilerini aslında bugün ve bundan sonra da hissedecek Türk futbolu. O zaman yapılamayan sıçrama(hatta 35 milyon dolarlık gerileme) rakamların her daim yıllık yaklaşık 100 milyon dolar civarında geride kalmasına yol açacak. Tabii burada bu çıkarımı yaparken diğer Avrupa ülkelerindeki yayın gelirlerine de bakmak gerekiyor. Örneğin bizim ülkemiz gibi ortak yayın havuzu bulunan İngiltere, Fransa, Almanya gibi ülkelerde orta vadede yaşanan değişimler şu şekilde;
Fransa 2001'de 320, 2009'da 668 milyon avro,
Almanya 2004'te 272, 2009'da 425 milyon avro,
İngiltere 2001'de 1,1 milyar pound, 2009'da 2 milyar avro.
İspanya'da ise havuz yok. Kulüpler kendi yayın haklarını kendileri pazarlıyorlar. Bilinen örneklere bakarsak, Real Madrid 155, Barcelona ise 145 milyon avro katıyor her sene kasasına sadece yayın gelirlerinden.

Sonuç olarak bugün atılan imzalarla A-B-C paketleri olarak toplam yıllık 370 milyon dolar gelir elde edecek kulüplerimiz. Bundan böyle ekonomik anlamda daha rahat olacakları kesin. İhale daha yüksek bir bedele satılabilir miydi? Evet, Digiturk belki 400 milyon dolar seviyesine dahi çıkabilirdi ama bunun için en az Turk Telekom kadar güçlü birkaç şirketin daha ciddi olarak bu işle ilgilenmesi gerekiyordu. Türkiye şartlarında şu an için bunun mümkün olmadığını da maalesef kabullenmemiz gerekiyor. Fenerbahçe hariç tüm kulüplerimizin en büyük girdisi yayın gelirleri. En büyük gelir kaynakları tam 2.25 katına çıkmış olan kulüplerimizden ben artık çok daha yarışmacı olmalarını, çok daha akılcı transfer politikaları gütmelerini bekliyorum. Anadolu kulüplerimizin son dönemde ligde yaptığı çıkışları, Avrupa kupalarında da en az 5-6 yıl önceki bir Denizlispor bir Gençlerbirliği kadar ses getirici şekilde tekrarlamalarını hayal etmek biraz daha kolaylaşacak. Son not ise "Digiturk Genel Müdürü olacağıma futbolcu olsaydım keşke" diyen Ertan Özerdem için. Fiyatları %126 artırdınız. Yapacağınız yayınların kalitesinde de aynı oranda bir artış düşünüyor musunuz? Ve son olarak kulüplere fazladan aktaracağınız yıllık 180 milyon doları halka zaten yüksek gelen fiyatlarınızı daha da artırarak mı temin edeceksiniz, yoksa ligin ederi zaten buydu da 9 yıldır bir ucuza getirme ve gereğinden çok daha fazla kar etme mi söz konusuydu?

Hiç yorum yok: