Şu kupa başlayalı en iyi maç bu oldu herhalde. Çok tempolu, kazanmayı düşünen, savunmadan ziyade hücuma önem veren oyuncuların baskın olduğu 2 takımın karşılaşmasında aslında çok da şaşırılmaması gereken bir şey bu ama oldukça kısır geçen Dünya Kupası'nın gerçeklerini göz önüne aldığımızda bu kadar güzel bir maç izlediğimize şükretmek lazım. Maça ilk 3-4 dakikayı saymazsak hızlı başlayan taraf Brezilya oldu. Geliştirdikleri ataklarla Hollanda'yı sahasına hapsettiler ve sağlam olmayan Hollanda defansını 10.dakikada çökertmeyi başardılar. Spiker Levent Özçelik faturayı Ooijer'e kesti ama orada asıl hatalı olan Heitinga'ydı. Golde Robben'in Robinho'yu kovalamasına da çok şaşırdım zira Robben savunmaya yönü çok eksik olan, oyunun o tarafına hiç önem vermeyen bir oyuncudur. İşin ilginç tarafı golden sonra da toparlanamadı Hollanda. Bariz Brezilya üstünlüğü ile giden bölümde 2.golü atmayı başarabilseydi, sambacılar çok çok daha rahat bir 2.yarı geçirecekti.
2.golü bulamayıp, üstün oldukları maçta bir de kendi kalesine gol atınca boks tabiriyle Brezilya'nın gardı düştü. Bu dakikadan sonra iyice ortaya çıkan Robben önderliğindeki Hollanda topu iyi kullanmaya ve tehlikeli ataklar üretmeye başladı. Sneijder'in üstün tekniği ve Kuyt'un inanılmaz enerjisini de Robben'e eklemeyi başarınca maçtaki üstünlüğü skorada yansıtmayı başararak en büyük favorilerden Brezilya'yı kupa dışına göndermeyi bildi Hollanda. Aslında Brezilya için maç Kuyt'un 87'de Maicon'un yanında yürüyerek sıyrıldığı anda bitmişti, sonraki dakikaların bir önemi yoktu. En mücadeleci adam dahi o konuma düşmüşse yapacak çok da bir şey kalmamış demektir.
Tabii maçı yakan isim, gördüğü kırmızı kart ve kendi kalesine attığı golle Felipe Melo oldu. 1-2 gün içerisinde bu maçla beraber piyasasının düştüğünü hissedip, Fenerbahçe ile adını yan yana yazar bizim kahin spor basını. Hollanda'da ise daha önce de belirttiğim gibi Robben, Sneijder ve Kuyt maça damgasını vurdu. Hatta Sneijder biraz daha üretken olabilse 1-2 gol daha bulabilirdi Hollanda. Hollanda nispeten daha kolay bir rakiple eşleşeceği için şimdi daha umutlu...
2.golü bulamayıp, üstün oldukları maçta bir de kendi kalesine gol atınca boks tabiriyle Brezilya'nın gardı düştü. Bu dakikadan sonra iyice ortaya çıkan Robben önderliğindeki Hollanda topu iyi kullanmaya ve tehlikeli ataklar üretmeye başladı. Sneijder'in üstün tekniği ve Kuyt'un inanılmaz enerjisini de Robben'e eklemeyi başarınca maçtaki üstünlüğü skorada yansıtmayı başararak en büyük favorilerden Brezilya'yı kupa dışına göndermeyi bildi Hollanda. Aslında Brezilya için maç Kuyt'un 87'de Maicon'un yanında yürüyerek sıyrıldığı anda bitmişti, sonraki dakikaların bir önemi yoktu. En mücadeleci adam dahi o konuma düşmüşse yapacak çok da bir şey kalmamış demektir.
Tabii maçı yakan isim, gördüğü kırmızı kart ve kendi kalesine attığı golle Felipe Melo oldu. 1-2 gün içerisinde bu maçla beraber piyasasının düştüğünü hissedip, Fenerbahçe ile adını yan yana yazar bizim kahin spor basını. Hollanda'da ise daha önce de belirttiğim gibi Robben, Sneijder ve Kuyt maça damgasını vurdu. Hatta Sneijder biraz daha üretken olabilse 1-2 gol daha bulabilirdi Hollanda. Hollanda nispeten daha kolay bir rakiple eşleşeceği için şimdi daha umutlu...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder