16 Ağustos 2009 Pazar

GALATASARAY 4-1 DENİZLİSPOR


Birincisi mahalle takımıyla oynansa da defans dörtlüsü bir anda değiştirilmez. Değiştirilirse rakip kendinden ne kadar düşük kalitede olursa olsun maçın çok önemli bir bölümü heba olur. Bu bir klişedir. Futbolun en önemli mevkisi, en sabit olması geren mevkisi defanstır. Bugün Frank Rijkaard defansı %100 değiştirdi. Her ne kadar Uğur Sabri’den kat be kat iyi bir bek olsa da Volkan da Hakan’a göre o kadar zayıf. Defanstaki ikili ise Türkiye’de hiçbir zaman sırıtmayacak 2 milli stoper. Bir önceki yazımda belirttiğim gibi Emre Aşık her zaman aynı performansta oynar. Bugün de gayet iyiydi. Emre Güngör de fena değildi genel olarak, golde hatası vardı gerçi. Ama sol bekte Volkan tam bir facia. Bir an önce gönderilmesi gerekli. Beğenilmese de Alpaslan’ın orada olması Galatasaray açısından çok daha iyi. Karşılaşmaya orta saha ve defanstaki bu değişiklikler sebebiyle tutuk başladı Galatasaray. Oyun anlayışı dolayısıyla rakip sahada çok fazla gözüktü ama son bölgede yapılan çok önemli bir şey yoktu. Hele bir de Denizlispor’un golünün gelmesi tuz biber oldu. Neyse ki ilk yarının son dakikasında Deniz Çoban’ın verdiği haklı penaltıyla soyunma odasına beraberlikle girmeyi başarabildiler. Bu tip maçlarda bir Anadolu takımı devreyi önde kapatırsa ikinci yarıda büyük bir direnç gösterir. Son dakikada gelen bu gol Denizli’nin mental olarak diri olmasını tamamen engelledi.
2.yarıda herhangi bir oyuncu değişikliği yapmadı Rijkaard. Zaten gerek de yoktu. Bu kadro da Denizlispor’u hele ki Sami Yen’de çok rahat yenecek bir takımdı. Direk rakip sahaya oyunu yıkan Galatasaray ilk yarıdaki hataya düşmedi Arda Baros ortak yapımı acayip bir golle öne geçti. Bu golden sonra da vitesi düşürmediler ve Keita’nın özel çabasıyla kazanılan penaltıyı Kewell 2.kez gole çevirdi. Burada Keita’nın mahalle maçı havasında “ben yaptırdım ben atarım” tarzındaki davranışını kaptan Arda Turan’ın çok yumuşak bir şekilde engellemesi harikaydı. 4.golde de yine Keita’nın güzel çabası vardı. Aldığı topta pas vermekte biraz gecikti ama verdiği pas direk Denizlili oyuncuya çarptı ve gol oldu.
Goller dışında değinilecek noktalar ise Kewell ve Baros bugün oldukça etkisiz gözüktü. Özellikle Baros diri değil. Zorlu maraton başlıyor ve Beşiktaş maçına kadar toparlanması şart. Barış orta sahada inanılmaz koştu. Ayhan’dan formayı alması gerek gibi geliyor bana. Mustafa Sarp – Mehmet Topal rekabeti de bu sene izlenmeye değer geçecek. Arda Turan artistik bir gol peşinde. Zira maçın sonlarına doğru orta sahadan aldığı bir topla içeri girdi, verdi aldı son olarak pas vermesi gerektiği bir Aydın vardı orada. Verse gol garanti gibiydi. Ama o vurmayı seçti. Kaptanlığa pek yakışmadı. Biraz daha dikkat etmesi gerekli.
Sonuç olarak ilk yarı benim kadro değişikliğine bağladığım bir sebeple biraz zorlansa da Galatasaray farklı kazanmayı bildi. Şimdi sırada yine Ali Sami Yen’de oynanacak Tallinn ve Kayseri maçları var. Rijkaard’ın Kalli’ye fazla özenmemesi ve ideal kadrosunu bir an önce bulması şartıyla çok iyi bir Cim – Bom bizleri bekliyor…

Hiç yorum yok: