Bu akşamın 2 önemli maçı için, önce Trabzonspor-Buca sonra da Lazio-Inter, TV karşısına geçtim. Türkiye Ligi'nin bu sezon lideri olan ve bunu sonuna kadar hak eden, Şenol Güneş'li Trabzonspor ile başlamak gerekiyor. Sezon başında üst üste 7 galibiyet alan Mainz takımı için bir yazı yazmıştım. Bundan sonra her maçı kaybetseler dahi bu sezona iz bırakmayı başardıklarını anlatmaya çalışmıştım o yazıda. İşte Trabzonspor da şu ana kadar oynadığı futbolla bu sezon içinde ayrı bir yer almayı şimdiden hak etti. Sezon sonunda şampiyon olurlar olamazlar ancak futbol oynamaya çalışan ve bunu başaran bir Trabzonspor izliyoruz sezon başından bu yana. Geçen sene Hugo Broos'tan deyim yerindeyse enkaz devralan Şenol Güneş'in 1 yıl içinde ulaştığı bu başarı gerçekten büyük bir saygıyı hak ediyor. Bucaspor maçına da rakibin katı savunmasını hesap edip erken gol bulma amacıyla çıktı Trabzonspor. Nitekim 6.dakikada, bulduğu 6.pozisyonu gole çevirerek istediğini de elde etmiş oldu. Futbolcular da Şenol Hoca'nın hafta arası yaptığı "Barcelona gibi olabiliriz" açıklamasından nasibini almış olacaklar ki, ilk devre Bucaspor'a neredeyse top göstermedi. Selçuk ile başlayan, Colman, Yattara, Jaja ve Alanzinho'yu içine alan harika oluşumlar kurdular, mükemmel paslar hatta pas silsileleri yaptılar. Maçı görüp ilk yarıda Trabzonspor'a gıpta etmemek mümkün değildi.
İkinci yarıda yine pas yapmaya çalışsa da ilk yarıya oranla oyunu biraz daha rölantiye almış bir Trabzonspor vardı. Bu yarıya Alanziho-Engin Baytar değişikliğiyle başlayan Trabzonspor'da Engin'in önemi de bir kez daha ortaya çıkmış oldu. Engin sorumsuz bir futbolcu ama hem kanatta oynayabilen hem de direnciyle orta alana yardım edebilen bir isim. İşte bu yüzden de Şenol Güneş yapmaması gereken hareketlere rağmen bu oyuncudan kolayca vazgeçemedi. Genel olarak yine kendi üstünlüğüyle geçen 2.yarıda hekem Cüneyt Çakır'ın uydurduğu penaltı golüyle farkı 2'ye çıkaran Trabzonspor bu haftayı da lider bitirmeyi Cuma gününden garantiledi. Geçen sezon enkazdan Türkiye Kupası ile çıkmayı başaran Şenol Güneş, bu sezon bence çok hak ettiği şampiyonluğa ulaşabilecek mi, göreceğiz. Ancak dediğim gibi Trabzonspor bu seneye adını yazdırmayı başardı.
Bu maçtan hemen sonraki maç ise sezona gayet iyi başlayan Lazio ile Galatasaray benzeri durdurulmaz bir düşüş yaşayan Inter arasındaydı. Geçen sezon sonunda alabileceği bütün kupalara uzanan ve tulum çıkaran Inter'in bu sene o performansının altında kalacağını tahmin ediyordum ancak bu kadarını beklemiyordum. Her ne kadar bir çırpıda aklıma gelen eksikler listesi J.Cesar, Maicon, Samuel, Chivu, Mariga, Mancini, Suazo, Milito ve Eto'o artı hatırlayamadıklarım şeklinde uzayıp gitse de muhteşem bir sezondan sonra bu duruma düşmek taraftarlar ve özellikle sahip Moratti için çok zor. Bu maç da genelde Lazio'nun kontrolü altında oynandı. Lazio, gerekli gördüğü zamanlarda Hernanes ve Zarate ile pozisyonları ve golleri buldu. Özellikle Hernanes orta sahadaki maestroluğuyla şov yaptı desem yanlış olmaz. Maçta aklıma sürekli Türk takımları neden bir Zarate bulamaz sorusu gelip durdu. Gerçekten bir Zarate çok mu bizim takımlarımıza? Son olarak, teknik adam olarak çok sevdiğim ama son yıllarda şirazeden çıktığı bir gerçek olan Benitez yarını görürse Moratti çok değişmiş demektir hem de çok...
İkinci yarıda yine pas yapmaya çalışsa da ilk yarıya oranla oyunu biraz daha rölantiye almış bir Trabzonspor vardı. Bu yarıya Alanziho-Engin Baytar değişikliğiyle başlayan Trabzonspor'da Engin'in önemi de bir kez daha ortaya çıkmış oldu. Engin sorumsuz bir futbolcu ama hem kanatta oynayabilen hem de direnciyle orta alana yardım edebilen bir isim. İşte bu yüzden de Şenol Güneş yapmaması gereken hareketlere rağmen bu oyuncudan kolayca vazgeçemedi. Genel olarak yine kendi üstünlüğüyle geçen 2.yarıda hekem Cüneyt Çakır'ın uydurduğu penaltı golüyle farkı 2'ye çıkaran Trabzonspor bu haftayı da lider bitirmeyi Cuma gününden garantiledi. Geçen sezon enkazdan Türkiye Kupası ile çıkmayı başaran Şenol Güneş, bu sezon bence çok hak ettiği şampiyonluğa ulaşabilecek mi, göreceğiz. Ancak dediğim gibi Trabzonspor bu seneye adını yazdırmayı başardı.
Bu maçtan hemen sonraki maç ise sezona gayet iyi başlayan Lazio ile Galatasaray benzeri durdurulmaz bir düşüş yaşayan Inter arasındaydı. Geçen sezon sonunda alabileceği bütün kupalara uzanan ve tulum çıkaran Inter'in bu sene o performansının altında kalacağını tahmin ediyordum ancak bu kadarını beklemiyordum. Her ne kadar bir çırpıda aklıma gelen eksikler listesi J.Cesar, Maicon, Samuel, Chivu, Mariga, Mancini, Suazo, Milito ve Eto'o artı hatırlayamadıklarım şeklinde uzayıp gitse de muhteşem bir sezondan sonra bu duruma düşmek taraftarlar ve özellikle sahip Moratti için çok zor. Bu maç da genelde Lazio'nun kontrolü altında oynandı. Lazio, gerekli gördüğü zamanlarda Hernanes ve Zarate ile pozisyonları ve golleri buldu. Özellikle Hernanes orta sahadaki maestroluğuyla şov yaptı desem yanlış olmaz. Maçta aklıma sürekli Türk takımları neden bir Zarate bulamaz sorusu gelip durdu. Gerçekten bir Zarate çok mu bizim takımlarımıza? Son olarak, teknik adam olarak çok sevdiğim ama son yıllarda şirazeden çıktığı bir gerçek olan Benitez yarını görürse Moratti çok değişmiş demektir hem de çok...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder