26 Temmuz 2010 Pazartesi

BİR MEHMET TOPAL HİKAYESİ


Mehmet Topal son dönemde ülkemizin Avrupa'ya iyi paraya ihraç ettiği tek oyuncu. 5.5 milyon avro gibi bir bedelle özellikle Türkiye gibi Avrupalı kulüplerin çok da oyuncu almaya yanaşmadığı bir ülkeden Valencia'ya gitmek kolay değil. 2006 yılında Çanakkale Dardanel'de oynayan bir futbolcuyken ne yaptı, nasıl oldu da 4 sene içerisinde La Liga'da başa güreşmeye çalışan bir takımın parçası haline geldi Mehmet Topal? Fotoda da görüldüğü üzere, dün akşam Valencia'nın karşı karşıya geldiği Al-Hilal'in teknik direktörü Eric Gerets ile yolu Galatasaray'a ilk geldiği sezon kesişmişti Topal'ın. Gerets son hafta gelen efsanevi şampiyonluğun verdiği gazla görevine devam ederken, Topal'da yönetimin gelecek vaat eden transferlerinden biri olarak(bkz. Carrusca) Gerets'in ekibine katılmıştı. O dönem Milli Takımlar Sorumlusu olan Fatih Terim'in de 1 milyon avroya biten bu transferde payı olduğu yazılıp çizildi, ki doğrudur. Ön libero sıkıntısı çeken Galatasaray, Topal'ı o mevkiye ilerisi için alırken, aynı mevki için ligin 34 değil de 38 hafta olması durumunda sayesinde birçok taraftarın kalp krizi geçirmesi kuvvetle muhtemel olan Junichi Inamoto'yu da transfer etmişti. Topal'ı Galatasaray'da daha bir ayı dolmadan Anfield Road'ta Steven Gerrard'ın karşısına koyan Eric Gerets, herhalde Topal'ın aralarında yaklaşık 5-6 metre olmasına karşın Gerrard'dan yediği çalımdan olacak ki, o maçtan sonra çok düşünmedi genç ismi.

Ertesi sezon Adnan Polat'ın hala beddua ettiğim bir operasyonla Gerets - Kalli değişikliğini yapması, ön libero mevkisine Linderoth'u getirmesi, Topal için çok da iyi bir haber değildi. Forma şansı daha da azalmıştı zira Linderoth mevkisinin Avrupa'daki sayılı adamlarından olarak gösteriliyordu. Ancak Lindy'nin Galatasaray'da oynayacağı maç sayısının bir insanın el ve ayak parmakları sayısı kadar olacağını kimse tahmin edemezdi. O dönemlerde Manisa'da oynanan Türkiye - İsveç Ümit Milli maçında da izleme şansı bulduğum M.Topal, Linderoth'un sakatlığından sonra bulduğu forma şansını çok iyi değerlendirerek önce Galatasaray'da göze girdi, ardından da Galatasaray'a gelmesinde önemli paya sahip olan Fatih Terim'e "ben hazırım" mesajı verdi. Euro 2008'de forma bulmasını Galatasaray'ın 2008 senesindeki önemli şampiyonluğu kazanırken yaptığı büyük katkıya borçludur Mehmet Topal.

Buraya kadar harika giden her şey, bu noktadan sonra terse dönmeye başladı. Önce Everton'un yaptığı yaklaşık 8 milyon avroluk teklifin, daha sonra bu tekliflerin çok daha büyüyeceğini düşünen Galatasaray yönetimince geri çevrilmesi ve sonrasında gelen şanssız sakatlıklar... Mehmet Topal bir daha 2008 senesindeki formunu yakalayamadı. Tamam, o sezon için de orta sahada top tekniği yüksekti diyemezdik ama mücadelesi ve savunma yönüyle bu eksiğini kapatıyor hatta çok iyi görünüyordu. Daha sonra bu mücadele gücünü eski seviyeye çıkaramaması, top kullanma yetisindeki eksikliğin daha net göze çarpmasına sebep oldu. Hatta taraftarlar arasındaki kredisini tüketmek üzereydi Mehmet Topal. Bunu Hasan Şaş'ın "Gitmeseydi, yeni sezonda ilk ıslıklanan Topal olurdu" sözlerinden de daha net anlıyoruz. Zira Hasan Şaş bir zamanlar neredeyse tapılırken daha sonra ıslıklanmanın ne demek olduğunu en iyi bilen adamdır Galatasaray camiasında.

Neyse, 2 senelik çok da parlak olmayan kariyerin ardından Valencia gibi bir kulübe hem de Galatasaray'a hatırı sayılır bir para kazandırarak gitmeyi başardı Mehmet. Ayağa toptan ziyade savunma-hücum oyununu ikiye ayırarak oynamayı tercih eden(savunma savunmasını, ön tarafsa hücumunu yapar bu takımda) Valencia'da defans özelliklerini öne çıkararak başarılı olmaması için hiçbir sebep yok. Bu kadar uzun bir yazıyı yazdırmak bile önemli bir başarıdır, şimdi sıra yine Bank Asya'dan gelen ve o bölgenin oyuncusu olan Musa Çağıran'da. 4 sene sonra da onun Avrupa'ya gidiş hikayesini anlatmak ümidiyle...

Hiç yorum yok: