20 Temmuz 2010 Salı

PABLO PINO & RODRIGO TELLO


Dün Galatasaray Pablo Pino'yu transfer etti, bugün de Beşiktaş Tello'yu Eskişehir'e verdi. Beşiktaş'ın transfer stratejisinde hiçbir şeye şaşırmam artık ben; en önemli oyuncusunu dahi yok pahasına elden çıkarabilir, bu zihniyet o yönetimde fazlasıyla mevcut. Dolayısıyla bu 2 transferden asıl şaşırılması gereken Tello olmasına rağmen konu Beşiktaş olunca, Pino'ya daha fazla şaşırmak lazım. Çünkü Galatasaray transfer stratejisinde de diğer Türk kulüplerinin genelinde olduğu üzere genç , gelecek vaat eden oyuncuları alıp, onları parlatarak Avrupa futboluna sunmak çok fazla yer tutmaz. O rol Avrupa'da daha çok Portekiz - Fransa gibi ülkelere bırakılmıştır. Galatasaray parası varsa oldukça kariyerli yaşı kemale ermiş veya erme moduna girmiş oyuncuları, parası yoksa da yine bu yaşlarda isimsiz takıma katkı sağlayacağını düşündüğü fakat çoğunlukla fayda getirmeyen isimleri tercih eder. Bu kez öyle olmadı, genç, gelecek vaat eden, ülkesinin U20 Milli Takım'ında 23 maçta 13 gol atma başarısını göstermiş bir hücum oyuncusu alındı. Galatasaray'ın son 2 genç oyuncu denemesine bakarsak birinde ucuza alınan ve şu anda dünyanın sayılı adamlarından olan Franck Ribery, diğerinde ise göndermek için kulüplerin kapısında yatılan Marcelo Carrusca var. Ribery bedavaya elden kaçırıldı, Carrusca ise neredeyse üstüne para verilerek gönderildi. Umarım, Pino Ribery'ye yakın bir etki yapar, yüksek bir bonservisle iyi bir kulübe gider ve türk kulüplerine futbolun bu yönünün olduğunu hatırlatır. Keita tarzında, ondan daha genç ve daha ucuz bir oyuncu olduğunu söylemek sanırım yanlış olmaz Pino için. Tello transferi Eskişehir için harika oldu bana göre. Batuhan ve Pele'den sonra bir önemli adamı daha aldılar ki, görünüşe göre Zapo'yu da alacaklar. Belki bir Bursaspor patlaması olmayabilir ama bu sene Eskişehirspor geçen seneden çok daha iyi olacak.

1 yorum:

yanlış öngörü yapmışsın dedi ki...

Gördük Eskişehir'in halini. Bi de Pino falan hikaye, Dia'yı izle sen.