13 Haziran 2010 Pazar

GANA 1-0 SIRBİSTAN


Görüntü 2006 Dünya Kupası'ndan. Gana için açılış maçıydı İtalya karşılaşması. Pirlo'nun ilk yarının sonunda attığı gol, doğal olarak yıkmıştı Ganalıları. Ama bu görüntüde görülen çocuğun üzüntüsü çok da bir sempatim olmamasına karşın turnuvada Gana taraftarı yapıvermişti beni. Gana'nın en azından 2.tura yükselmesini çok istemiştim, o görüntünün içine işlediği diğer insanlar gibi. Gana 2.tura çıktı ve bana boşverin de o çocuk eminim çok sevindi. Dünya Kupası ve Gana yan yana geldiğinde hep o çocuk aklıma gelir benim eminim artık blog okuyucularının da öyle olacak.

Tabii aradan 4 yıl geçti yıl 2010... Çocuk büyüdü, Gana'nın Avrupa'da oynayan oyuncu sayısı da arttı. Bu turnuvaya sakat olan Essien'den mahrum ve takıma ne vereceği belli olmayan Appiah ile geldiler. En büyük oyuncularınız bu durumda olunca çok da umutlu olmak zor tabii. Sırbistan ise yakaladığı güçlü jenerasyonun desteğiyle geldi Afrika'ya. Dünya Kupası giriş yazımda da belirttiğim üzere sürpriz yapabilecek 3 ülkeden biri olarak görüyordum Sırpları. Zira, bitmiş Fransa'nın önünde elemeleri lider bitirmelerinden öte, Subotic, Vidic, Ivanovic, Kolarov, Stankovic, Krasic, Zigic ve Pantelic gibi etkili oyuncularla sonuca gitmeleri çok da uzak görünmüyordu. Ancak bugün öyle olmadı. Afrikalı oyuncuların en büyük özelliği olan güç, denge ve dayanıklılığı ön plana çıkararak oyuna başlayan Gana rakibini ilk yarıda neredeyse eritti. Hem de bunu Vidic, Ivanovic, Krasic gibi "beyaz zenci" olarak adlandırabileceğimiz oyuncular karşısında yaptılar. Ömer Üründül'ün her Afrika takımının maçında ezberden söylediği gibi son vuruşlarda etkisiz olmaları golü bulmalarını engelledi. Ancak kaleye gelene kadar çok etkiliydiler, özellikle sağ açıkta oynayan Prince Tagoe'nin fiziğine diyecek yok. Ömer Üründül demişken, fena yorumlamaz ama bazen o kadar ezberden konuşuyor ki bir Afrika takımı 5-0 öndeyken dahi "son vuruşlarda bugün oldukça başarısızlar" diyecek diye korkuyorum.


İlk yarıda baskıya rağmen golü bulamadı Gana. Baskısına karşın gol bulamayan takımlar genelde 2.yarıda sıkıntı yaşar. Gana'da da bu belirtiler 65'ten sonra baş gösterdi. O dakikadan sonra Sırplar oyunda dengeyi yakaladı hatta daha bile etkili göründü. Ancak Lukovic'in gördüğü lüzumsuz kırmızı kart, Gana'nın en büyük şansı oldu. Aslında Gana okadar çökmüş durumdaydı ki, kırmızıdan sonra dahi ciddi pozisyon yakalayan Sırplar oldu. Bütün maç bastırıp golü bulamayan Gana'nın yardımına anlamsız bir şekilde penaltı yapan Kuzmanovic yetişince, bu ikramı geri çevirmediler ve Sırpları haklı bir şekilde yendiler. Gana'nın son vuruşlara çare bulması lazım yoksa işleri özellikle ilerleyen turlara kalmayı başarırlarsa hiç de kolay olmaz. Appiah oyuna girince iyileşmiş diye sevindim lakin benim bildiğim Appiah bunu sahada görse döverdi herhalde.

Bir başka not da Sırbistan Teknik Direktörü Antic için. Maça Subotic yerine Lukovic ile başlamasına şaşırmıştım. Lukovic kötü oynamamasına rağmen gördüğü kırmızı karttan sonra hocasına bir "keşke" çektirmiştir. Bir diğer nokta da bu kupadaki gariplikler... Robert Green'den sonra bugün Cezayir kalecisi, Lukovic ve çok gereksiz bir penaltı yaptıran Kuzmanovic. Bu turnuvada oyuncular bir acayip davranıyor ya bakalım, hayırlısı.
O çocuk bu maçtan sonra çok sevinmiştir çook...

Hiç yorum yok: