Türkiye olarak bir Avrupa Futbol Şampiyonası adaylığında daha mutlu sona ulaşamadık. Geçen sefer tek başımıza ilk defa aday olduğumuz için olmamıştı. Bu defa çok daha sistemli, iddialı ve inanarak hazırlandık şampiyona için. Bu bağlamda gerek proje liderimiz Orhan Gorbon gerekse TFF yetkililerine teşekkür etmemiz lazım. Hatta bugüne kadar hiçbir ülkenin sağlamadığı büyüklükte bir devlet desteğini de arkamıza almıştık. 920 milyon avroluk teminat adaylığımızı en az 2-3 sınıf atlattı buna hiç şüphe yok. Gerçi 920 milyon avroya imza atan Tayyip Erdoğan'ın oylamaya katılmaması oldukça garip. Platini bile Fransa'ya şampiyonayı kazandıran faktörün Sarkozy olduğunu söylerken Tayyip Bey'in durup bir kez daha düşünmesi lazım. Oylamayı Fransa’ya 7-6 kaybettiğimiz için canımız biraz fazla acıdı, Michel Platini’ye basında fazla yüklenmemizi buna bağlıyorum ben. Tamam, beş para etmez Sarkozy’ye büyük ilgi gösterip, Türkiye Cumhurbaşkanı’na aynı alakayı göstermemesi onun insanlık ayıbıdır belki ama Fransa için lobi yaptı diye Platini’nin eleştirilmesi çok anlamsız. Eğer UEFA Başkanı Şenes Erzik olsaydı, biz bu desteğinin çok daha fazlasını Şenes Erzik’ten umacaktık. Zira umduk da. Şenes Erzik de açıklamasında açıktan olmasa da lobi yaptığını söyledi ama 1.yardımcısı konumunda olduğu Platini hakkında da çok sitemkar konuştu.
Evet, turnuvayı düzenleme şansını kaybettik ve böylesine büyük bir turnuva en erken 2020 yılında Türkiye’de olacak. Lakin eğri oturup doğru konuşmakta fayda var. UEFA Başkanı bir Türk olsa ve biz turnuvayı kaybetsek o kişinin durumunu düşünebiliyor musunuz? Dolayısıyla UEFA Başkanı’nın tarafsız kalması gibi bir durum yok. Zaten oy hakkı olmadığı için görünürde tarafsız olan başkanın, hepsi eğitimli-kültürlü federasyon başkanlarından oluşan komitedeki kişileri kazanması mümkün olmayan derecede kötü bir projeye inandırma, oy vermelerini sağlama ihtimali bulunmuyor. Dolayısıyla Platini’ye yüklenmek çok da akıl karı değil, biz Platini’yi de yenecek bir çalışma yapmalıydık demek ki yapamamışız.
3. kez adaylığımız reddedilse de ülke olarak küsmeye hakkımız yok. Gerçekten birçoklarının inandığı gibi çok iyi bir proje hazırladık. Eksiklerimizi belirleyip 2020 için üstüne gitmekte çok büyük fayda var. Örneğin bizim statlarımız maket değil de hali hazırda kullanılan statlar olsaydı değil Platini tüm Fransa gelse bu turnuvayı elimizden alamazdı. Dolayısıyla ilk iş 2015 yılına kadar vaat edilen tüm statları hatta daha fazlasını Türk Futbolu’na kazandırmak olmalı. Yine UEFA’nın eksik gördüğü ulaşım konusu için de hava limanlarımız elden geçirilmeli, hızlı tren ağları çok daha seri bir şekilde örülmeli. 2012 Avrupa Futbol Şampiyonası’nın Doğu Avrupa’da düzenlenecek olması ve UEFA’nın Ukrayna belası karşısında maket statlara güvenememesi de bence bizim kazanamamızda büyük bir faktör. Eksiklerimizi tamamlamak için çok önemli bir süre var önümüzde, lobi faaliyeleri için de elimizdeki tüm imkânları kullanmayı öğrendiğimizde EURO 2020 finallerinin İstanbul’da düzenlenmemesi gibi bir durum söz konusu dahi olamaz. Aha buraya yazdım işte...
Evet, turnuvayı düzenleme şansını kaybettik ve böylesine büyük bir turnuva en erken 2020 yılında Türkiye’de olacak. Lakin eğri oturup doğru konuşmakta fayda var. UEFA Başkanı bir Türk olsa ve biz turnuvayı kaybetsek o kişinin durumunu düşünebiliyor musunuz? Dolayısıyla UEFA Başkanı’nın tarafsız kalması gibi bir durum yok. Zaten oy hakkı olmadığı için görünürde tarafsız olan başkanın, hepsi eğitimli-kültürlü federasyon başkanlarından oluşan komitedeki kişileri kazanması mümkün olmayan derecede kötü bir projeye inandırma, oy vermelerini sağlama ihtimali bulunmuyor. Dolayısıyla Platini’ye yüklenmek çok da akıl karı değil, biz Platini’yi de yenecek bir çalışma yapmalıydık demek ki yapamamışız.
3. kez adaylığımız reddedilse de ülke olarak küsmeye hakkımız yok. Gerçekten birçoklarının inandığı gibi çok iyi bir proje hazırladık. Eksiklerimizi belirleyip 2020 için üstüne gitmekte çok büyük fayda var. Örneğin bizim statlarımız maket değil de hali hazırda kullanılan statlar olsaydı değil Platini tüm Fransa gelse bu turnuvayı elimizden alamazdı. Dolayısıyla ilk iş 2015 yılına kadar vaat edilen tüm statları hatta daha fazlasını Türk Futbolu’na kazandırmak olmalı. Yine UEFA’nın eksik gördüğü ulaşım konusu için de hava limanlarımız elden geçirilmeli, hızlı tren ağları çok daha seri bir şekilde örülmeli. 2012 Avrupa Futbol Şampiyonası’nın Doğu Avrupa’da düzenlenecek olması ve UEFA’nın Ukrayna belası karşısında maket statlara güvenememesi de bence bizim kazanamamızda büyük bir faktör. Eksiklerimizi tamamlamak için çok önemli bir süre var önümüzde, lobi faaliyeleri için de elimizdeki tüm imkânları kullanmayı öğrendiğimizde EURO 2020 finallerinin İstanbul’da düzenlenmemesi gibi bir durum söz konusu dahi olamaz. Aha buraya yazdım işte...