8 Temmuz 2010 Perşembe

LORIK CANA GALATASARAY'DA


Bugün Galatasaray'a bir ön libero lazım, alınabileceklerden, olmuşlarından söyle bakalım dense, Lorik Cana'yı saymazdım herhalde. Zira son transferini daha geçen yaz ve Premier Lig'e yapmış henüz 27 yaşında olan bir adamı almak için hatırı bir hayli sayılır bir bonservis ödenmesi gerekeceğini düşünürdüm. Cana'nın daha ilk senesinde Sunderland'de kaptan olması da cabası tabii. Ama son 2 yılda kağıt üstünde iyi transferlere imza atmayı başaran Galatasaray, Lorik Cana'yı da almayı bildi. İşin yönetim boyutuna da geleceğim ama önce Cana'yı bitirelim. Ön liberoda ve savunmanın göbeğinde oynayan bir isim. İnanılmaz çalışkan, mücadeleci ve sert. Topla haşır neşirlik konusunda Neill kadar iyi olmasa da Mehmet Topal'lık yapmaz, Ayhan'dan çok daha iyidir, idare eder yani. Güçlü fiziği, zaman zaman denediği sert şutlarıyla sevdirecek bu adam kendisini Galatasaraylılara. Benim içimin ısındığı bir diğer nokta ise bu adamın Kosovalı bir Arnavut olması. Bizim büyüklerin de Priştineli Arnavut olmasından mıdır nedir, 2 kere hoşuma gitti bu transfer.

Bu yönetimi mali açıdan oldukça başarılı addederken sportif başarısızlıktan ötürü yerdik haklı olarak. Aslında transfer olarak da taraftarı memnun eden işler yapıyor Adnan Polat ve arkadaşları ama 2 yıldır olmuyor, parçalar iyi olsa da setin bütününde aynı başarı yakalanmıyor. Teknik adamınız dünya çapında da olsa burası Türkiye Ligi ve iş dönüyor dolaşıyor, kasaplığa geliyor. İşte bu kasapların en iyilerinden biri Lorik Cana. Bu yüzden içim çok ama çok rahat Cana transferinde. Umarım diğer adaylarda da bu anlayışı gözetir yönetim.

Transferde adı geçen diğer isim Pablo Pino ise tam bir Keita. Tahmin ediyorum çok daha genç ve daha ucuz olması Keita'ya tercih sebebi olacak. Resmi açıklama henüz yapılmadı, yapılınca daha detaylı bakarız.
Lorik Cana'yı FM'de kadrosuna hiç katmamış olan var mıdır acaba?

Hiç yorum yok: