27 Aralık 2010 Pazartesi

İLK YARI DEĞERLENDİRMELERİ - FB


2010-2011 sezonunun ilk yarısını Fenerbahçe adına değerlendirebilmek için geçtiğimiz sezonu atlamamak gerekiyor. 2006 yılından sonra 2010’da da son haftaya lider girip şampiyonluğu kaybeden Fenerbahçe’de taşlar yerinden oynadı. Teknik Direktör Christoph Daum zorla gönderildi, yerine ise geçen senenin Sportif Direktörü Aykut Kocaman geldi. Aslında Aykut Kocaman’ın geçen sezon Daum’dan memnun olmadığı ve yerine geçmek istediği sürekli konuşuldu, ben de bu dedikodunun doğru olduğunu düşünüyordum, zaten senaryo harfiyen gerçekleşince bunların doğruluğu da tescillenmiş oldu. Aykut Kocaman’ın daha önce çalıştırdığı takımlarda Fenerbahçe’ye gelmesini sağlayacak herhangi bir başarısı yok. Bu göreve gelmesi tamamen Fenerbahçeliler için efsane konumunda olan bir futbolcu olması ve hemen her futbolseverin kabul edeceği gibi sağlam bir karaktere sahip oluşu.

Tabii ki, Fenerbahçe gibi geçen sezondan büyük arızalarla yeni sezona başlayan bir kulübün teknik direktörlük koltuğunu hocalık başarılarıyla değil de geçmişteki “iyi futbolcu” ve “karakterli adam” etiketleriyle buralara gelmiş bir teknik adama bırakması umut vaat edici değildi. Hele ki Aykut Kocaman’ın takımın 6 senedir sahip olduğu “Alex” sistemine göreve gelir gelmez takındığı tavır işleri içinden çıkılmaz hale dönüştürdü. Şampiyonlar Ligi’nden Young Boys gibi bir takıma daha 2. Ön Eleme Turu’nda kaybetmek, Young Boys’un özellikle sahasındaki maçta Fenerbahçe’yi inanılmaz güç durumlara düşürdüğünü hatırlıyoruz, hemen akabinde UEFA Avrupa Ligi’nde PAOK travması daha sezon başında orada bir terslik olduğunu gözler önüne serdi.

Fenerbahçe’nin sezona çok büyük kadro değişiklikleriyle başlamadığını da göz önüne alırsak daha bu aşamadan Avrupa’ya veda etmek özellikle son yıllarda bu takımın hiç alışık olduğu bir durum değildi. Avrupa Kupaları’ndan elenmenin verdiği korkuyla yapılan Yobo ve Niang transferlerinin neden daha önce düşünülmediğini yönetime ve Sportif Direktör Aykut Kocaman’a ayrıca sormak gerekiyor. Bu sorunun sebebi Yobo ve Niang’ın gösterdiği yüksek performans değil, takımın eksik olduğu düşüncesi varsa neden zamanında takviye edilmediği. Sezon başında Alex’i kulübede oturtan veya 60-70. dakika civarında oyundan alan Aykut Hoca’nın kaybedilen puanlar sonrasında koltuğun zor durumda olduğunu anlayıp Alex’e sarılması da ilk yarının ayrı bir gündem konusuydu.

Son yıllarda her zaman ligde oynadığı büyük maçları kazanıp, Anadolu takımlarına verdiği puanlarla şampiyonluğu kaybeden Fenerbahçe’nin bu sezon en büyük rakipleri diyebileceğimiz Trabzonspor, Beşiktaş, Galatasaray ve Bursaspor ile oynadığı maçlarda sadece 3 puan alabilmesi, bunun yanında Anadolu takımlarına deplasmanlarda sürekli puan vermesi Fenerbahçe’nin liderin 9 puan gerisinde olmasının en büyük sebebi durumunda. Orta sahada Cristian’ın Fenerbahçe’nin arzuladığı sertliği sağlayamayışının ötesinde hücuma da hiç yardımcı olamaması 2004 yılında başlayan Daum döneminden Zico döneminin sonuna kadar devam eden “Orta saha Fenerbehçe’nindir” prensibini tamamen yerle bir etmiş oldu. Bu durum kanatlara transfer edilen Dia ve Stoch’un istenen katkıyı verememesiyle birleşince ortaya özellikle deplasmanlarda mahkûm oynayan bir Fenerbahçe görüntüsü çıktı. Burada Miroslav Stoch’a ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Bu oyuncu çok dağınık görüntü sergileyen Dia’dan farklı olarak iyi teknik adamların elinde parlayabilecek bir futbolcu. Aykut Kocaman bu durumu fark edebilirse, farklı özellikleri olan, farklı bölgelerde oynayabilen Stoch’un ülkeye ve lige biraz daha alışması ile takıma çok daha faydalı olabileceğini söyleyebilirim.

Forvet konusunu da atlamamak gerekiyor. Kezman - Güiza’dan beri, yani yılladır, forvet mevkiinden mustarip olan Fenerbahçeliler bu sezon daha mutlu görünüyor. Bu oyuncuların yerine alınan Mamadou Niang attığı gollerle taraftarı biraz rahatlatmış durumda. Ancak işin gerçeği şu ki Niang, Kezman-Güiza ikilisinden sonra gelmesinin ekmeğini yiyor. Aykut Kocaman’ın da daha sonra karar kıldığı Alex’li Fenerbahçe taktiğinin forveti olmayan Niang, çok iyi futbolcu olmasının etkisiyle attığı gollerle taraftar ve yönetim bazında kredisini artırmış durumda. Ancak bu taktiksel gerçek gözden kaçmamalı ve Fenerbahçe gerekirse Niang’ı sola kaydırarak işine yarayacak tarzda bir forveti er ya da geç kadrosuna katmalı.

Aykut Kocaman’ı geçmişte bu takımın büyük futbolcusu olması itibariyle Fenerbahçe’nin Fatih Terim’ini bulmak adına göreve getiren Fenerbahçe Yönetimi, son yıllarda sezon ortasında teknik adam göndermeme hususundaki istikrarını, eğer Aykut Hoca kendisi bırakmazsa, bu sezon da sürdürecektir. Ancak, Avrupa kulvarı ve Türkiye Kupası’ndaki sonuçlardan sonra şampiyonluğun da kaybedilmesi halinde Aziz Yıldırım dönemindeki şampiyon olamayan hocayla bir sonraki yıl çalışmama geleneğinin de aynen süreceği kanaatindeyim. Bu kuralın işlemesine kulüp içindeki karizması ve kredisi oldukça yüksek olan Aykut Kocaman ismi dahi mani olamayacaktır.

İlk yarıyı genel olarak sahasında bol gollü kazanan ama deplasmanlarda çok zorlanan bir görüntü vererek geçiren Fenerbahçe’nin bu gidişatı düzeltme ihtimali, forvete transfer olmayacağını hesap edersek, ancak takımda direk forma bulacak 2 transferle mümkün olabilir. İlk yarı A. Santos ve Caner ikilisi ile neredeyse boş gözüken sol bek ve Cristian ile asla istenen verim alınamayan orta saha bölgesine birer transfer yapılması şart. Bu transferler yapılırsa az da olsa Fenerbahçe’nin şampiyonluk yarışında bulunma ihtimali var. Yapılmaması halinde ise 23-24. haftalar itibariyle tüm hedeflerinden kopmuş bir Fenerbahçe ile karşı karşıya kalınması kuvvetle muhtemel.

Hiç yorum yok: