4 Mart 2009 Çarşamba

BOĞAZ’IN SERİN SULARINDAYIZ

Yukarıdaki başlık şu durumda tam olarak Galatasaray’ın durumunu özetliyor. 5 gollü Kocaeli mağlubiyetinden sonra gelen inanılmaz önemli Bordeaux galibiyeti, takımın üzerinde müthiş rahatlatıcı bir etki oluşturdu. Galatasaray’ın kendine gelebilmesi için ciddi şoklamalar gerekliydi. Bunlardan ilki hafta içinde Başkan Adnan Polat tarafından takımın efsane kaptanı Bülent Korkmaz’ın göreve getirilmesiyle yapıldı. Kalan 3 günlük süreçte sahne sırası Bülent Hoca’daydı. Ya takımını bu 3 günde zafere inandıracak, yani bir anlamda kendi kişiliğini takımına aktaracaktı ya da Skibbe’nin bıraktığı etkiye bir şekilde teslim olacak, Avrupa hayalleri son 8 senedir olduğu gibi başka bahara kalacaktı. Ama Bülent Korkmaz, kendine, karakterine yakışanı yaptı. Çok değil 4 gün öncesine kadar, Türkiye Ligi’nin düşme adayı bir takımdan evinde 5 gol yiyen, bunun yanında daha da kötüsü mücadele ruhunu kaybetmiş, savaşmayan takım gitmiş, yerine Avrupa kimliğini hatırlayan, hatırlatan aslanlar topluluğu gelmişti. Bunu ancak zamanında bu rolü üstlenmiş, başka bir aslan yapabilirdi. Teşekkürler Bülent Kaptan, Bülent Hoca bize kim olduğumuzu Kopenhag’dan sonra bir kez daha hatırlattığın için.

Turun geçilmesiyle birlikte Galatasaray bir anlamda Fatih’ten boğaza girdi. Hedefin Kadıköy olduğu düşünülürse daha çok yol var belki ama Galatasaray için imkânsız diye bir şey yok. Bülent Korkmaz ruhu yakalanırsa o klişe söz Galatasaray için çok gerçekçi olabilir: Bizim için zor yoktur, imkânsız zaman alır. Bir sonraki turda rakip Hamburger SV. Almanya’nın köklü takımlarından olan Hamburg, şu anda lig lideri. Gerçi liderin her hafta değiştiği Bundesliga’da bunun önemi tartışılır ama Van Der Vaart’ın gidişinden sonra takımın bu yüksek formu birçok sporsever gibi beni de şaşırtıyor. Maçlarını 57.000 kişilik HSH-Nordbank Arena’da oynayan Alman temsilcisi, kendi evindeki maçta Galatasaray’ı sabırsızlıkla bekleyen gurbetçilerimizin de desteğiyle çok zorlanacak hatta kendini deplasmanda gibi hissedecektir. Kadrosunda bulunan Mladen Petric, Ivica Olic, Joris Mathijsen gibi deneyimli yıldızların yanında temsilcimiz Tunay Torun da zaman zaman forma şansı bulabilmekte. Takımın diğer önemli silahları ise Paolo Guerrero, Alex Silva ve Polonya asıllı Piotr Trachowski. Ancak Hamburg’un kalite olarak Bordeaux’dan fazla bir takım olduğunu söylemek çok zor. Bordeaux gibi bir takımı zorlanmasına rağmen eleyen Galatasaray, Bülent Korkmaz’ın takıma daha da alışmasıyla Hamburg engelini de aşacak kapasitede bir takım.

UEFA Kupası’nda diğer takımların durumuna baktığımız zaman, Milan ve Valencia gibi kadro olarak diğer takımların önünde gözüken iki devin turnuvanın dışında kaldığını görmekteyiz. Her ne kadar bu çok şaşırtıcı bir durum olsa da, futbolda bütçelerin öneminin azaldığını, her takımın her takımı özellikle Avrupa’da yenebilecek kapasitede olduğunu açıkça ortaya koydu. Ayrıca bu yıl kupada demir perde olarak adlandırılan ülkelerin takımlarının çok başarılı olduğunu görüyoruz. Shakhtar Donetsk, iki temsilcimizi yenen Metalist Kharkiv, Dinamo Kiev, son şampiyon Zenit ve Zico’lu CSKA Moskova gerçekten başarılı bir şekilde ilerliyor. Bu turdaki eşleşmelerden dolayı bu takımlardan en az ikisinin çeyrek finalde yer alacağı garantilenmiş durumda. Marsilya-Ajax eşleşmesi de oldukça ilgi çekici ve zorlu olacak. Arap şeyhlerinin eline geçmesinden sonra ligde umduğunu bulamayan Manchester City de Danimarka temsilcisi FC Kopenhag’ı eleyerek bir başka Danimarka temsilcisi, bu yılın BATE Borisov’la birlikte en sürpriz takımlarından Aalborg ile eşleşti. Zor bir tur olacağını düşünüyorum iki takım açısından da. Werder Bremen-Saint Etienne ve PSG-Braga eşleşmeleri de favorileri olmayan cinsten. Her ne kadar Milan’ı eleyerek iddiasını açıkça ortaya koysa da, Werder Bremen, Olympiakos’u iki maçtada sürklase eden Saint Etienne karşısında çok zorlanacaktır. Sezon başında Sivasspor’u eleyerek bize Sivasspor geçen sezon ki performansından uzak mı kalacak diye düşündürten Braga da, Paul Le Guen’in PSG’si karşısında çeyrek final vizesi arayacak. Fransızlar biraz şanslı gibi gözükse de Portekiz futbolu gösterişten uzak ama çok efektif.

Sonuç olarak 8 eşleşmenin hepsi de çok zorlu geçecek. Temsilcimiz Galatasaray’ın diğer 15 takımın hiçbirinden eksiği olmadığı gibi birçoğundan fazlası mevcut. Dünya yıldızları, iyi yerli oyuncular, en özünden kendi evladı bir teknik direktör ve Saracoğlu’nda alınacak bir kupa. Bu faktörlerin hepsi yerine oturursa boğazın sularından Kadıköy iskelesine demir atmak en fazla biraz zaman alacak bir şey.

Hiç yorum yok: