Perşembe akşamı Son 16’nın ilk maçları oynandı. Hepsi çekişmeli, güzel maçlardı belki ama Hamburg-Galatasaray karşılaşması kesinlikle ayrı bir yere sahipti. Genelde olduğu gibi Avrupa’da son kalan temsilcimiz olan Galatasaray’ı tribünlerde binlerce vatandaşımız yalnız bırakmadı, çılgınca destekledi. Her Avrupa karşılaşmasında Sami Yen’den çok daha iyi ortam oluşturan gurbetçilerimizi buradan bir kez daha kutluyorum.
Karşılaşma öncesi sayıca çok fazla olan sakatlıkların üstüne bir de Fernando Meira’nın Zenit’e satılması, Galatasaray savunmasını deyim yerindeyse öksüz bırakacaktı. Burada Emre Aşık’tan başka adamı olmayan Bülent Korkmaz, genç Semih yerine Hakan Balta’ya şans tanıdı. Maçın başındaki ufak bir hatası dışında Hakan’da gayet başarılı bir oyun ortaya koydu. Aslında tüm takım gayet akıllı oynuyor, pas yapıyor, Hamburg’un kendilerinden daha üstün olan fizik gücünü kullanmasına izin vermiyordu. Bu şekilde devam edip bir de kontratak golü bulduk. Bu arada golü atan Ayhan Akman’da sahada basmadık yer bırakmadı. Orta sahada elinden gelmeyenleri de yaptı. Savunmada Emre Aşık, Mladen Petric’i iyi kontrol ediyordu, bu sayede Hamburg’da kolay kolay pozisyon bulamadı. Petric, ilk yarıdaki tek pozisyonu da cömertçe harcayınca, soyunma odasına önde gittik. Bu da bir deplasman takımı için büyük avantajdı.
Doğal olarak ikinci yarıya Hamburg baskılı başladı. Hemen de golü buldular. Neyse ki bu gol Galatasaray’ı demoralize etmedi. Hemen ardından Nonda’nın kaçırdığı %100lük pozisyon taraftara saç baş yolduracak cinstendi. Burada Nonda denen bu adam için de bir şeyler yazmak farz-ı ayn oldu. Takımın forveti olarak sahaya çıkıp, Ayhan Akman’dan bile geride oynayan Nonda, ne pres yaptı, ne kafaya çıktı. Her aldığı topu geriye veren bu adama Bülent Hoca nasıl bu kadar dayandı anlayamadım. Lincoln belki çok iyi oynamadı ama tepkisinde çok da haksız değil. Bu Nonda sahada dururken o da şaşırdı herhalde nasıl çıktığına. Nonda’nın umarsızca kaçırdığı o pozisyonun ardından Emre Aşık, Macar hakem Kassai’nin gaddarca verdiği kararla kırmızı kart gördü. Zaten stoper sıkıntısı çeken Galatasaray için bundan kötü haber olamazdı. Herkes Semih’in vakti bu sefer geldi diye düşünürken savunmaya Harry Kewell geçti ve neredeyse 40 dakika sırıtmadan stoper oynadı.
Bu dakikadan sonra saha avantajının yanına, oyuncu fazlalığını da ekleyen Hamburg bastırmaya başladı. Akıl almaz pozisyon kaçırdılar ve beraberliğe razı oldular. Hatta son dakikada Ümit’in golü verilse sahadan mucizevî bir galibiyetle bile ayrılabilirdik. Burada sahaya Nonda ile çıkan, ona 70 küsur dakika dayanabilen Büent Korkmaz’ın da oturup bunu bir daha düşünmesi gerekiyor.
2.maç için gayet avantajlı bir skor gibi görünse de, Galatasaray bu kadro imkânsızlığı içinde çok dikkatli olmalı, Bordeaux maçında olduğu gibi maçın hemen başında gol yememeli. Savunma kurgusu için yine genç Semih’in oynaması gerektiğini iddia ediyorum. Harry Kewell’ın önde oynaması gerektiğine inanıyorum. Eğer büyük bir hata yapılmazsa Bordeaux maçından çok daha kolay bir maç olacaktır 2.maç. Zaten daha sonra ayrıntılı bir şekilde o maça bakarız.
2.maç için gayet avantajlı bir skor gibi görünse de, Galatasaray bu kadro imkânsızlığı içinde çok dikkatli olmalı, Bordeaux maçında olduğu gibi maçın hemen başında gol yememeli. Savunma kurgusu için yine genç Semih’in oynaması gerektiğini iddia ediyorum. Harry Kewell’ın önde oynaması gerektiğine inanıyorum. Eğer büyük bir hata yapılmazsa Bordeaux maçından çok daha kolay bir maç olacaktır 2.maç. Zaten daha sonra ayrıntılı bir şekilde o maça bakarız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder