12 Eylül 2010 Pazar

UZUN YILLAR SONRA SIRP DUVARI'NI AŞMAK


Sırp Duvar'nı aşmak çok zor oldu. Ama biz bu duvarı sadece dünkü 40 dakikada değil, yıllardan beri aşmak için uğraşıyoruz. Bu duvar sırasıyla Yugoslavya, Sırbistan-Karadağ ve Sırbistan olarak hep çıktı karşımıza. Doğruyu söylemek gerekirse en uçtuğumuz anlarda hep bu duvarla yere indik, sınıf atlayacakken hep bu duvara çarparak sınıfta kaldık. Hep son dönemleri hatırlayan son dönemleri yaşayan bir millet olduğumuzdan EURO 2009 ve FIBA 2010'da kazandığımız maçlarla hatırladığımız Sırplarla son yıllarda olan ilişkimizi hatırlayarak dünkü maça gelmekte büyük fayda var.

Basketbolda U-16, U-18, U-20 ve A Milli olmak üzere 4 farklı seviye var. U-16 seviyesinde 2003 yılında finalde elenirken karşımıza Sırbistan-Karadağ çıkmıştı. O takımdan Cenk Akyol, Ersan İlyasova ve Oğuz Savaş şu anda takımımızda. Sırplarda ise Teodosic ve Tepic dün bize karşı takımdaydı. U-18 seviyesinde de 2 kez Sırplardan büyük tokat yedik. Az sonra değineceğim 2001 Avrupa Şampiyonası Finali'nde A Milli Takımlar seviyesinde bizi evimizde yenmeyi başaran Sırplara karşı aynı fırsatı biz de Belgrad'da U-18 seviyesine 2005 yılında yakaladık. O finali deplasmanda maalesef kaybettik. O takımdan şu anda Cenk Akyol ve Oğuz Savaş var. Sırpların şampiyon U-18 takımından Teodosic, Tepic ve Paunic şu anda Türkiye'de kadroda. 2009 yılında ise yine bu seviyede Sırplara yarı finalde boyun eğdik ve 3. olduk. 2009 yılında U-18 seviyesinde olup şu anda takımımızda olan oyuncu yok ama 2011 NBA draftında belki de 1.sıradan seçilecek Enes Kanter ve kendisi için şu anda 1 milyon dolar bonservis ödenmesi göze alınan Furkan Aldemir bu takımdaydı. 1-2 seneye kadar 12 Dev'den 2'si bu elemanlar olacak.

A Milli Takımlar'ın bir alt seviyesi olan U-20 seviyesine gelirsek, 1996 yılında Bursa-İstanbul ortaklığında düzenlenen şampiyonada 3.lük maçında Yugoslavya'ya elenerek 4.olduk. O Yugolarda şu anda Slovenya forması giyen Nachbar da oynuyordu. Bizde ise İbrahim Kutluay, Hüseyin Beşok ve Mirsad Türkcan vardı. 1998 yılında bu kez yarı finalde Yugolara yenildik ve sonrasında 3.olduk. Hidayet Türkoğlu, Kerem Tunçeri, Mehmet Okur, Ömer Onan ve Serkan Erdoğan o takımın oyuncusuydu. 2006 yılında 10 yıl aradan sonra bu kez İzmir'de düzenlediğimiz U-20 şampiyonasında yine finalde Sırbistan'a yenilerek 2. olduk. O turnuvanın MVP'si seçilen Ersan, Cenk, Oğuz, Semih ve Ömer Aşık şu anda takımımızda. Şampiyon Sırbistan'dan ise Tepic, Velickovic ve Paunic oynuyordu.

Sıra geldi A Milli Takımlara... Sadece Yugolardan değil A Milli seviyede yediğimiz en büyük tokattır 2001 Avrupa Şampiyonası Finali. Evimizde düzenlediğimiz şampiyonada şampiyonluğu elimizden yine Sırbistan-Karadağ almıştı. Açıkçası belki de o tarihte dünya basketbolunda ciddi bir gelişim gösterecektik o şampiyonlukla ama olmadı. 2003 yılındaki şampiyonada yine aynı takıma elendik. Bu maçlardan sonra 2009 Avrupa Şampiyonası'nda karşılaştık ve deyim yerindeyse ilk defa yıktık Sırp Duvarı'nı.

Evimizde oynadığımız dünkü maç daha önce düzenlediğimiz büyük 3 basketbol turnuvasında da bizi yenen Sırplar'a karşı ayrı bir önem taşıyordu. 2 kere evimizde finalde bizi yenen Sırpları yarı finalde yenip finale ulaşmak, basketbolun efsane takımı Amerika karşısına çıkabilmek çok önemliydi. Maça gelirsek, en çok zorlandığımız, neredeyse hiç öne geçemediğimiz tek maçtı. İçeride ve özellikle dışarıda bizden çok daha etkili bir takım görüntüsü verdiler. Ancak ev sahibi olmamız, yürekli oyuncularla oynamamız ve en yaşlı oyuncusu 83'lü olan Sırplara karşı daha tecrübeli adamlarımızın olması bizi finale uçurdu. Son periyotta hatta son 5 dakikada 10 sayı atan Kerem başrol oyuncusuydu. Benim lider oyuncu dediğim Ersan'ın hiçbir şey yapamadığı maçta bile güçlü ve dayanıklı bir takım karşısında kazanmayı başardık. Dün iyi oynayıp normalden fazla dakika alan Semih Erden'in blokunu da unutmamak lazım. Ersan kendini USA'ya saklamıştır diye geçiyorum içimden, öyle istiyorum. Kısacası dün aştığımız duvar bugün aşmaya çalışacağımız engelden çok daha büyüktü, bunun bilinmesi lazım. Sadece altın madalya için değil, altın madalya alanın 2012 Olimpiyatı vizesi alacağı maçta tarihimizde ilk defa olimpiyata gitmek için de savaşmalıyız, savaşacağız.


Hiç yorum yok: